“…Güz geldi de ağaçlardan Meram çayına gazeller döküldü mü çaydaki böğetlerde ( bağlanmış yerler) su birikintileri oluşur. Sabah erkenden kalkarız elimizde bir testi bir tas suyu bulandırmadan o gazel kokulu mis gibi berrak suyu gazellerin arasından testilere doldururuz. Böylece her gün bir testi dolar. Ne kadar bol olursa o kadar iyi olur, bahara kadar rahat ederiz. Ağır misafire, kahve yaparken, çay yaparken, su ikramında o sudan veririz onun için gazel suyu çok kıymetlidir senin dediğin gibi ayni elbizem ( Zemzem) suyu gibidir…”
Eğer İsmail Detseli’nin Hatırla Ey Şehir adlı eserini okumaya başlamasaydım az önce okuduğunuz bu cümleleri okuyamayacak; bu ve bunun gibi nadide pek çok bilgiye de ulaşamamış olacaktım.
İnsanların geçmişi ve anıları olur da şehirlerin olmaz mı? Irmakları, dereleri, çayları, taşı toprağıyla, su değirmenleri, ağaçları, çeşit çeşit bitkileriyle; türküleri, yemekleri, âdetleriyle…
“Duygu yüklü yazılarımda toprağa bağlı köy yaşamından modern şehrin kaybolan kültürüne, dilimiz ve kültürümüzdeki yabancılaşmaya kadar son elli yılın izini sürmeye çalıştım.
Modern şehirlerin gittikçe daha yaşanmaz hale geldiğini görmek beni çok üzüyordu. Hele içimizdeki derin çatlakları, maneviyatımızdaki şiddetli sarsıntıları gördükçe kahroluyordum…
Yeşilin her tonunu görebildiğimiz, ağaçların verdiği serinliği tenimizde hissedebildiğimiz, mis gibi havayı soluyarak yeniden doğmuşçasına derin bir ‘oh’ çektiğimiz zamanlar ne hoştu. Dağlardan gelen buz gibi suyu içmenin, dalından koparabileceğimiz meyvenin tadına bakmanın, toza toprağa karışarak kirlenmenin zevki başkaydı.” Diye ifade eden İsmail Detseli, aklınıza takılabilecek, neden “ Hatırla Ey Şehir” cevabını da vermiş oluyor.
“ İşte bu kitap kaybolan o değerlerimizi, farkında olmadan elimizden kayıp gidenleri hatırlatıyor şehrin insanına ve şehir insanını aklını başına almaya, silkinmeye çağırıyor. Tüm şehirlileri, asıl olması gereken yere, tecrübelerine, anılarına, unutulan insan ilişkilerine ve özlemle bakılan o fotoğraf karelerine davet ediyor.”
Hatırla Ey Şehir;
-Toprağa Bağlı Hayat,
-Köyden Şehre Kaybolan Kültür,
- Dilimiz ve Türkülerimiz,
- Köşeli Yazılar olmak üzere dört ayrı bölümden oluşuyor. Ve her bir bölüm, kişide ‘ bu iş demek böyle miymiş’ dedirtecek bilgiler, muhtevalar içeriyor.
Kitabın başında “Hatırla Ey Şehir Üzerine” adlı bir yazıyı kaleme alan Prof. Dr. Saim Sakaoğlu, İsmail Detseli ile o ilk tanışma günlerine götürüyor bizi, nasıl dost olduklarını ve Hatırla Ey Şehir için, altının kıymetini bilen sarraf misali okuyucuların gerektiğini ifade ediyor; “ Detseli’yi daha çok Memlekette’ki ‘Sayfalık’ yazılarıyla yakından tanıma firsatını buldum. O yazıların bir bölümünü sanki ben yazıyordum, benim çocukluğumun bazı sahneleri oraya konuvermişti adeta…Hâl böyle olunca ben o yazıları daha zevkli bulmaya ve merakla beklemeye başladım. Hatta kış aylarında okuyamadıklarımı bir köşede toplayıp yaz aylarında Akdeniz kıyılarında okumak için dinlenmeye bırakırdım” diyor.
