Her şey yağmurla başladı

M. Faik Özdengül

Her şey yağmurla başladı.

Telaşlıydı.

Ayakları gömülüyordu.

Ağaçlar yüksekti.

Kendini kaybolmuş hissetti.

Yakınlarda bir ev olduğunu biliyordu. Gördü uzaktan. Düşündüğü gibi değildi. Ya da tahmin ettiği gibi. Kapı zaten açıktı. Sıcaktı. Şömine yanıyordu. Bu kadar huzurlu olabileceğini tahmin etmemişti. Şöminenin önüne oturdu. Isındı. Koltuk yumuşacıktı. Gömüldü adeta. Yorgundu. Ateşe bakarken uyudu.

İşte o zaman geldi. Onun da girmesine izin vardı. Orası onundu da aynı zamanda. Dilediği zaman girebilirdi. Sahiplenebilirdi. Hatta sadece ona açıktı orası. Üzerini örttü. Seyretmeye başladı. Seyrederken sevdi. Düşünürken sevdi. Üzerini örterken sevdi. Sonra o uyurken o da pencerenin önüne oturdu. Yağmurun sesi onu da dinlendiriyordu. Kapı kapalıydı artık. Kapıyı çalanlar da oldu bu arada. Yağmurun sesine karıştı gürültüler. Zorlayanların zorlamaları kar etmedi. Başka evler de vardı.

Uyandığında o da pencere önüne geldi. Birlikte seyrettiler. Bodruma inmediler. Tavan arasına da çıkmadılar. Evin iki katı yetti onlara.

Her şey yağmurla başladı.

Yağmurun rahmet olduğunu bildiler.

Yağdıranın merhametini de.

Göz yaşının gücünü, ağlamanın, ıslaklığın bereketini.

Toprak oldular. Yağmurla yeşerdiler.

Tanrı, yardım etmek dilerse bize yalvarmak ve münacatta bulunmak meylini verir.

Onun için ağlayan göz ne mübarektir. Onun aşkıyla yanıp kavrulan yürek ne mukaddestir.

Her ağlamanın sonu gülmektir. Sonunu gören adam, mübarek bir kuldur.

Akarsu neredeyse orası yeşerir; nerede gözyaşı dökülürse oraya rahmet nazil olur.

 İnleyen dolap gibi gözü yaşlı ol ki can meydanında yeşillikler bitsin. (Mesnevi. 818–822)

Her şey yağmurla başladı.

Yağdıkça güzelleşti ev. Duvarları parladı. Pencereler eklendi. Pervazları çiçeklerle doldu. Kuşlar ziyaret etti pervazları. Işıkla doldu. Işığı etrafı da aydınlattı. Etrafın neşesi arttı. Ağaçlar keyifle sallandı. Rüzgar gelip orada esti. Güneş orayı aydınlatmaktan haz aldı. Toprak orada coştu. Nesi varsa dışarı çıkardı. Nehir oradan geçerken hızlandı, denizine daha bir aktı. Gül tomurcukları dikenlerini orada sevdi. Kuşlar yumurtalarını oraya emanet etti. Deniz dalgalarını o yöne yönlendirdi. Oradan bir şeyler almak istedi içine. Oraya da vermek. Sabah kıyısına çağırdı onları. Halleşmek istedi.  İçerisi ve dışarısı bir oldu. Her kes kendi dilinde ama birlikteyken başka bir dil. Çok kolay anlaştılar.

Her şey yağmurla başladı.

Yağmuru çok sevdiler.

Yağmur kendini sevdirdi.

Yağmur da onları sevdi.

Yağmura gönlünü açanı sever yağmur.

Gönlünü yağmura hazırlayanı yeşertmeyi.

Susayan su ararken su da susayanı ararmış.

www.pozitifdegisim.com

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.