SİVAS (AA) - Sivas Numune Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Bilge Aydemir, son yıllarda alınan tedbirler sayesinde hepatit B hastalığında düşüş gözlendiğini bildirdi.
Aydemir, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'de hepatit B hastalarının nüfusa oranının yüzde 3-4 seviyelerinde olduğunu belirtti. Türkiye'de 3,5 milyon civarında hepatit B hastası olduğunu aktaran Aydemir, "Aslında bu oran son yıllarda giderek azalıyor. Çünkü 1998 yılından beri çocuklarımız rutin olarak hepatit B için aşılanıyor. Ancak 1998 öncesi doğan erişkin yaş grubu aşısız. Biz enfeksiyon polikliniğinde özellikle risk grubu olan kişileri yakaladıkça hepatit B aşısını öneriyor ve yazıyoruz.” ifadelerini kullandı.
Hastalığın bulaşma yolları hakkında da bilgi veren Aydemir, şunları kaydetti:
"Bu hastalık kan yoluyla bulaşıyor. Hastalığı olan biri Kızılay’a gidip kan bağışı yapamaz ya da bir yeri kesildiğinde yere kanı damladığında o bölgenin temizlenmesi gerekir. Bunun yanında cinsel ilişki yoluyla bulaşır. Siz hastasınızdır, eşinizin aşılanması gerekir. Bunun yanında vücut sıvılarıyla bulaşır, tükürük, ter ve idrar ile bulaş olmaz. Bize hastaların en çok sorduğu sorulardandır, pek çok hasta 'torunuma sarılıyor, öpüyorum, bulaşır mı?' diye tereddüt eder. Öpüşmekle sarılmakla bulaşmaz, tamamen kan ve vücut sıvısıyla bulaşır, vücut sıvısı derken de örneğin bir yeriniz kesildi, o bölgedeki kan ve vücut sıvısıyla bulaşır. Ayrıca bu kan ve vücut sıvısının temas ettiği bazı aletlerle de bulaş olabilir. Hastanelerde, diş hekimlerinde, diş hastanelerinde, kan bankalarında çok ciddi kontroller yapılıyor. Ancak kontrollerin daha yetersiz yapıldığı berber, manikür dükkanları gibi yerlerde bulaşma olabilir. Piercing, dövme gibi işlemler de hepatit B açısında oldukça riskli işlemlerdir.”
Aydemir, ailesinde hepatit B olanlar, sık kan ürünü alanlar, diyaliz hastaları, dövme yaptıranlar, şüpheli teması olanların tahlil yaptırmaları ve aşı olmaları gerektiğini belirtti.
Hastalığın belirtileri hakkında da bilgi veren Aydemir, “Virüsü kaptınız, halsizlik, bulantı-kusma, sarılık, daha ileri boyutlarında bilinç değişikliği, komaya varan tablolar oluşabiliyor. Hastalığı kaptığınızda hep böyle tablolar oluşmaz, bu hastalık sinsi bir şekilde de gelişebilir. Farkında bile olamayabilirsiniz. Basit bir soğuk algınlığı geçiriyorum diye de düşünebilirsiniz. Bu hastalık tamamen iyileşebilir, asıl bizim başımızı ağrıtan şekliyle kronikleşebilir.” ifadelerini kullandı.