Türkiye Cumhuriyet Devleti, yüz yıl önce, küresel güçler ve küresel finans çevrelerinin destekleri, yedi düvelin kapımıza dayanması, devşirme ve ordan burdan toplama ordulara karşı verilen, onurlu bir Milli mücadele, İstikbal ve İstiklal için Çanakkake ve Kurtuluş Savaşları sonrası, parçalanmış bir imparatorluk bakiyesi olarak kuruldu. Kurulduğu tarihten itibaren yirmi dört milyon kilometre karelik gönül coğrafyasındaki bağları ve Türk dünyası ile irtibatı kökten kopartılmak ve bir daha kurulmamak üzere, içeride sahte operasyonlar ile oyalanmak, içeriye dönük ve içerideki iç sorunlarla uğraşması ve meşgul edilmesi için gereken her şey yapılmıştır! Peki, neden? Kuvvetler ayrılığı ilkesi olarak dizayn edilen sistem, kuvvetler ayrılığından ziyade, Türk devleti ve Türk milletinin gelişmesi ve kalkınmasına yönelik her türlü engel çıkarması için kurgulanmıştır! Tamam, anladık tüm bunları da, neden? Türk devletinde neler oluyordu? Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduğu tarihten sonraki süreçte başlatılan kalkınma hamleleri 1935 yıllından itibaren, ya engelleme, ya da bu yatırımların tamamen durdurulması için yapılan girişimlere şahit olmaktayız! Neden? Peki, Türk devleti ve milleti yönetim sistemi olarak böyle gelmiş ve böyle de devam etmesi mi gerekiyor? Yoksa tüm bu negatif gelişmeler ve olumsuzluklara karşı, pro-aktif bir gelişme ve kalkınma hamlesi mi başlatılması gerekiyor? Evet Türk devleti ve Türk milleti yönetim sisteminde neler olması ve neler yapılması elzem bir konum ve halde bulunuyordu?!
15 Temmuz hain darbe ve işgal kalkışması akabinde, Türk Devlet yönetim sistemi yeni bir aşamaya geçilmesi şiddetle gerekli kılmıştır! Yönetim sistemi artık tıkanmaya, dışarıdan ve içerideki küresel işbirlikçilere doğrudan açık bir şekilde müdahale imkânları veriyordu! Peki, ne yapılmalıydı? Yüz yıllık sistem aynen devam etmeli miydi? Yoksa bir çözüm ve bir yol bulmak mı gerekiyordu? Asil Türk milleti ve Türk Devleti, ya bir yol açacak, ya bir yol bulacak, ya da varlık ve beka sorunu ile karşı karşıya kalacak! Ya da bin yıl önce geldiğimiz, milyonlarca vatanperver şehit kanları ile sulamış olduğumuz Anadolu topraklarını terk etmeye zorlanıyor veya talep ediliyordu? Hangisini tercih etmeliydik? Her seçimin bazı şeylerden vazgeçiş olduğuna göre! Devleti ebet müddet hedef ve ideali, tüm vatandaşlarına karşı Adalet ve Hakkaniyet ilkesi ve kızıl elma ülküsü olan Türk milleti ve Türk Devleti sonsuza kadar Anadolu topraklarında var olması ve baki kalması için başkaca şeyler yapması ve reaktif durumdan da artık pro-aktif bir konuma geçmeliydik?! Hangisini seçmeli veya tercih etmeliydik? Ya bu topraklarda Adam gibi ölecek, Ya da Var olacaktık! Asil Türk milleti esaret altında bulunmak veya yaşamaktansa, bağımsızlık ve istiklaline olan aşkı ile Anadolu topraklarında bin yıllardır Adam gibi ölmeyi, Şehit olmayı her zaman ve zeminde tercih etmiştir!
