Hıncal Uluç’tan Nazlı Ilıcak’a gönderme

'Ortaköy'e gel gör, başı kapalı kıçı açık dolu'

Gazeteci Hıncal Uluç, Sabah gazetesindeki köşesinde, aynı gazetede yazan meslektaşı Nazlı Ilıcak'a çattı. Uluç, geçen haftasonu köşesinde 'Büşra' filmi ile ilgili 'hoşgörü ve birlikte yaşama mesajı veriliyor' diyen Ilıcak'a göndermelerde bulundu. İşte Uluç'un 'Bizim gelin bizden kaçar..' başlıklı o yazısı:

SIKMABAŞLI ÇAĞDAŞ KIZIN ÖYKÜSÜ
Geçen hafta sonu iki liberal yazarımız, iki sevgili dostum günümüz genç kızlarının kılıkları üzerine yazdılar.. Biri Nazlı Ilıcak.. Büşra filmine gitmiş.. Hani sıkmabaşlı çağdaş kızın öyküsü.. Sıkmabaş dedim de.. Gene kızmasınlar.. Ben Türban demem.. Türban diye bir şey zaten var ve o başka bir baş bağlama şekli.. Sıkmabaşa kızanlar, başka isim bulsunlar. Baş örtüsünü de teklif etmesinler artık. O genel ad. Bin türlü baş örtüsü var.. Bu film simge oluyor.. Büşra diyelim mi mesela?.. Büşra başı..

Nazlı Hanım'ın yazısından alıyorum..
"Şafak'tan Salih Tuna, tam da beklediğim tepkiyi vermiş; filmi beğenmemiş. Meselâ 'Üst tarafı türbanlı, alt tarafı kotlu, üst tarafı dinci, alt tarafı laik' diye tanımladığı Büşra'yı eleştiriyor. 'Başı türbanda, poposu meydanda Büşramızın yolu gerçekten hiç belli değil' diyor.

Bu da bir başka türlü statükoculuk. Farklı hayat tarzlarının kesişmesini, insanların birbirini etkileyip değiştirmesini arzu etmeyen bir tutuculuk.
Oysa filmde, hoşgörü ve birlikte yaşama mesajı veriliyor. 'Bize uyar mı?' diye bakmadan önce, Türkiye'de benzer olaylar yaşanıyor mu, 'Böyle bir değişim var mı?' diye irdelemek daha doğru."

İkinci alıntım Hasan Bülent Kahraman'ın geçen pazar ki enfes New York yazısından..
"Erotizm mesafeye, kapanmaya, itirafa dayalıdır, ifşaata değil. New York sokaklarında dolaştıklarını gördüğüm kadınların vücutlarını sergileyişleri ise düpedüz pornografikti. Güzel bir bahar havasında New York sokaklarında dolaşan ve dört ay önce oradayken hiç rastlamadığım şekilde 'tight' giymiş kadınların bütün vücut hatlarını, bütün mahremiyetlerini adeta çırılçıplak bir biçimde görünce.." diye başlayan yazı..

Şimdi Nazlı Hanım'a da Hasan Bülent'e de bir önerim var..
Bir hafta sonu, havanın güzel olduğu bir bahar günü mesela, benimle Ertekin Kafede otursunlar Ortaköy'de.. Burası İstanbul'un hatta Anadolu'nun her türlü insanının önünden geçtiği İstanbul'un tek bulvar kafesi.. Bu yüzden bayılıyorum zaten.. Oturalım ve önümüzden geçen genç kızların kıyafetlerine bakalım..

NEW YORK'A BOŞUNA ZAHMET ETMİŞ
En sosyetik semtlerden, gecekondulara, varoşlara kadar İstanbullu genç kızları görünce Hasan Bülent, o yazıyı yazmak için New York'a boşuna zahmet ettiğini anlayacak.. O pornografik dediği kılıklar, aynen, hatta fazlası ile İstanbul'da var Hasan Bülent.. O tight dediğin şey, aslında super minilerin altına giyilmek için tasarlanmıştı, modacılar tarafından. Bir nevi kalın çorap yani.. Sonra anlaşılmaz bir şey oldu.. Mini kalktı, tight kaldı.. Yani önünüzden geçiyor, güya giyinik..

İtirazım esasta değil, usulde.. Benim sözlüğümde giyim, öncelikle ve özellikle kusurları örtmek içindir, teşhir etmek için değil. Çok jüri üyeliği yaptım güzellik yarışmalarında.. İlk sahnede giyinik gördüğümde "İşte yılın kızı" dediklerimin çoğu mayolu geçitte nasıl hayal kırıklığı yarattılar iyi bilirim.. Tight giymek, asgari bir "vücut" gerektirir bence.. 110 kilo bir kadın tightla geçiyor önünden buyur bakalım.. "Aynaya bakmıyor mu bu kadın" dersin.. "Medeni cesarete bak" dersin.. "Bana ne?.. Kadın dünyayı umursamıyor, keyfine göre giyiniyor, helal olsun" dersin.. Ama bir şey dersin mutlak.. New York'ta değil.. İstanbul'da.. Ortaköy'de..

BİZİM GELİN BİZDEN KAÇAR...
Gelelim Büşra'ya.. O da filmde değil, Nazlı Hanım.. Ortaköy'de.. Tonla..
Tam da eskilerin "Bizim gelin bizden kaçar, başını örter kıçını açar" dedikleri var ya.. Deyimin günahı bana değil, atalarımıza.. Bu yüzden özür de dilemiyorum.. Aynen o Nazlı Hanım.. Kafası sıkma baş.. Ama bir altı var.. Yoo.. Tightlısını henüz görmedim, ama öyle dar cin pantolon ya da öyle sımsıkı etek giymiş olanlarını gördüm ki.. Yahu baş örtmenin dinsel amacı, erkeği tahrik etmemek.. Günümüz erkeği kadının saçını görünce mi tahrik oluyor, vücudunu mu?.. Başını böyle sımsıkı örtüp vücudun tüm hatlarını ortaya serersen, o sıkma baş ne oluyor?.

BİRLİKTE YAŞAM VE HOŞGÖRÜ BU MU?
"Birlikte yaşam ve hoşgörü" dediği Nazlı Hanım'ın bu altı ile üstü taban tabana zıt iki giyim şeklini birleştirmek mi oluyor şimdi?. Ya da sıkmabaşla ama yanındaki erkekle sarmaş dolaş Ortaköy'de dolaşmak, hatta öpüşmek mi, herkesin içinde?. Aslında ne söylesem boş.. En iyisi, sahiden dediğimi yapalım, Nazlı Hanım.. Hasan Bülent.. Bir bahar hafta sonu Ortaköy'de oturalım.. Bakalım ve sohbet edelim..



Medya Haberleri

Yapay zeka ile Müslüm Gürses albümü
Hataylı Minik Yetenek Ahmet Kazar, Haluk Levent ile Aynı Sahneyi Paylaşmak İstiyor
Okan Yalabık’ın Gençlik Hali Görenleri Şaşırttı!
Ankaralı Turgut’tan kötü haber geldi
Akasya Durağı’nın Dilek'i yıllar sonra ortaya çıktı