“Her Türk Müslüman’dır, Her Müslüman Türk’tür”
Önceki gün akşam bazı dostlar ve akrabalarımızın bulunduğu ev sohbeti esnasında, sevdiğim bir kardeşim, geçtiğimiz günlerde ilâhiyatçı bir arkadaşının “her Türk Müslüman’dır, her Müslüman’da Türk’tür” sözünü sarf ettiğini hayıflanarak iletti.
Gerçekten ilâhiyatçı bir kişinin böylesine cahilane bir sözü söylemesi oldukça hayıflanacak ve üzüntü duyulacak bir durumdur. İlâhiyat öğrenimi görmüş ve dini konularda uzmanlaşmış kabul edilen bir şahıs böyle bir söz ederse, toplumumuzda hiçbir dini eğitim almamış ve dinle, diyanetle ilgilenmemiş kişilerin neler söyleyebileceğini ve neler düşünebileceğini varın siz hesap edin artık.
Bir kere Türklük, Kürtlük, Araplık vb. gibi insanın elinde olmayan doğuştan Allah vergisi olan ırki bir sıfat ile, insanın isteyerek, benimseyerek özgür iradesiyle seçebileceği din duygusunun aynı kefeye konması çok yanlış ve saçma sapan bir düşünce tarzıdır.
İnsanın kavmiyetini seçmesi kendi elinde değildir. Yani insanın Türk, Kürt, Arap, İngiliz veya Fransız kavmine mensup siyah veya beyaz olarak dünyaya gelmesi kendi elinde olan, kendi isteğine bağlı olan bir husus değildir. Yaratıcımız olan Allah, bizi hangi kavme mensup olarak yaratmış ve dünyaya getirmiş ise istesek de istemesek de o kavmin bir ferdi olarak yaşantımızı sürdürmek zorundayız.
Bu sebeple insanların elinde olmayan yaratılıştan getirdikleri özellikleri ile gurura, kibre kapılmaları veya o özellikleri ile kınanmaları asla söz konusu olamaz.
Âhiret âleminde hiç kimse sen Türk müsün, Kürt müsün, Arap mısın gibi bir soruya muhatap olmayacaktır. Zira bu özellik kişilerin isteyerek, benimseyerek seçtikleri bir husus değildir.
İnsanlar hangi ırka, hangi kavme mensup olurlarsa olsunlar dinlerini kendi iradeleri ile seçerler.
Türk, Kürt, Arap, İngiliz veya Fransız ırkına mensup bir kişi İslâm dinini seçebileceği gibi başka bir dini de tercih edebilir. Bu durum tamamen insanın kendi iradesi ile ortaya çıkabilecek bir husustur.
Dini tercih etme duygusu insanın kendi elinde olan bir durum olduğu içindir ki, insanlar âhiret âleminde bu özelliklerinden sorumludurlar ve elbette bu konu ile ilgili hesaba çekileceklerdir.
“Dinin ne?” sorusu insanın ebedi âleme adım attığı anda karşılaşacağı ilk sorudur.
Onun içindir ki; “her Türk Müslüman’dır, her Müslüman’da Türk’tür” gibi, İslâm’ın hiçbir prensibi ile bağdaşmayan bir sözün hem de ilâhiyatçı bir kişi tarafından söylenmesi gerçekten esef edilecek, hayıflanacak, üzüntü duyulacak bir durumdur.
Bu söz aynı zamanda ırkçılık kokan bir sözdür. Irkçılık da, inancımızda yasaklanmış bir fiildir.
Bu sözün kabul edilmesi demek, Türk kavmi dışında Müslüman olan bütün kavimlerin reddedilmesi anlamı taşır ki, işte ırkçılık hastalığı bu şekilde ortaya çıkmış olur.
Türklerin elbette İslâm dinine büyük hizmetleri olmuştur. Türkler asırlarca İslâm’ın bayraktarlığını yapmışlar, İslâm sancağını asırlarca tüm dünyada dalgalandırmışlar ve İslâm dininin yayılmasında büyük rol oynamışlardır.
Ancak İslâm’ın doğuşundan bugüne kadar geçen 1400 yılı aşkın zamanda Türklerin dışında birçok kavim mensupları da İslâm’ı benimsemişler ve İslâm yolunda cihad etmişlerdir. Gerek bu kavimlerin varlığını gerekse bugün İslâm dinine mensup olan Türk kavminden başka diğer kavimleri reddetmek ırkçılık hastalığından ve kendi kavmini üstün görme anlayışından başka ne olabilir ki?
Efendimizin veda hutbesindeki bugünlere de ışık tutan şu mübarek sözlerine kulak verelim:
“Ey insanlar! Rabbiniz birdir. Babanız da birdir. Hepiniz Adem'in çocuklarısınız, Adem ise topraktandır. Arabın Arap olmayana, Arap olmayanın da Arap üzerine üstünlüğü olmadığı gibi; kırmızı tenlinin siyah üzerine, siyahın da kırmızı tenli üzerinde bir üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvada, Allah'tan korkmaktadır. Allah yanında en kıymetli olanınız O'ndan en çok korkanınızdır.”
Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’da bu konuda bakın ne diyor?
“Hani milliyetin İslam idi, kavmiyet ne?
Sarılıp sımsıkı duraydın a milliyetine.
Arnavutluk ne demek? Var mı şeriatte yeri;
Küfr olur başka değil, kavmini sürmek ileri.
Arap’ın Türk’e, Laz’ın Çerkez’e yahut Kürde,
Acemin Çinliye, rüçhanı mı varmış nerede?
Müslümanlıkta anasır mı olurmuş ne gezer,
Fikr-i kavmiyeti telin ediyor Peygamber.”
Müslüman olmayan bir Türk olabileceği gibi, Türk olmayan başka ırka mensup kişilerin de Müslüman olabileceği gerçeğini ters yüz eden ve cahiliye döneminin bir anlayış tarzı olan “her Türk Müslüman’dır, her Müslüman’da Türk’tür” sözü ne İslâmi açıdan ne de insani açıdan kabul edilebilecek bir söz değildir.
Yeryüzünü hâkimiyetleri altına almak isteyen İslâm düşmanlarının, Müslümanları bölüp parçalamak için aramıza sokmaya çalıştıkları ırkçılık belasından kurtulup, inancımız istikâmetinde bir anlayış içinde olmamız temel ölçümüz olmalıdır. Mutlu yarınlar efendim.