15 Temmuz hain işgal kalkışmasından sonraki süreçte, böyle karanlık günler ve geceler bir daha yaşanmaması adına, 17 Nisan referandumu ile başlayan ve 24 Haziran seçimleri ile birlikte, devlet yönetiminde Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçilmesinin acil ve ivedi olduğu, Türk Devlet yönetiminde yeni bir sayfa, yeni bir dönem, yeni bir tarih ve yeni bir milat başlamış oldu. Tabii ki bu yeni dönemden memnun olmayan ve sürdürülemez olduğunu iddia eden hain ve ihanet içindeki aklı evveller olacaktır! Türk Milleti varlığı ve bekası için iki bin yıllık Türk Devlet yönetim sistemi ve devlet aklı, kadim medeniyet kodlarına dönmekte ve bu kodlar artık devreye girmiştir! Artık geriye dönüş yoktur ve olmayacaktır! Birileri bu durumdan tabii ki sıkıntı duyacaktır! Peki kim veya kimler, bu sıkıntıda olan ve sorun çıkaranlar?! Nesebi ve cibilliyeti belli, bu yeni dönemden elbette ki engel ve arızalar çıkarmak için her türlü girişimi ve kalkışmayı da yapacaklar! Peki, Ne yapacağız? Müslüman görünümlü Yahudi, Hıristiyan ve Sabatayistler memnun olmadığı için yeni Cumhurbaşkanlığı hükümet yönetim sisteminden vaz mı geçeceğiz? Tabii ki hayır! Artık ok yaydan çıkmış, geriye ve eskiye dönüş asla olmayacaktır! Bu topraklardaki işbirlikçilerin artık anlaması gereken durum budur!
Türk Devleti ve asil Türk milleti hem Anadolu’da, hem gönül coğrafyası ve hem de imparatorluk bakiyesi yirmi dört milyon kilometrekarelik bölgesinde mazlum milletler adına güçlü olmak ve bağımsız politikalar üretmek zorundadır! 24 Haziran seçimleri akabinde, 9 Temmuz tarihinde kurulan ve açıklanan yeni Cumhurbaşkanlığı hükümeti ile bunların emarelerini de görmekteyiz! Dolar ve döviz kuru artışını bahane ederek Türk devleti ve millet aleyhine çalışanlar, Cumhurbaşkanlığı hükümetinin açıklamakta olduğu yeni ekonomik paket ve programların yanlış olduğunu, başarısız olacağını da ileri sürenler tabii ki olacaktır! Neden? Devletteki hortum muslukları bir bir kapandığı için olmasın! Devlet onlar için bir geçim ve zenginlik kaynağı olduğu için olabilir mi? Her şeyi bir kenara bırakalım! Devlet yönetiminde ve özellikle de tüm belediyelerdeki ahbap çavuş ilişkisi çerçevesindeki personel istihdamı, her türden hizmet alımları, yol, park ve bahçe yapımları, fazladan ve hesapsız bir şekildeki binek ve diğer araç alımları, daha sayamadığımız tüm harcamaların tek bir merkez ve havuzdan yapılacak olması dahi yeter ve artar bir durumdadır! Peki, Maliye Bakanlığının tüm belediyelerden talep edilen araç envanteri ne anlama gelmekte ve ne demektir? Tüm bunlar yeni ve güçlü Türkiye, Türk Devleti için bir başlangıç olduğu kanaatindeyim. Savunma sanayindeki yapılan atılım ve yatırımlara neler demeli! Bölgemizde ve özellikle Doğu Akdeniz’de bulunan kırk ülkenin savaş gemileri ne için gelmiştir? Avlanma sezonunu bekleniyor herhalde! Bölgemizde planlanan büyük paylaşım, enerji hatlarının kontrol ve denetimi, küresel güçler ve küresel finans çevrelerinin kontrollünde kukla devletçikler sınırlarımızda neden kurulmak isteniyor? Bir yol bir kuşak projesi olan eski ipek yolunu da engellemek veya denetim altına alabilmek için ana karargâh merkezi ve güzergâhı Türk devletinin bağımsız politikalar üretmemesi ve geliştirmemesi için her yol denenmekte, sorunlar çıkarılmakta ve bahaneler üretilmektedir! Neden? Tabii ki tüm mezkûr atılım ve yatırımlar için Anadolu’da tam Bağımsız ve Güçlü bir Türk Devleti ve Türk Milleti olmalıdır! Tüm bu yaşadığımız değişim, gelişmeler ve sıkıntılar Bağımsız ve Güçlü Türk devletinin ayak sesleri ve işaret fişekleridir! Küresel güçler ve işbirlikçilerin denetim ve kontrolünden çıkan Güçlü ve Bağımsız Türk Devletinin kurulmasından içerideki işbirlikçiler ve dışarıda rahatsız olan güçler elbette ki olacak ve olmaya da devam edecektir! Peki, ne zamana kadar? Güçlü ve Bağımsız Türk Devlet Sistemi tamamen kuruluncaya ve iki bin yıllık Türk Devlet aklı ve Türk devlet yönetim sistemi ile tarihi kadim medeniyet kodları ile birlikte tamamen kuruluncaya ve yerleşinceye kadar!