Kitapta en çok ilgimi çeken yazıların başında;
-Konya’da Bağcılık
-Köy Göçüren Dikenler
-Konya’da Kütük Atma
-Dene Basa Ekin Ekmek,
-Buğday Hangi Ağaçta Biter,
-Dilli Düdük,
-Yörük Kültürü Yok Oluyor,
-Ve tabi ki en çok ilgimi çeken Meram’ın Gazel Suyu…geliyor.
Kitaptan Öğrendiğim Kelimeler
-Eyner/ Eynercibaşı: Ekin işleme esnasında bölünecek olan kısmına “ eyner” denir, üç beş kişi sıralanır, bir kişi bölünen tarafından gider buna da “eynercibaşı” denilir.
-Dene basa: Tohumu toprağa atınca on yirmi gün içerisinde üzerine kar yağıp kapatması ve bahar yaklaşana kadar atılan tohumun karda yatmasıdır.
-Alatav: Tam manası ile yeterli yağışın olmadığı, toprak tam nemini almadan ekilen ekine verilen ad.
-Kılappa: Gilaburanın diğer bir ismi.
-Kerdeme: Beyaz, sarı ve pembe çiçekli dağ zirvelerine yakın yerlerde yetişen şifalı bir ot türü.
-Çağşır otu: Dağ zirvelerinde yetişen, çeşitli hayvan hastalıklarına iyi gelen ancak taze yenildiğinde haynavı anında öldüren bir bitki türü.
-Zeğerek( Seğerek): Köylüler tarafından özellikle yetiştirilip tohumları vücut ağrıları için kullanılan bitki.
-Ferfene: Konya ve civarı köylerde yapılan gelenek, samimiyet ve sevgiye dayanan bir yemek oyunu.
-Köstek Kırma: Çocuğunun yürümeye başlayacağını fark eden annenin köyün çocuklarını toplayarak çocuğunun düzgün yürümesi adına düzenlediği yarışmaya verilen ad.
Geçmişimiz ve şehrimiz hafızasının silinip gidilmemesi adına, âdetlerimizi, mahalle ve köylerimizi, bizi biz yapan, Konya’yı Konya yapan değerleri kaleme alan İsmail Detseli’yi takdir ve tebrik ediyor, bu alanda daha çok eserler ortaya konulmasını ümit ediyorum.
Not: Ben bu yazımı kaleme almadan birkaç gün önce Hac kuraları çekildi ve İsmail Abi de o mübarek yolculuk için adı çıkanlar arasındaydı. O günkü sevincini bu satırlarda anlatabilmem sanırım mümkün değil. Değerli İsmail Abi’ye şimdiden hayırlı yolculuklar diler. Mebrur bir hac farizası temenni ederim.
Selametle, ihsanla kalınız.
Kitap ve Yazar Hakkında Bilgiler
Yayın Tarihi: 2010
Yayınevi: Memleket Gazetesi Yayınları
Baskı Sayısı: 1.Baskı
Sayfa Sayısı: 256
Temin Adresi: Memleket İletişim A.Ş.
Yazar Hakkında:
İsmail Detseli
1945 Meram/Konya doğumlu. 1960’ta çalışmak için İzmir’e gitti. Uzun yıllar büyük şehirlerde çalıştıktan sonra 1978 yılında Konya’ya göçtü. 1994’te Medaş’tan emekli oldu. Konya’nın kültürel hayatını, folklorunu kendine özgü uslubuyla yazılara döktü. 2004 yılında kurulan Memleket Gazetesi’nde yazı hayatına başladı. Günlük makaleler yanında; Yaşayan Şehir, Hikaye ve Hatırat sayfalarında dikkat çeken yazılar yayınladı. Gönülden Dile, Dilden Kaleme adlı bir de şiir kitabı bulunmaktadır.