Hastanenin kuralı devletin de kuralı mı?

M. Ali Köseoğlu

Özel hastanelerin zaman zaman yaşattıkları sıkıntıları düşünüyordum...

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, dün Bezmialem Vakıf Üniversitesi'nin akademik yıl açılış töreninde konuştu.

Vakıf medeniyetinden bahsetti.

Şunları söyledi:

Bu vakıf ve hastane tam da Valide Sultan hazretlerinin arzu ettiği gibi Osmanlı coğrafyasının her köşesinden hastalara şifa dağıtmanın gayreti içinde oldu. Başta Valide Sultan olmak üzere emeği geçenlere çok hayır duası kazandırdı.

***

Erdoğan’ın konuşmasında devlet hastanesi doktorlarını da ilgilendiren bir husus vardı...

Bir yandan üniversiteler açılıyor, bir yandan da akademisyen sıkıntısı yaşanıyor.

Özellikle Tıp Fakülteleri içi bu sıkıntı uzman doktorlara doçentlik, profesörlük imkânının verilmesiyle açılabilir.

Erdoğan da “Bizim doktorlarımız doçent, profesör olma imkanını yakalasın. Bu, onların bu alandaki rekabeti daha da güçlendireceğinin, çok daha fazla öğrenciler yetiştireceğinin işareti olacaktır” diyerek bu çalışmanın işaretini vermiş oldu...

***

Günlerdir insana değer veren yapılardan bahsediyorum...

İşin odağında insan yoksa orada büyük bir boşluk var demektir.

Erdoğan da sağlık sistemini ne kadar geliştirdiklerinden bahisle şunları söylüyor:

Tedavi masrafları ayrı bir çileydi. Hastayı daha da hasta eden hastanelere sıhhatli gelip hasta dönülen, şifa bulsa bile hastanede geneli konuşuyorum şimdi rehine kalan vatandaşlarımız vardı. Hatırlayın o günleri, ilaç bulabilmek bulunsa bile alabilmek başka bir çileydi. Bir gün geldim çok enteresan doktor bana 5 tane ilaç verdi. O zaman ilacı hastaneden alıyoruz. Uzattım reçeteyi '2 ilaç var' dediler. 3 tanesi yok. Ne yapacağım, 'artık onu da eczaneden alacaksınız' dediler. Ben mazlum mazlum döndüm. Tabii mecburen gidip alamadığımızı eczanelerden almak durumunda kaldık. İşte bunlar bizim hafıza kayıtlarımızda. Ne zaman ki sorumluluk mevkisine geldik 'önce bunu kaldıracağız' dedik. Hamd olsun onları kaldırdık ve tüm eczanelerden vatandaşımızın ilaç almasını sağlayacak sistemi kurduk, oturttuk. Artık bizim vatandaşımız şimdi gidip de 'şu ilacı aldım, bunu alamadım' demiyor. Bütün ilaçlarını rahatlıkla gidip eczanelerden temin edebiliyor.

***

Şimdi esas meseleye geliyorum...

Evet, ‘şu ilacı aldım, bunu alamadım’ demiyoruz çok şükür.

Fakat bir o kadar keyfi uygulamalar var ki...

***

Hipokrat yemini diye bir şey var. Tıp fakültelerinden mezun olanlar şöyle diyorlar:

-Hayatımı insanlık hizmetlerine adayacağıma...

En zor hizmet alanlarından birisi sağlık ve en çok sorumluluk gerektiren bir alanda hizmet veriyor bu sektör çalışanları.

Bunun farkındayım ama ha bir maden işletmecisi işçinin ekmeğini kesmiş, ha bir hastane dikişini aldırmak isteyen bir hastayı geri çevirmiş.

Arasında fark yok...

***

Başkent Konya Hastanesi Acili’nde dikişini aldırmak isteyen bir hastaya ‘dikiş burada mı atıldı?’ diye soruyorlar. ‘Hayır’ cevabını alınca da ‘Hastanemizin kuralları gereği dikiş burada atılmadıysa biz almıyoruz’!

Hastanenin kuralı devletin de kuralı mı?

****

İl Sağlık Müdürlüğü ya da Kamu Hastaneleri Birliği özel hastanelerdeki uygulamalar noktasında görevli mi bilmiyorum.

İşte tipik bir kanun bekleyen işletme yaklaşımı...

Hasta, dikişini aldırmak gibi neşter maliyetli 30 saniyelik bir iş için sana geliyor, sen onu geri çeviriyorsun...

Demek ki devlet, Hipokrat yeminine güvenmeyecek ve kanun çıkaracak.

Komik ama Konya Milletvekilimiz Mustafa Baloğlu’na kanun teklifimdir. Bu konuda boşluk varsa düzenlesinler. Böyle saçma şey olmaz...

Devletin kanun koymadığı yerde maalesef ‘yeminler de’, ‘vakıf medeniyetinin mirasçısı olmak da’, ‘mesleğin kutsallığı da’ hikâye...

Adamlar Nijer’de göz hastanesi açıyor, bizim özel hastanemiz kendine kural yapıp insanı kapısından çeviriyor.

Pes.

Yorum Yap
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (4)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.