Bu şarkı sözü her kış daha da bir anlam kazanır benim için…
Hem uzun zamandır bir türlü yağmayan kar tanelerinin güzelliğini, hem de çocukluk dönemimin sert kışlarını hatırlatır…
Kar fırtınasının uğultusu bir taraftan hüzünlü günleri öbür taraftan çocuk cıvıltısını yadıma düşürür…
Kar beyazı çocukluk masumiyeti gibidir adeta…
Çocukluk günlerimizin hesapsız, sorgusuz sualsiz yaşanmışlığını hatırlatır…
Okul bahçesindeki kar topu savaşlarını, kara boylu boyunca uzanıp düşen kar tanelerini seyretmeyi….
Tabii ki kar sadece oyun değildir, aynı zamanda zorluk güçlük, bizim kuşak için, odun, kömür masrafıdır da…
Çok çocuklu ailelerde tek odanın sobasının etrafında sıkış tıkış bir kışı geçirmektir yağan kar…
Tabii ki mont, gocuk, çizme gibi yaz kıyafetlerine göre daha pahalı olan kıyafetlerin aile bütçesine getirdiği ek yüktür…
Gün boyu cıvılayan kar fırtınasının korkutucu sesidir…
Günlerce kalkmayan kar yığınlarıyla mahalleye uzun süre arabaların girememesi, kar kürüyücülerinin kışa ait en özel mesleğini yerine getirerek damlarda arz-ı endam etmesidir…
Soba borusundan akan ziftin evin duvarının dış cephesini yukarıdan aşağıya siyaha, ise, pasa bulamasıdır…
Yaza göre daha pahalı meyve sebze demektir…
Ancak şimdilerde bu şikayetlerin pek de önemi kalmadı…
Kısmi olarak sobalı evler olsa da büyük çoğunluğu kalorifer, kombiye geçmiş durumda.
Kar da öyle adam boyu yağmıyor…
Kimi zaman yılda bir kere ya düşüyor ya düşmüyor…
Onda da herkes çılgına dönmüşçesine kar fotoğraflarıyla sosyal medyasını kışa boğuyor.
Artık çoğu kar yağışının toprağı suya doyurduğundan, bereketin habercisi olduğundan falan bi haber…
Kar yağsa da bir selfi çeksek derdindeler…
Çektikleri selfiyle “Her yerde kar var” şarkısı eşliğinde bir de story attılar mı onlardan keyiflisi yok.
Ne kömür kokusu, ne naylon kızakla kayılan çocukluk…
Ne kömür gözlü, havuç burunlu kardan adam…
Kara kış, günümüz insanı için birkaç saniyelik story artık…