Medicana Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Uğur Ekici, obezitenin çeşitli hastalıklarla ilişkisinin bilindiğini, hastalık ve ölümü artırıcı etkisinin de ortaya konulduğunu belirterek, "Obezite, Avrupa'da her yıl 1 milyondan fazla ölümün ve hasta olarak geçirilen 12 milyon yaşamın sorumlusudur." ifadesini kullandı.
Medicana'dan yapılan açıklamaya göre, obezite, Dünya Sağlık Örgütü tarafından "hastalık derecesine varan şişmanlık" olarak tanımlanıyor. Hastalık derecesine varan hastalığın temel nedeni, vücuda alınan enerji miktarı ile harcanan enerji miktarı arasındaki farkın fazla olmasından kaynaklanıyor. Vücut kitle indeksinin 25-30 arasında olması normal, 30'un üzerinde olması ise obezite olarak kabul edilir.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Dr. Öğr. Üyesi Uğur Ekici, obezitenin, vücut sistemlerini ve psikososyal durum üzerinde yarattığı olumsuz etkilerden dolayı pek çok sağlık problemine neden olduğunu belirtti.
Ekici, obezitenin çeşitli hastalıklarla ilişkisinin bilindiğini, hastalık ve ölümü artırıcı etkisinin de ortaya konulduğunu aktararak, şunları kaydetti:
"Obezite, Avrupa'da her yıl 1 milyondan fazla ölümün ve hasta olarak geçirilen 12 milyon yaşamın sorumlusudur. İnsülin direnci, şeker hastalığı, hipertansiyon, koroner arter hastalığı, metabolik sendrom, safra kesesi hastalıkları, bazı kanser türleri, osteoartrit, felç, uyku apnesi, karaciğer yağlanması, astım, solunum zorluğu, gebelik komplikasyonları, menstruasyon düzensizlikleri ve aşırı kıllanma, obezitenin neden olduğu sağlık sorunlarıdır."
- "Obeziteden korunma çocukluk çağında başlamalı"
Dr. Öğr. Üyesi Uğur Ekici, obezite oluşmadan korunmanın büyük önem taşıdığını, obeziteden korunmanın, çocukluk çağında başlaması gerektiğini, çocuk ve adolesan döneminde oluşan obezitenin, yetişkinlik dönemi obezitesi için zemin hazırladığını belirtti.
Aile, okul ve çevrenin yeterli ve dengeli beslenme, fiziksel aktivite konularında bilgilendirilmesi gerektiğine işaret eden Ekici, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Obezite tedavisi; bireyin kararlılığı ve etkin olarak katılımını gerektiren, tedavisi zorunlu, uzun ve süreklilik arz eden bir süreçtir. Obezitenin etiyolojisinde pek çok faktörün etkili olması; bu hastalığın önlenmesi ve tedavisini son derece güç ve karmaşık hale getirmektedir. Obezite tedavisinde amaç, gerçekçi bir vücut ağırlığı kaybı hedeflenerek obeziteye ilişkin morbidite ve mortalite risklerini azaltmak, bireye yeterli ve dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmak ve yaşam kalitesini yükseltmektir. Obezite tedavisinde kullanılan yöntemler 5 grup altında toplanmaktadır. Bu yöntemler; diyet tedavisi, egzersiz tedavisi, davranış değişikliği tedavisi, farmakolojik tedavi ve cerrahi tedavidir.''
- "Metabolik cerrahi ile yemeğin miktarı azaltılabilir"
Medicana Bahçelievler Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Ekici, 18-65 yaş arasında yapısı uygun olan, vücut kitle endeksi 35'in üzerinde ve şeker hastalığı, tansiyon, kronik obstrüktif akciğer hastalığı denilen kronik bronşit gibi nefes darlığı ile seyreden hastalıklar, uyku apne sendromu, osteoartrit denilen dizlerde ağrılara ve dejenerasyonlara bağlı oluşan hastalık ve bununla birlikte obeziteye bağlı oluşan sık karşılaşılamayan birçok rahatsızlığa sahip hastalara obezite ameliyatı önerildiğini bildirdi.
Ekici, şunları kaydetti:
"Günümüzde obezite ve diyabet konusunda en etkili yöntemlerden biri hiç tartışmasız cerrahi uygulamalardır. Tıbbi veriler neticesinde cerrahi uygulamaların, Tip 2 diyabet ve obezite tedavisinde yüzde 80-95 oranında tam ya da kısmi iyileşme sağladığını görmekteyiz. Diyabet oluşum mekanizmalarından en önemli olanı yeme alışkanlıklarımızdır.
Günümüzde yiyeceklerin aşırı kalorili ve işlenmiş olması daha çok yememize ama doymamamıza ve yememize rağmen ince bağırsaklarımızın gerekli kısımlarının yeterince uyarılmamasına ve insülin direncimizin çok artmasına sebep olmaktadır. Metabolik cerrahi ile yemeğin miktarı azaltılır ve yemeklerin geçiş yolları değiştirilerek bazı hormonların daha aktif çalışması sağlanır. Bu şekilde hem diyabet hem de obezite kontrol altına alınabilir. Ayrıca, kullanılan yeni yöntemler emilim bozukluklarına yol açmayan yöntemlerdir ve buna bağlı olarak uzun dönem emilim problemleri görülmez."