Pek çok ayetinde Yüce Rabbimiz, göklerde ve yerde bulunan her şeyin Allah'ı tesbih ettiğini bizlere haber verir. Bu bazen tesbih etti şeklinde, geçmiş zaman kipiyle gelir; bazen de tesbih eder şeklinde geniş zaman kipiyle gelir. Birincide tesbih etme işinin kesinliğine vurgu vardır, ikincisinde ise tesbihin kesintisiz devam ettiğine işaret vardır.
Zaten Yüce Allah için zaman ve mekân sınırlaması söz konusu değildir. O’nun için, geçmiş, şimdi ve gelecek birdir. Ama ayetlerinden anladığımız üzere, geçmişte de şimdi de gelecekte de her şey O’nu tesbih etmektedir.
Bu ayetlerde genel olarak her şeyin Yüce Allah’ı tesbih ettiği beyan edildiği gibi; bir kısım ayetlerde de Allah’ı tesbih edenler örneklendirilerek verilir. Şimdi şu ayetleri birlikte ve düşünerek okuyalım:
Yedi gök, yer ve bunlarda bulunan herkes O'nu tesbih eder. O'nu övgü ile tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur. Ne var ki siz, onların tesbihini anlamazsınız. O, halîmdir, bağışlayıcıdır.
Göklerde ve yerde kimler varsa O'na aittir. O'nun huzurunda bulunanlar, O'na ibadet hususunda kibirlenmezler ve yorulmazlar. Onlar, bıkıp usanmaksızın gece gündüz (Allah'ı) tesbih ederler.
Melekleri görürsün ki, Rablerine hamd ile tesbih ederek Arş'ın etrafını kuşatmışlardır. Artık aralarında adaletle hükmolunmuş ve «alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun» denilmiştir.
Arş'ı yüklenen ve bir de onun çevresinde bulunanlar (melekler), Rablerini hamd ile tesbih ederler, O'na iman ederler.
Melekler de Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yerdekiler için mağfiret diliyorlar.
Birtakım evlerdedir ki, Allah (o evlerin) yücelmesine ve içlerinde isminin anılmasına izin vermiştir. Orada sabah akşam O'nu (öyle kimseler) tesbih eder ki; Onlar, ne ticaret ne de alış-verişin kendilerini Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoyamadığı insanlardır. Onlar, kalplerin ve gözlerin allak bullak olduğu bir günden korkarlar.
Kuşları ve tesbih eden dağları da Davud'a boyun eğdirdik.
Doğrusu biz akşam sabah onunla beraber tesbih eden dağları, toplu halde kuşları onun emri altına vermiştik. Hepsi O'na yönelmiştir.
Göklerde ve yerde bulunanlarla dizi dizi kuşların Allah'ı tesbih ettiklerini görmez misin? Her biri kendi duasını ve tesbihini (öğrenmiş) bilmiştir. Allah, onların yapmakta olduklarını hakkıyle bilir.
Gök gürültüsü Allah'ı hamd ile tesbih eder. Melekler de O'nun heybetinden dolayı tesbih ederler.
Ayetlerde yedi kat gök ve yer, melekler, müminler, kuşlar, dağlar, gök gürültüsü özellikle zikredilmiştir. Ayetlerden anlaşılacağı üzere canlı cansız her şey Allah’ı tesbih etmektedir.
Sözlükte tesbih, suda yüzmek, hızlıca geçmek demektir. Kavram olarak tesbih, Yüce Allah’ı, O’na yakışmayan sıfatlardan, ayıp ve ağmanlardan uzak tutmak, şerden uzaklaşıp hayra yönelmek, bütünüyle O’na kulluk ve ibadete yönelmek demektir. Tesbih, niyet, söz ve eylem planındaki tüm yönelişleri içerisine alır.
Tesbih, Yüce Yaratıcıya boyun eğme, yaratılış gayesine uygun hareket etme, varlığına yüceliğine delalet etme, kendi lisanınca tesbih etme anlamlarına gelmektedir. Bütün varlıklar bu şekillerin her biriyle Allah’ı tesbih ediyor olabilirler. Zaten bütün varlıklar, yaratılış gayelerine uygun hareket etmekte ve Yüce Yaratıcıya boyun eğmektedirler. Sözgelimi güneş, yaratıldığı günden beri kendisine biçilen görevi aksatmadan, itiraz etmeden, hakkıyla yerine getirmektedir. İnekler süt vermeye, arılar bal yapmaya, toprak bitirmeye, ağaçlar yemiş vermeye devam etmektedirler. Bu varlıklar görevlerini aksatmadan hem de kusursuz yapmaktadırlar.
Ayette geçen Siz, onların tesbihini anlamazsınız ifadesinden bu varlıkların kendi dilleri ile tesbih ettikleri de anlaşılmaktadır. Zira onların tesbihi yalnızca Yüce Yaratıcıya boyun eğmeleri, yaratılış gayelerine uygun hareket etmeleri ve Allah’ın varlığına delalet etmeleri olsaydı bunu aklı başında olan herkes anlayabilirdi. Ancak ayette, biz insanların anlayamayacağı bir tesbihten de bahsedilmektedir.
Ayetlerde tesbih yalnızca Allah’a tahsis edilerek Allah için, O’na özgü, O’na yaraşır tesbih edilmesi istenmiştir.
Tesbih ayetlerinde bizlere verilmek istenen mesaj özetle şudur: Her şey O’nu tesbih ederken, evrenin en şereflisi olan insanın O’na başkaldırması yakışır mı?
O halde ey kâinatın en şereflisi olarak yaratılan insan! Sen de bu tesbih korosuna katıl ve sabah akşam, yani her zaman ve her yerde kesintisiz olarak Yüce Rabbini hamd ile tesbih et.
O’na boyun eğ, O’na bağlan, O’nun ol.
Varlığını O’na adayarak O’nun varlığına tanıklık et.
Yaratılış gayene uygun olarak O’nun ölçüleri doğrultusunda hareket et.
Ve nihayet dilinle de hamd ile O’nu tesbih et.
Rabbini çok an, sabah akşam tesbih et.
Sübhânallahi ve bihamdihi.