Boksit, Alümina, Alüminyum Döküm ürünleri ve hadde ürünleri üreten ve satışını yapan bir kuruluş ETİ Alüminyum. 13.08.2003 tarih ve 2003/49 sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı ile özelleştirme kapsamına ve programına alınmış. 08.09.2003 tarih ve 2003/53 sayılı ÖYK Kararı ile Oymapınar Barajı Hidroelektrik üretim Tesisleri kullanım hakkı şirkete devredilmiş.Özelleştirme süreci ilana çıkarılarak resmileşen tesisin ihalesi, 10 Haziranda yapılacak. Şu anda tesisin müşterilerinden biri geliyor, biri gidiyor. Kapıdan giremeyen bacadan fabrikaya giriyor. Özelleştirilmesi aylar önce gündeme alınan fabrika üzerinden yapılan siyaset ve yorumları kitaplaştıracak olsak, evlerimizdeki mütevazı kitaplıklar herhalde almayacaktır. Seydişehir ETİ Alüminyum, 2200 çalışanıyla stratejik değeri olan ancak özelleştirme kapsamına alınarak üretimin artırılması hedeflenen bir işletme. Türkiyenin tek alüminyum ve boksit üretimi burada yapılıyor. Maksadım teknik detaylarıyla enine boyuna işletmeyi burada anlatmak değil. Kısaca bilginiz olması için kaydettim. Alüminyum A.Şnin özelleştirme kapsamına alınmasının ardından protesto amaçlı sakal bırakma eylemi, yürüyüşler ve çeşitli eylemlerle gündeme gelen Seydişehir, geçtiğimiz hafta hareketli günler yaşadı. Tesisleri incelemek için firmalar fabrikaya girmek isteyince çıkan arbede, dün sabah ki bombanın ilk kıvılcımı oldu. Halk olayların büyümesinden endişeliydi. Sendikalardan ve işçileri nutuklarıyla sokağa döken derin devlet sözcüleri ise halkın endişelerini hiçbir zaman paylaşmadı. Konya Emniyet Müdürü Salih Tuzcu ile şube müdürlerini yaşanan olaylardaki sükunete yönelik tutumlarından ötürü tebrik ediyorum. Olayları büyümeden önleyen polisin zor kullanmaması takdir edilecek bir durumdu. Yaşananlardan sonra işçinin heyecanını körüklemenin ne anlamı vardı, buradan sormak istiyorum. İktidara geldiklerinde özelleştirmeye vurgu yapanlar, öncelikle devletin güvenliği için hayati önemi haiz Telekomdan başlayarak işletmeleri satacaklarını söyleyen dönemin Başbakanı Erbakanın kurmaylarından ve dönemin Devlet Bakanı Rıza Güneri, özelleştirmenin işgale zemin olduğundan, özelleştirme taliplerinin leş kargaları olduğundan bahsediyordu. Heyecanı yüksek bir topluluğun karşısında herkes konuşur. Nitekim daha önce de, işgal ve kurtuluş mücadelesini konu edinen Doğu Perinçek ve Mümtaz Soysal gibi derin devlet sözcüleri Rıza Güneri gibi benzer cümleler kurmuşlardı. Ben Günerinin Soysal ve Perinçekle aynı noktada buluşmasını açıkçası yadırgadım. Bu mücadele ülke toprağının tamamını koruma mücadelesidir. Ülkeyi korumak Çanakkalede, Sakaryada oldu. Bu millet sömürgeden kurtulma mücadelesini veren bir millettir. Bugün buraya leş kargaları gibi üşüşenler ayağını denk alsınlar diyen Güneri 70 milyon vatanseverin kalbi sizinle beraber atmaktadır. Bunda en önemli pay mücadelenizi birlik ve beraberlik içinde yapmanızdır dedi, yanlış hatırlamıyorsam. Bu yetmiş milyon nerede yaşıyor, neden sizin gibi düşünmedi de genel seçimlerde yanınızda olmadı, sormalıyız. Desteksiz dayanaksız konuşma zamanı geçti oysa. Perinçeklerle aynı cümleleri kuruyor olmak marjinal grupların sözcülerine yakışabilirdi ama ben ortak duygu ve düşüncelerimiz olan Güneriye yakıştıramadım. Bırak, durumdan vazife çıkarma işi Perinçeke kalsın, oyalansın üç beş ahbabıyla koysun gitsin. Sizin bu çıkışınız, size oy veren kesimleri yaralar. Hiç kimsenin ya da kuruluşun gazına gelmek bu camia mensuplarına yakışmaz, benden söylemesi. Dün Seydişehirde bomba patladı. Allahtan görevlinin elinde iken patlamadı, Seydişehirde kaybımız olmadı. AK Parti binasına bomba koyanın Seydişehirden birisi olmadığında kuşku yok. Derin devlet sahnedeydi. Gazete olarak yaşanabileceklere işaret etmiştik. Heyecandan siyasetine malzeme yapanlar inşallah daha temkinli olurla bu olaydan sonra