“Harika bir yıldı parçası olduğun için teşekkürler”
Facebook’ta karşıma çıkan bu mesaj ile irkildim. Geride kalan zamanı düşündüm, harika bir yıldı ve ben bunun parçasıydım demek... Sosyal Medyanın benim için hazırladığı “harika yıl” görüntülerine baktım. Bak, beğen ve paylaş diyordu. Nelermiş harika olan diye baktım ve Londra, Gazze yürüyüşünde çekilmiş fotograflarımla karşılaştım. Harika yıldı demek!
“7 Temmuz'da başlayan ve ateşkesin yapıldığı 26 Ağustos'a kadar süren saldırılarında, ölenlerin sayısı 2 bin 149'a yükseldi, bunlardan 579' u çocuk”tu. Londra İsrail Büyükelçiliği önünden Trafalgar Meydanına, Parlamento Binası önündeki Churchill heykeli yanında “Justice, Now” sloganlarımız kulaklarımda yankılandı birden ve “harika bir yıldı, parçası olduğun için teşekkürler”den üzerime bulaşmış olan kanları gördüm... İkinci fotograf, “Gazze’de silahlar sustu, biz de sustuk. Ambargo devam ediyor...” diye paylaştığım bir fotograftı.
Felaketler panoraması çizecek, gösterecek değilim.
Harika bir yıldı cümlesini yeni doğan oğluma Ömer’e rağmen kuramadım, sorun burada başlıyor. Hiç bir şey değilse dahi Gazze'de öldürülen çocuklar, Ramazan ayında yok edilen evler, insanlar, hayvanlar, ağaçlar.. Kömür madeninde nefessiz kalan, kömür karasında boğularak can verenler, ne çabuk silindi gitti diyorum... “başkalarının acısı onlar, benim yılım harika!”
Harika bir yıl değildi, bunca zulmün şahidi/parçası olduğum için üzgünüm, çok üzgün... Oğullarıma bakınca, sarınca, evladını yitirmiş bütün analar, babalar, kardeşler geliyor aklıma... En azından, bir şey yapamasam da, onları unutanlardan olmamaya çalışıyorum... Habire karşıma çıkan 'harika bir yıldı, paylaş' mesajını siliyorum. Çünkü/sanki 'harika bir yıldı' dediğim an sürecek bu zulümler. 'Harika bir zulümdü, devam ettirdiğin – paylaştığın-parçası olduğun için teşekkürler' olarak okuyorum, garip...