Yoksul bir ailenin oğlu olan Hasan Can, 1949 yılında köyünden eşek sırtında kilometrelerce yol giderek İvriz Köy Enstitüsü sınavına girdi. Sınavı kazanan Can, 1969 yılında öğretmenlik yapmaya başladı.
Arkeolojiye ilgisi olan Can, ilçede yaptığı araştırmalar sonucu Ereğli Müzesi'ne aralarında çivi yazılarının da bulunduğu birçok tarihi eser kazandırdı. Başarıları dikkati çeken Can, kadrosu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğündeyken Kültür Bakanlığının talimatıyla Ereğli Müzesi'ne müdür olarak atandı.
EMEKLİ OLDUKTAN SONRA DA BOŞ DURMADI
Emekli olduktan sonra yerel ''Ereğli Güneş'' gazetesini çıkarmaya başlayan Can, zamanının önemli bölümünü kamu yararına işlere adadı. Birçok sorunun çözümüne katkı sağlayan Can, ilçedeki çok sayıda derneğin kurucu başkanlığını da yaptı. Bugüne kadar 5 hatıra ormanı oluşturan Can, Şehitler Ormanı Kurma ve Koruma Derneğini de kurdu.
ŞEHİT YAKINLARI İÇİN ORMAN
Bazı hayırseverlerle 2001 yılında devletten aldığı destekle 45 dekar alanda Ereğli Şehit Ormanı'nı oluşturduğuna dikkati çeken Can, "Şehitlerin ismini yaşatmak ve ailelerine maddi destek sağlamak için bu ormanı kurdum. 100 ceviz ağacı var. Bu ormandan toplanacak cevizlerin geliri, yüksek öğrenim yapacak şehit çocuklarının eğitim giderleri için harcanacak" dedi. İlerlemiş yaşına rağmen ağaçlarla halen tek tek ilgilenen Can, son günlerde şehit gelmemesi adına hükümetin sağladığı açılımları ilgiyle takip edip, mutlu olduklarını dile getirdi.
KAMUYA HİZMET HAYATA BAĞLIYOR
Kamuya hizmet etme zevkinin kendisini hayata bağladığını vurgulayan Can, çevre halkına yararlı bir hizmet üretmediği gün rahatsız olduğunu kaydetti. Can, aldığı eğitimin etkisiyle hayatı boyunca çevresinde oluşan olumsuzluklara kayıtsız kalamadığını belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Hayatımı bu işlere verdim. Sürekli çalışıyorum. Ben yarın yokum ama burada insanlar dinlenecek, ürünlerinden yiyecek. Ben olmasam bile buralar ebedi kalacak. Tek başıma ağaçlarla ilgileniyorum. Çok para harcadım ama helal olsun. Ben en çok orman katliamına ve ata yadigarı kültür mirasının yok edilmesine karşı olduğum için kendimce bir şeyler yapmaya çalışıyorum. Kalp rahatsızlığım olmasına rağmen ölene kadar bu şekilde çalışmaya devam edeceğim." Can, 1990 yılında İvriz Köy Enstitüsü ve çevresinin sit alanı ilan edilmesi için başvuru yaptığını hatırlatarak, ilgili bakanlığın daha sonra Türkiye'deki 21 köy enstitüsünü sit alanı ilan ettiğini söyledi.