Haydi Çocuklar Camiye ! Katiller Cezaevine !
Seydişehirli gençlerin başlatmış olduğu; “Haydi Çocuklar Camiye” kampanyası, geçen hafta bütün Türkiye’nin gündemindeydi. Haberi; ulusal kanalların ve gazetelerin hemen hemen hepsi olduğu gibi verirken, birkaç tanesi de mutaf görevlerini icra edercesine; “parayla ibadet olur mu?” gibilerinden cılız bir şekilde de olsa çarpıtarak vermeye çalıştılar.
Bu şekilde haber yapanlar için şunu söylemek mümkün... Birilerinin; dini, imanı, kitabı, Allah’ı namazı onların çok da umurlarında değil.
Bundan böyle onların bu tür haberleri çarpıtması da gençliğin umurunda değil.
Onlar, Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in Gençliğe Hitabesinde tarif ettiği şu gençliği istemezler elbette.
“Dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, kalbinin dâvacısı bir gençlik... Halka değil, Hak’ka inanan; meclisinin duvarında “Hâkimiyet Hak’kındır” düsturuna hasret çeken, gerçek adâleti bu inanışta bulan ve halis hürriyeti Hak’ka kölelikte bilen bir gençlik... Kökü ezelde ve dalı ebedde bir sistemin, aşkına, vecdine, diyalektiğine, estetiğine, irfanına, idrâkine sahip bir gençlik... “Kim var?”' diye seslenilince, sağına ve soluna bakmadan fert fert “ben varım!” cevabını verici, her ferdi; “benim olmadığım yerde kimse yoktur!” fikrini besleyici bir dâva ahlâkına kaynak olan bir gençlik..”
Tabiî ki istemezler. Onlar; çocuklarımız ilköğretim çağında alkol ve uyuşturucu bataklığına düşsün, gençlerimiz ise her türlü rezaleti olanca derinliğine kadar yaşasın, kötü yollara düşsün, bir idaali olmayan, bir gelecek hesabı olmayan ömrü hep emperyalizmin çizdiği kurallar ölçüşünde yetişsinler. Devletin ve milletin temelini sarsacak her türlü icraat onlar için vazgeçilmez konulardır. Cephelerde silahla alt edemedikleri Müslüman Türk Milleti’ni çocukları ve gençleri vasıtasıyla yerle yeksan etsinler, gerçekleşmesini istedikleri amaçları budur onların.
Böyle bir geçlik için hazırlanan programı bir asra yakındır uyguladınız başaramadınız, bundan sonra da başarmanız mümkün değildir. Bırakın herkes ne istiyorsa o şekilde yaşaşın, güzel şeylere engel olmayı bırakın ki her şey kendi mecrasında akıp gitsin.
Öte yandan kampanyanın başlaması ile camiler cıvıl olurken , camilerimizde özlediğimiz tabloyu görmek insanın gözlerini yaşartmaktadır.
O minik yürekler hangi düşünceyle camiye gelirlerse gelsinler cemaatin bir parçasıdırlar.
Peygamber Efendimiz döneminde; kadın, erkek, çocuk hep birlikte camilerdeydi. Peygamber Efendimizin hayatına baktığımızda, “namaz kılarken torunlarının omzunda olduğuna” dair hadisler vardır.
Şefkat Peygamberi; hutbe okurken, torunları Hasan ile Hüseyin'in mescide girip düşe kalka kendine doğru geldiğini görüyor, minberden hutbeyi kesip iniyor ve onları kucağına alabiliyor. Böyle bir doğallık böyle bir çocuk sevgisi var orada.
Günümüze geldiğimizde ise camiye gelen çocuklar horlanmış, kovulmuş, sanki ibadetin, motivasyonun tek bozucuları gibi telakki edilir hale gelmişler. Camilerin bekçiliğine soyunan ve yaşı ilerlemiş cematten insanlar bu durumdan oldukça rahatsız olsalar da bu onların çok da art niyetli olduklarını göstermez.
Kampanyayı başlatan ve emeği geçen destekleyen katılanlar herkesi can-ı gönülden kutluyorum ..
ADELET VE HEPİMİZ ERMENİYİZ DEMEK
Tıpkı beş yıl önce olduğu gibi bu gün birileri “Biz de Ermeniyiz” sloganlarıyla Ermeni olabilmek için bir birleriyle yarışıyorlar. Bunlar bilerek mi yapıyorlar yoksa “moda olsun” diye mi yapıyorlar pek belli değil.
Ama bir şey biliyorum ve bir şeye inanıyorum... Türk Adaletinin, işlenen tüm örgütlü suçların ortaya çıkarmasını ve 270 yıldır bu ülkede, şebeke kurup insan kanı akıtanları mutlaka ortaya çıkartıp cezalandırılması gerekiyor. Her ne şekilde olursa olsun bu şebeke tarafından öldürülenlerin; dinine, ırkına, kimliğine, cinsiyetine bakmadan bir insan olarak adalet istiyorum .
Bunu isterken ; “Ermeni olmak istemiyorum!”, “beni Ermeni yapın!” diye de zırvalamıyorum .