Niyetimiz yeni bir şey, bir başlangıç yapmaksa unutalım; iyidir.
Eski yaraları kaşımaktansa yeni dokular dokumaya çalışmak, iyidir.
Ben kaşımak istemiyorum aslında eski yeni herhangi / hiçbir yarayı.
Ben inanırım zamana bırakmak gerektiğine kimi / bazı şeyleri.
Ben umarım iyi bir iyileştiricidir zaman, kabuk bağlatır yaralara.
Sonra dökülür o kabuklar ve yeni bir deri belirir eskisinden bile güzel.
Evet evet, unutalım haydi, kulak vermeyerek / asmayarak / tıkayarak, yaralarla oynamaktan büyük bir zevk duyanların fiştiklemelerine / dürtüklemelerine / kışkırtmalarına.
Unutmak istedim, unutmak istiyorum şimdi de, unutmaya hazırım ama korkuyorum işte, yeni bir şey olmayacak sanki, eski hamam eski tas olacak sanki, sanki ben biraz daha aldatılmış / kandırılmış / kırılmış olacağım sadece.
Biliyorum hakikat senden de, benden de, ondan da, hepimizden ve her şeyden de üstündür ve kim ne derse desin, ona yakınlığımızdan, ona yönelişimizden başka işe yarar bir şeyimiz yoktur ve olmayacaktır ve bu biliş ve bu bilişin sağladığı güven duygusundan başka kalbimi mutmain, kafamı dingin kılacak herhangi bir şey yoktur ve başka bir şeye esasen ihtiyacım da yoktur.
Amma
Amması şu ki
Tamam kardeşim, bu unutma işini de unutalım, evet evet onu da unutalım, şeye bakalım. Neye mi?
Neye olursa olsun, siz bir şey söylediğinizde ben rahatsız oluyorum, rahatsız olacak gibi oluyorum, en azından. Bana dokunan bir şeyler söylemişsiniz gibi oluyor. Neden siz de birçokları gibi başkalarına dokunmuyorsunuz, başkalarına dokunan, dokunduran, hattâ onları silkeleyen, yerden yere vuran, alçaltan, parçalayan, rezil eden, ipliğini pazara çıkaran, pabucunu dama atı atıveren
şeyler yazmıyorsunuz da, bana dokunan, beni iğnelermiş gibi olan cümleler yazıyorsunuz?
Sonra da, sen önemli değilsin, ben önemli değilim, o önemli değil; önemli olan hepimizin, ayrı ayrı her birimizin ve topluca hepimizin yoludur, yordamıdır, filân demeye çalışarak, sanki beni iğnelememiş gibi davranıyorsunuz. Böylece işte yüzünüze karşı söylüyorum, ben bu durumdan rahatsızlık duyuyorum. Yani, beni, benim nefsimi hiç karıştırmadan, hiç incitmeden olmaz mı bu işler? Bu okuma yazma, bu eleştirme, bu iletişim işleri işte?
Haydi unutalım mı? Unutalım unutalım!