İşin çıraklığı ve kalfalığı da içinde olmak üzere tam 36 yıldır akademik yayın ve kitapçılık sektöründe çalışıyorum. Bir yönüyle eğitim alanını tam içinden olmasa bile kenarından kıyısından takip etmekteyim. Yani bir başka sektöre göre, eğitimin başarılarına da, hezimetlerine de daha çok tanıklık etmişliğimiz var.
Bu 36 yıllık dönemde sayısız hükümet bir o kadar da Milli Eğitim Bakanı geldi geçti. Politikalar, programlar, yapıldığı iddia edilenler, yapılamadığı için eleştirilenler. Sayısız olay yaşadık. Ve neticede "eğitim şart" sloganı altında Türkiye'deki eğitimi ve çıktılarını tartışmaya devam ediyoruz.
Türkiye'de yaklaşık 25.5 milyon öğrenci var. Bu rakam 81 milyon nüfusa oranlı düşünüldüğünde ülkenin % 32'si öğrenci demektir. Açık liseler ve özel okullar da dahil olmak üzere bunun 18 milyonu Milli Eğitim Bakanlığına bağlı, Açık üniversiteler dahil 7.5 milyonu ise, yüksek öğretim kurumlarında eğitim görüyor. Öğrenci sayımız, 5 kıtada bulunan 143 ülkenin nüfusundan daha fazla. Bu yönüyle oldukça hacimli bir eğitim paketimiz var. Doğu düşünceli, batı programlı bir ülke açısından, baş edilmesi zor bir paket.
Öte yandan 170 bini özel okullarda, 1 milyonu devlet okullarında olmak üzere MEB'e bağlı okullarda 1 milyon 170 bin öğretmen var. 135 bin özel, 572 bin devlet okullarında olmak üzere yaklaşık 707 bin de derslik bulunmaktadır. Bu oran, açık liseleri saymazsak aşağı yukarı özel okullarda derslik başına 13, devlet okullarında ise 17 öğrenci düşüyor. Kabataslak bir hesapla da neredeyse 15 öğrenciye bir öğretmen düşüyor.
Yine aynı şekilde vakıf, devlet tüm üniversitelerde yaklaşık 170 bin akademik personel bulunmaktadır. Açık üniversiteleri saymazsak yaklaşık 20 öğrenciye bir akademik personel düşmektedir. Okullar, kampüsler, fiziki alanlar ve sağlanan imkanlar ortaya konduğunda devasa bir bütçe bu alana harcanmaktadır. MEB'in 2019 yılı bütçesi, 114 Milyar, YÖK'ün bütçesi ise yaklaşık 33 Milyar TL'dir. Yani bu ülke eğitime yaklaşık olarak 147 Milyar TL harcamaktadır. Devlet özelleri de içine katarak belirtecek olursak, öğrenci başına yıllık 5.800 TL harcamaktadır. Bunu eğitim süresi olarak planladığımız 8 aya bölersek, aylık öğrenci başına eğitim gideri olarak yaklaşık 725 TL harcanmaktadır. Bu rakamlara velilerin harcadıkları dahil değildir. Veli masrafları da ilave edildiğinde ortaya dev bir tablo çıkmaktadır.
Sonuç,
Yazımın başında da belirttiğim gibi tam 36 yıldır kenardan gözlemcilik yaptığım eğitimin, tam bir kara delik olduğunu söyleyebilirim. Ülkemin emeğini, birikimini, gençliğin enerjisini, heyecanını yok eden bir kara delik. Harcanan trilyonlarca lira, verilen yüz binlerce saat, heba olan emekler ve hüsranla sonuçlanan hayaller.
Yukarıdaki verilerle birlikte düşündüğümüzde, sorunun sisteme yüklenmesi kolaycılıktan başka bir şey değil. Evet, sistem maalesef insan yetiştirmemek üzere kurgulanmıştır. İçerisinde Ak Parti iktidarı da olmak üzere onlarca hükümet ve bakan bu sorunu aşmayı becerememiştir. Ama sorun, sadece sistem üzerine yüklenilemeyecek kadar karmaşıktır.
Derslik, öğretmen sayısı, öğrenci sayısı, sağlanan maddi ve fiziksel imkanlar bir arada düşünüldüğünde, eğitimciler de içinde olmak üzere tüm aktörler en az sistem kadar suçludur. Çözüm için devletin aradan çıkıp, öğrenci, veli dahil tüm aktörlerin girdiler ve çıktılar bağlamında sorgulanabilir bir zemine taşınması gerekmektedir. Öğrenci sayısı, öğretmen oranı ve fiziksel imkanlar batı standartlarındayken sonuçların bu kadar kötü olması salt sisteme yüklenemeyecek bir vebali barındırmaktadır.
Eğer bugün marka üniversitelerimiz, deha öğrencilerimiz, uluslararası akademik başarılarımız, bir çok dile çevrilmiş yayınlarımız, uluslararası rağbet görmüş akademik dergilerimiz yoksa, bunun tüm vebalini sistem sorununa yıkmak, sorunun bir yüz yıl daha devam etmesine teşne olmak demektir. Bu sorunun temelinde, bu bozuk sistemi değiştirmeyen/değiştiremeyen hükümetler, değişim için çaba sarf etmeyen bakanlar, milyonlarca çocuğun ve gencin onlarca yıldır göz göre göre heba olmasına göz yuman öğretmenler ve dostlar alışverişte görsün tiyatrosunu seyreden biz veliler başta olmak üzere, tüm paydaşlar sorumludur.