İşimize gelince anlatırız…
İşimize gelmeyince unuturuz…
Bazen şiir olur bizim düşüncemizi destekleyen, bazen de hikâye.
Bazen de ‘hepsi hikâye’ olur… Kulak tıkadığımız ya da unuttuğumuz.
İşte onlardan bir ikisi…
***
Avcının biri kuşlar için tuzak hazırlamış, üzerine taneler serpmiş ve bir kenara gizlenerek beklemeye başlamış. Bu sırada da gökyüzünde bir güvercin sürüsü belirmiş.
Güvercinlerin lideri, taneleri görünce, arkadaşlarını taneleri yemeleri için yere indirmiş.
Fakat birden ne olduğunu anlayamadan tuzağın içinde kalmışlar.
Bütün güvercinlerle lider güvercin çırpınmaya başlamış ve büyük bir kargaşa olmuş.
Birden güvercinlerin lideri şöyle seslenmiş:
“Derdinize çare ararken aranızdaki birliği ve dayanışmayı bozmayın, hiçbirinizin canı arkadaşlarınızın canından daha değerli olmamalı. Hepimiz birbirimizle yardımlaşmak ve tek bir kuş gibi uçmalıyız. Bu sayede her birimiz, birbirimizin sayesinde kurtulmuş olacak.”
Bunun üzerine güvercinler liderin emriyle hep birlikte kanat çırpmış ve üstlerini örten ağla birlikte havalanmışlar.
Ağın havalanması ile de hep birlikte kurtulmuşlar.
***
Hikâyeler arasında en meşhuru da şu:
Bir çiftçinin üç oğlu varmış…
Kardeşler birbirleriyle geçinemez, hep kavga ederlermiş.
Baba, “Birbirinizi sevin, yardımlaşın!” dermiş ama onlar, bu güzel öğüdü tutmazlarmış.
Bir gün baba, çocuklarını çağırmış…
-Bana on çubuk getirin, demiş.
Çocuklar çubukları getirmişler… Baba, bunları birbirine bağlayıp oğullarına vermiş.
- Hadi kırın, demiş.
Kardeşler, çubuk demetini kırmaya çalışmışlar ama kıramamışlar.
Çiftçi demeti alıp çözmüş.
Çubukları, bu kez birer birer vermiş…
Üçü de çubukları kolayca kırmış.
Bu olay üzerine çiftçi, şöyle demiş:
-Görüyorsunuz işte…
Tek olunca çabucak parçalanan çubuklar, bir araya gelince kırılamıyor.
***
Dedim ya hepsi hikâye…
Günümüzde ‘birleştirici’ olmak cesaret istiyor…
Cesaret ne kelime, deli olmanız lazım…
İki kardeşin arasını yapmaktansa ‘bu ayrılıktan’ oluşacak kısa vadedeki istifadeye bakıyor herkes…
“Birlikte rahmet, ayrılıkta ise azap vardır!” hadisi şerifini söylediğimizde ‘uzaydan gelmiş’ gibi oluyoruz…
Samimi niyetle, samimiyetsizliği karıştırmamak lazım…
Bir de sözün ne olduğu değil ‘nereden geldiği’ önemli.