Günümüz Türkiye’sinde herkesin rahatlıkla konuşabildiğini ve isteklerini yerine getirebildiğini belirten Hasan Karakaya, açılımın aslında gerçekleştiğinin üzerinde duruyor
Bir yandan “taş atan çocuklara ceza verilmesi” ile ilgili girişimler, bir yandan “Roman vatandaşlar”a yönelik “Bir başbakan tarafından ilk defa kaale alınma” gibi toplantılar devam ederken, hâlâ “Nedir bu demokratik açılım?.. Ortada somut bir adım yok!..” diyerek, olayı küçümsemeye çalışanlar var... Bunların amacı elbette “üzüm yemek” değil, bunlar “bağcıyı dövmek” gibi bir histerinin içinde!.. AK Parti’ye vurmalılar, Hükümet’e her fırsatta çakmalılar ki, insanların kafası karışsın ve “açılım” süreci sulandırılsın... Öyle ya; “Güzel şeyler oluyor” derlerse AK Parti’nin oyları artar!.. O halde, “açılıma çakacaksın” ki; toplum, “havanda su dövülüyor” zannetsin!.. Oysa; yapılanlar ve yapılmak istenenler ortada...
Sırf “taş” attıkları için, haklarında yıllarca hapis cezası istenen “çocuk”ların kurtarılmasına çalışılıyor... “Kürtlerin kendi dillerinde yayın yapmaları”nın önü açılıyor... “Kan ve gözyaşı”nın durması için de çaba sarfediliyor... Daha ne olsun?.. “Roman” vatandaşlara gelince; onların da “insanca yaşaması” için tedbirler alınıyor... Hiçbir şey yapılmasa bile; onların “buçuk vatandaş” olmadıkları deklâre ediliyor.. Ve yine hiçbir şey yapılmasa bile, “Bir başbakan tarafından ilk defa kaale alınıyorlar”, ilk defa “devletin şefkatli yüzü”nü görüyorlar!.. “İnsanca oturacakları evler”de çabası!.. Bütün bunlara rağmen, hâlâ; “Bu açılım da neymiş?.. Açılım oldu da ne oldu?” diye soranlara birkaç çift lâfım olacak...
Bence, “açılım”ın en büyük göstergesi, günlerdir tanık olduğumuz “saçılım”lardır!.. Hele söyleyin; “Açılım” olmasaydı, bunca “saçılım” olur muydu?.. Bunca “kirli çamaşır” ortalığa saçılır mıydı?.. “Açılım” olmasaydı, “Pandora’nın kutusu” açılır da, “pislik”ler ve “kötülük”ler ortaya dökülür müydü?.. Tek tek açılıyor işte!.. Hasan Karakaya-Vakit