BOLU (AA) - Bolu İzzet Baysal Devlet Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Kürşat Korkmaz, hemofilinin eskisi gibi ölümcül bir hastalık olmadığını belirterek, "Eskiden bu hastalığın tedavisi zordu. Artık yeni teknolojilerle dolgu maddesini üreterek hastaya damardan verebiliyoruz. Bu sayede hastanın kanamasını durdurup hayatını kurtarabiliyoruz." dedi.
Korkmaz, Dünya Hemofili Günü dolayısıyla hastanede düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, hemofilinin, kalıtsal bir hastalık olduğunu söyledi.
Hemofilinin, doğumdan başlayıp ölüme kadar süren genetik geçişli bir hastalık olduğunu aktaran Korkmaz, "Bunun ağır, orta ve ileri dereceleri var. Ağır hastalıklar genelde bebeklikte ve doğumdan sonra ortaya çıkıyor. Kanamayla kendini belli eden bir hastalık. Bu tamamen kanama bozukluğuyla ilgili bir rahatsızlık." diye konuştu.
Korkmaz, bu rahatsızlığı yaşayan hastaların kanamalarının daha çok eklem içlerinde olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Eklemlerde şişlikler, kızarıklıklar görülüyor. Ancak beyin kanaması gibi daha ciddi kanamalar da olabiliyor. Bu durumda hayati riskler ortaya çıkıyor. Hemofili eskisi gibi ölümcül bir hastalık değil. Eskiden bu hastalığın tedavisi zordu. Artık yeni teknolojilerle dolgu maddesini üreterek hastaya damardan verebiliyoruz. Bu sayede hastanın kanamasını durdurup hayatını kurtarabiliyoruz."
Teşhis ve düzenli takip sonucunda, hemofili hastalarının da hayatlarını diğer insanlar gibi devam ettirebildiğini anlatan Korkmaz, "Hemofili, genelde erkeklerde görülen bir rahatsızlık. Kadınlarda çok nadir görülüyor. Kişinin ailesinde buna benzer bir rahatsızlık varsa mutlaka genetik araştırmaların yapılıp doğum öncesinde bile tanı konulabiliyor. Ona göre de tedavi yapılması sağlanıyor. Bu hastalıkta bilinç önemli. Hastalar küçük travmalarla ölüm de dahil olmak üzere normal insanların yaşamayacağı sıkıntılar yaşayabiliyor. O nedenle ailesinde daha önceden bu hastalığı geçiren insanların mutlaka taramalarını düzenli yaptırması gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
- "Taramalar mutlaka yaptırılmalı"
Hemofili hastası Sebahattin Yaman da bu rahatsızlığın genetik olduğunu belirterek, "Dayılarıma ve ağabeyime de bu teşhis konulmuş. En büyük ağabeyim ve dayılarım bu hastalık nedeniyle vefat etti. Çocukluğum kanamalarla ve eklem hasarlarıyla geçti. Koşup oynama imkanım olmadı, hatta çocukluk zamanlarımda bir dönem koltuk değneğiyle yürüdüm." ifadelerini kullandı.
Yaman, hemofili olduğu için sürekli gözetim altında tutulduğunu dile getirerek, "Şimdi, tedavi imkanları eskiye göre çok iyi. Artık her şey daha kolay ve basit. Önceden bir diş çektirmek, kanal tedavisi ya da dolgu yaptırmak için büyük şehirlere gitmem gerekiyordu. Ama şu anda bütün tedaviler bilinçli hekimlerimiz ve sağlık personeli tarafından burada yapılabiliyor." diye konuştu.
Ailesinde ve yakınlarında hemofili rahatsızlığı olan kişilerin mutlaka taramalarını yaptırması gerektiğini vurgulayan Yaman, şunları kaydetti:
"Hemofili, korkulacak bir şey değil. Bu hastalıkla yaşamayı öğrensinler. Gerekli tedaviler yapıldığında eskisi kadar sorun yaşamıyoruz. Normal yaşantımıza devam edebiliyoruz. Eskiden doktora tereddütle giderdim. Ama artık bu tereddüt yok. Zaten, hastalığımı söylediğim zaman doktorlarımız daha farklı yaklaşıyorlar ve ilgi gösteriyorlar."