Yüzsüzlüğün bu kadarına da pes doğrusu.
Hem suçlu hem de güçlü ha?! Bir ülkenin meşru hükümetine ve demokrasisine yönelik en büyük, en ağır ve aynı zamanda en ahlâksız darbe girişimine maşa olacaksın; sonra da kalkıp haklı ve güçlü rolünü oynayacaksın…
Yemezler.
Bu iktidar, şimdiye kadar hiçbir hükümetin yapmadığını yapmış ve cemaate sahip çıkmıştır. Yurtdışı seyahatlerine her gidişte Türk okulları ziyaret edildi. Büyükelçiler buralara İlk zamanlar 'cemaat' okulları diyordu, sonra 'Fethullah Gülen'in okulları dediler. Şimdi ise 'okullarımız' diyorlar ve sahipleniyorlar. Bu hükümet okullara çok destek oldu. Yanlış algıları değiştirdi. Bunu kimse inkâr edemez.
Dost görünüp kendini korutup kollatacaksın, cemaatinin üzerinde yıllarca kara bir leke olarak algılattırılan “irtica” damgasından kurtulacaksın, sonra da arkadan hançerleyip Dost-Modern Darbe girişimine maşa olacaksın…
Bununla da yetinmeyip bir de kalkıp bir Yahudî televizyonundan gözdağı verip hareket çekeceksin, öyle mi?!
Cemaat mensuplarına, canla başla, hizmet aşkıyla gayret eden kardeşlerimize bir sözümüz yok. Onları gıpta ile izliyoruz, dua ve teşekkür ediyoruz. Benim sözüm bu samimi vefakâr hizmet insanlarının üzerine saltanat kurup kendisini “fakir” diye yutturan, mütevazı görünümlü, sükût edeceğini söyleyerek saman altından su yürüteceğinin ipuçlarını veren salya sümük ‘Ağlama Duvarı’nadır.
Bu olaylardan sonra “Hoca Efendi” ifadesini kullanmak içimden gelmiyor. İlim adamlığı libasından soyunmuş, yüz elli milyar dolarlık bir para akışının başına çöreklenmiş, Mason vakıflardan desteklenen, Yahudi lobilerine maşalık eden ve üstüne üstlük bir de zeytinyağı gibi üstte kalmaya çabalayan bu adamı Allah(cc)’a havale ediyorum. İnşaallah tez zamanda hatasından döner ve bu milletten özür diler. Biz de yeniden kendisine “Hoca Efendi” ifadesini kullanırız.
İlim, akıllara ve gönüllere girerse ilim olur. O kişi de âlim olur, “Hoca Efendi” olur. Yunus Emre'nin dediği gibi;
“Dervişlik olsaydı tâc ile hırka,
Biz de alır idik otuza kırka...”
İlim, akla ve gönle girmiyorsa, kitap yüklü merkepten bir farkı olur mu o insanın?
Gavurun ekmeğini yiyen onun kılıcını kuşanır, onun türküsünü söylermiş... Amerika’dan Türkiye’yi idare etmeye kalkmak yerine gelip burada siyasete atılmak ve fiilen bu işi yapmak daha akıllıca değil midir?
Hariçten gazel okumak kolaydır. Yüreğin yetiyorsa hodri meydan demezler mi adama?
Yanlış hesap Bağdat’tan dönermiş. Zararın neresinden dönerseniz o kadar kârlı çıkarsınız. Bükemediğiniz bileği öpmesini de bileceksiniz.
ABD koruması altında beslenerek İslâm dünyasına Halifelik taslamaya kalkarsanız yedi düvele rezil olursunuz; nitekim oldunuz da...
Bu iktidar on bir yıldır global sömürüye karşı büyük bir güç birikimi depoladı. Milletin ve yeryüzü mazlumlarının umudu oldu. Fakat bu birikimin Global emperyalist ülkeleri rahatsız ettiği mâlum.
Kendi ülkene ve kendi insanlarına ne kadar zarar verdiğinin farkında olman gerekirken, hâlâ kuyruğu dik tutma ve aba altından sopa gösterme derdindesin. Bir Yahudî televizyonuna yaptığın röportajdan bunu anlamak hiç de zor değil. Sen kendini akıllı, âlemi sersem mi sanırsın? Bugün sana dost görünen ve seni kullananlar yarın senin ipini çekecek olanlardır. Bunu sakın unutma! Tarih hep böyle tecelli edegelmiştir…
Yolsuzluk ve rüşvet kisvesi altında milli iradeyi hedef alıp, faizleri tekrar yukarılara çekmek istediler ve sonunda başardılar. Önceki gün Merkez Bankası faizleri yükseltti… Bu komplolara destek verenler münasip yerlerine kına yakabilirler.
Küresel ölçekli projelerin durdurulmasını ve Mavi Marmara'nın intikamını almak istediler… İHH’nın mazlumlara uzattığı yardımlara engel olmak ve MİT'i yıpratmak istediler… Üçüncü Havalimanını, Marmaray'ı, üçüncü Köprüyü, İzmir-İstanbul otoyolunu, tüp geçitleri hedef aldılar… Türk-Sat 4A ve 4B uydularımızı, İnsan Haklarını, evrensel değerleri, demokrasiyi, hukuk devletini, milletimizi ve millî değerlerimizi, esaret zincirlerinden kurtulma inancımızı ve aşkımızı hedef aldılar...
Ama asıl büyük hedeflerinden birinin de Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğu göz ardı edilmemeli diyorum. Çünkü bu tür global operasyonlarda hedefler daima çoktan da fazladır. Bir taşla çok fazla kuş vurulur.
Millî olan ne varsa hedefe konulmuştur. Başta istikrar ve huzurumuz olmak üzere birlik, beraberlik, kardeşlik ve barış sürecimiz sekteye uğratılarak kardeş kavgaları ateşlenmek istenmiştir. Bunun da ilk kıvılcımları MHP’ye yapılan bir saldırıyla denenmiş oldu. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin sağduyulu davranması bu ateşin yayılmasını şimdilik önledi.
Global, darbeci, vesayetçi zihniyetin bundan sonra da sergileyeceği birçok iğrenç planları olacaktır. Bütün bunlara rağmen AK Parti hükümeti, yerel seçimlere, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ve daha da ötesi 2023 kalkınma hedeflerine kilitlenmiş durumdadır.
AK Parti, şüphesiz 30 Mart’ta milletten aldığı yetkinin hesabını yine millete verecektir.
Aziz milletimizin ve yeryüzü mazlumlarının dualarıyla, bu çok yönlü saldırıların da üstesinden gelineceğine inanıyorum.
Allah(cc)'ın hesabının tüm hesapların üzerinde olacağını hiç kuşkusuz biliyoruz.
Samimiyetle, azimle çalışmak bizden; tevfik ise Yüce Rabbimiz(cc)’dendir.
Allaha emanet olunuz.