Serbest Fırka (SF), Mustafa Kemal’in yakın dostu ve silah arkadaşı Fethi Okyar’dan bir muhalefet partisi kurmasını bizzat talep etmesi üzerine kuruldu. Bu istek, büyük ölçüde, Mustafa Kemal’in tüm unsurları cumhuriyetçi, modernist ve ilerici olması koşuluyla demokratik çoğulcu nitelikte bir siyasal sisteme duyduğu inançtan kaynaklanıyordu. Diğer bir sebep ise, Mustafa Kemal’in CHP’yi denetlemek amacıyla yeni muhalefet partisinden yararlanma isteğiydi. CHP’nin bazı üyeleri, devlet iktisadi kuruluşlarından veya ekonomik çevrelerden gizli menfaat elde ediyorlardı.
SF, dört ay içerisinde halkın yeterli destek ve güvenini kazandılar. Yeni partinin bu başarısını hazmedemeyen CHP’liler ve bazı çevreler, Mustafa Kemal’e bu rahatsızlıklarını doğrudan ilettiler. CHP, Mustafa Kemal’e, SF’yı büyüterek kendi kurduğu partiyi kapatamayacağını ve kendisini her türlü siyasal parti bağlantısının üzerinde tarafsız bir devlet başkanı ilan edemeyeceğini cüretlice hatırlattı. Bu durumu tolere edemeyen mevcut siyasi yapı, gerginliğin daha da büyümemesi için çözümü SF’yı kapatmakta buldular. Böylece SF kapatıldı.
O günün CHP Liderleri, CHP’nin kurucusu ve ilk genel başkanı Atatürk’ü Türkiye’de modernleşmenin, Cumhuriyet’in ve hatta kendisinin tarihteki yerinin, Kurduğu CHP’ye ve Parti’nin gerçekleştireceği reformlara bağlı kalması konusunda ikna etmiş oldular.-------------------------------------------------------------------------------
Yukarıdaki satırlar, Prof Dr. Kemal Haşim Karpatlı’nın ‘TÜRK SİYASİ TARİHİ’ adlı kitabından alınmıştır. Bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. CHP’nin kendi tarihi ile, ülkenin gerçekleri, halkının değerleriyle çelişen, ters düşen, nasıl bir politika izlediğini net olarak göreceksiniz.---------------------------------------------------------------------------
CHP genel başkanı ve milletvekilleri, göreve geldiği günden, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan bey’e ağza alınmayacak söz ve hakaretlerde bulundular. Her defasında Cumhurbaşkanımız, Başbakanımız, Bakanlar, Milletvekilleri ve Akparti’nin yetkilileri gerekli cevabı vermişlerdir.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’te, ömrünün sonuna kadar ülkesine ve halkına hizmet etmişti. Recep Tayyip Erdoğan bey, göreve gelmeden önce kendisinin sıradan bir Cumhurbaşkanı olmayacağını defalarca söylemişti. Cumhurbaşkanımızın kaldığı yerden hizmete devam etmesini taraf olarak anladılar. Hizmete devam etmek taraf olmak ve diktatörlük değildir.
Gelmiş, geçmiş tüm Cumhurbaşkanlarımıza saygı duyuyoruz. Fakat, Recep Tayyip Erdoğan bey sıradan bir gençlik kolları başkanı, belediye başkanı, başbakan hiç olmadı ki, sıradan bir Cumhurbaşkanı olsunlar. O, sıradan bir lider de değildir. Tam donanımlı bir devlet adamıdır.
1973 yılından bugüne kadar siyasi kariyerinde, üyesi olduğu partinin tüm aşamalarında görev almış, başkanlıklar yapmış. Siyasetin tozunu yutmuş, çilesini çekmiş. 1994 yılından bugüne kadarda her faninin hayal ettiği mevki ve makamlarda görev almıştır. Yaptıkları on-yirmi yılın değil, kırk yıllık çabanın, sabrın, birikimin, emeğin eseridir. Bu hikaye davanın, çilenin, şiirlerin, şarkıların hikayesidir.
Kim ömrü boyunca halkına yaptığı hizmetlerin, eserlerin, kazanımların, yatırımların, istikrarın koruyucusu ve takipçisi olmaz? Bu mesele, bir şahıs, aile, şirket, kurum meselesi değil, memleket meselesidir.
Yapılan bu algılar, bağrış ve çırpınışlar, Cumhurbaşkanı ile Başbakanın oluşturduğu sinerjiden, istikrarın devamından, Akparti kadrolarının hizmetinden, devam eden kardeşliğimizden rahatsız olanların beyhude çabalarıdır. Eski Türkiye’yi özleyen, yeni Türkiye’den rahatsız olanların çabası.
Geçmişte, bu ülkenin çocukları haksız yere kendi harman yerinde çok dirgen, yaba, sopa yedi. O günlerin gözü yaşlı çocukları, bugün halkının yine aynı durumlara maruz kalmaması için ülkenin yönetim kadrolarında görev yapmaktadır.
Bu kervan 1 Kasım’da yeni bir hizmet seferine çıktı. Bu sefer, Türkiye’yi 2019’a götürecek, 2023’e , tünelin ucuna, ışığın göründüğü yere, yeni bir ufka götürecek yolun başıdır. 2019 yılında, yerel, genel ve cumhurbaşkanlığı seçimleri olmak üzere üç seçim var. Kötülerin bir hesabı varsa, Rabbimizin hesabı daha büyüktür.
Şahsınıza yapılan kötülüğü affedin, milletinize yapılanı asla affetmeyin! Hz Ali (r.a)