Bugün sizlere ilaç konusunda biraz bilgi vermek istiyorum. İlaç, onsuz olunamayacak kadar önemli, ihtiyaç halinde mutlaka kullanılması lazım gelen ve dahası yerine ikamesi olmayan bir sağlık aracıdır. Belki yediğiniz gıdadan, giydiğiniz giysiden, bindiğiniz taşıttan tasarruf yapabilirsiniz. Ama ilaçtan kesinlikle tasarruf yapamazsınız. İlacın önemi, ona ihtiyaç hâsıl olduğunda çok daha iyi anlaşılır.
Peki, bu kadar önemli olan ilaçla ilgili ülkemizde durum nedir? Her şeyden önce şunu belirteyim ki, Türkiye’de ilaç üretimi dünya standartlarındadır. Bugün Avrupa’ya hatta Kanada’ya ilaç ihracatı yapılmaktadır. Uluslararası kurallara göre ilaç üretimine geçmişte adapte olan Türk ilaç sanayisi, bu bakımdan bir hayli gelişmiştir. Ancak bizdeki üretim, patenti başka ülkelerden alınmış ya da jenerik dediğimiz, artık patent koruması kaldırılmış olan ilaçlardır. Yeni ilaç keşfi konusunda henüz ülkemizde Ar-Ge çalışmaları istenen düzeyde yapılamamaktadır. Bunun yanında yeni yeni ilaç üretim teknikleri ve biyoteknoloji alanında kat edecek çok mesafe olduğu için, konvansiyonel usulde ilaçlar üretilmektedir.
Son yıllarda özellikle kamu, fazla miktarda ilaç harcaması yaptığını öne sürerek, ilaçtan tasarruf yapmaya yönelik bazı tedbirler uygulamaya başlamıştır. Bir ülkenin, bütçesini en rasyonel şekilde harcaması için, tedbir almasından daha doğal bir şey olamaz. Ancak konu sağlık ve ilaç söz konusu olduğunda, konunun otoriteleri ile etraflı bir inceleme yapmadan bilimsel dayanaktan yoksun tedbirleri almaya çalışmak, tedbir alayım derken harcamaları daha da artırabilir. Örneğin son iki yılda Kamunun ilaçlardaki eşdeğerliğe bakış tarzı bana göre bilimsel dayanağı olmayan uygulamadır. Bilimsel anlamda bir ilacın, başka bir ilaca göre etkisini eşdeğer kabul edebilmek için, onun biyoeşdeğerliğinin yapılan laboratuar tetkikleri ile kanıtlanmış olması gerekmektedir. Yani iki ilaç karşılaştırıldığında, insan vücuduna aynı miktarda verildiğinde, aynı kan konsantrasyonuna ulaşabilmesi, etki yerinde yeterli dozda olması ve bunların üretim şeklinin de aynı olması gerekmektedir. Buna bir de vücudun bu ilaçlara aynı değerde cevap vermesi gerektiğini katarsak, bilimsel anlamda ilaçlara birbirinin aynısı diyebiliriz. Ancak görüyoruz ki, sadece ilaç harcamalarında bir tasarruf yapalım diye birbiri ile aynı forma sahip olmayan, kimyasal olarak farklı bileşiklerdeki ilaçlar da eşdeğer kabul edilmektedir.
Tedavinin en önemli kısmını teşkil eden ilaç konusu, öyle basite alınabilecek bir konu değildir. İlaç, yeterli dozunda şifa fazla dozunda ise zehir etkisi gösteren bir madde olarak tarif edilir eczacılık eğitimi alan öğrencilere. İlacın bu yönü oldukça büyük önem arz eder. Her zaman neden ilacı mutlaka hekim reçetesi ile ve eczacı danışmanlığında kullanın denilie? Çünkü ilaç bir marketten alışveriş yapılır gibi herkesin keyfine göre alıp kullanabileceği bir şey değildir.
İlacın tedavi edici etkisinin yanında bazı zararlı etkileri de bulunabilir. İlaçların birlikte kullanımı bazen hiç istenmeyen yan etkilerin oluşumuna neden olabilir. İlacın saklanma koşulları o ilacın etkin iken toksik olmasına yol açabilir. Doğru seçilmeyen ilaç, tedaviyi uzatabileceği gibi başka rahatsızlıklara da yol açabilir. Bu bakımdan ilaçlarla ilgili yapılacak her türlü düzenlemelerde, konunun ilgili tarafları ile etraflıca görüş alışverişinde bulunulmalıdır. Yapılan çalışmalara göre Amerika’da sadece yanlış ilaç kullanımında her yıl kırk bin insanın yaşamını yitirdiği belirtilmektedir. İlaçların içerisinde birbirine biyoeşdeğer olanları elbette mevcuttur. Bu ilaçların kullanımında her hangi bir mahzur bulunmaz. Ancak sırf ilaç harcamalarını kısalım diye, bilimsel mantığa uygun olmayan düzenlemeleri tüm ülke insanına uygulamak ta doğru bir yaklaşım değildir.
Sonuç olarak ilaç önemlidir. Bununla ilgili yapılacak her düzenlemenin uzun vadedeki etkilerinin incelenmesi ve daha duyarlı bir şekilde hareket edilmesi gerekmektedir.