Başkasının koruması altındaki malını gizlice almak olarak tarif edilen hırsızlık yeni bir şey değil. Tarih boyunca çeşitli şekillerde, çeşitli yöntemlerle alın teri dökmeden, emek harcamadan, hak etmeden, başkalarına ait her türlü değeri çalan hırsızlar hep olmuştur, bundan sonra da olmaya devam edecektir.
Atalarımızın meşhur bir sözü vardır “Hırsıza kilit olmaz !” eskilerde çok doğru olabilir ama şimdilerde tartışmaya açık bir söz. Eskilerin şartlarında hırsıza kilit olmaz demek biraz kolaydı ama şimdilerde öyle değil hırsıza belki kilit olmaz ama yapılan hırsızlıkta hırsızın yanına kalmaz..
Son zamanlarla çeşitli TV kanallarında sıklıkla karşılaştığımız güvenlik kameralarına takılan soygun olaylarının nasıl yapıldığını cümle âlem dehşetle izlemekte. Hele bazı görüntüleri izlerken insanın tüylerinin diken diken olmaması mümkün değil. Çekilen silahlar, öldürülen işyeri sahipleri, işyeri sahibinin çektiği silah sonucu canını kurtarmak için kaçan hırsızlar, saniyelerle gerçekleştirilen hırsızlık olayları, çalamadan yakalanıp linç edilmeye kalkılan vs…
Teknoloji baş döndürücü bir hızla gelişmekte ve aynı hızla da insanın hizmetine sunulmakta beraber toplumsal olarak gelişen teknolojiyi yerli yerinde tam olarak kullandığımızı söyleyemeyiz.
Nasıl mı bir zamanlar kap kaç haberleri ile çalkanan büyük şehirlerimizde mobesa kameralarının aktif kullanılması sonucu ülkenin gündeminden düşmedi mi?
Büyük şehirlerde güvenlik açısından olmazsa olmaz hale gelen teknolojinin nimetleri hızla yaygınlaşmakta. Devletin bir güvenlik politikası haline gelen mobese sitemi yapılan çalışma ile Türkiye’nin en ücra köşesine kadar kullanılır hale gelmesi çok yakın…
Ama ondan önce biz halk olarak bu işlere ne kadar duyarlıyız veya ne kadar adaptasyon sağlayabiliyoruz, ne kadar güvenliğimize önem veriyoruz burası tartışılır.
Şimdi sizlere birkaç örnek vererek konuyu değerlendirelim isterseniz. Seydişehir’in belli bölgelerinde ortalama 80 bin tl ile 120 tl arasında daire satıldığını duymayanınız yoktur. Bu para bir daireye verilen para yanlış anlaşılmasın hiç kimsenin parasında pulunda gözümüz falan yok. Ortalama 5 katlı çift daire için basit bir hesap yapalım bunun daha fazlası da olabilir azıda olabilir. Biz 10 daireyi temel alsak 1 milyon tl yakın maliyeti olan bir site. Böyle sitede ortalama bin beş yüz iki bin liraya takılacak bir güvenlik kamerası olabilir her türlü hırsızlık veya adli bir olayı en kısa sürede çözebilecek imkânı sizlere sunuyor. Maalesef bizler sitenin güvenliği açısından böyle sorunu hiç dikkate bile almamışız... Geçelim… Geçtiğimiz günlerde Seydişehir’in en tarihi ve en büyük camisine akşam namazı ile yatsı namazı arasında hırsızlar girdi. Tarihi özelliğe sahip şamdanları götüren hırsız veya hırsızlara dair en küçük bir emare şu ana kadar bulunamadı. Büyüklerimizin bir sözüne karşı bazı camilerin tüm ısıtma siteminin bir çırpıda değiştirecek hayırsever insanların olduğu düşünülürse camilerimize döşenecek güvenlik sistemlerinin döşenmesi maddi açıdan pekte problem oluşturmayacak...
Son zamanlarda birçok kritik olay güvenlik kamerasından elde edilen görüntüler sonucu çözülmüyor mu? Teknolojinin imkânlarını güvenliğimiz için de en iyi şekilde kullanabilmek gelişmişlikle direk alakalı. Dünya bu nimetleri oldukça yaygın şekilde kullanmasını beceriyorsa bizlerde konunun ehemmiyeti yeni yeni anlaşılır hale geliyor.
Bir daireye yüz bin TL parayı veren insan bin beş TL mi veremeyecek ama insanlar bu konuda bilgilendirilmeli ve ikna edilmeli
Gelişen teknolojik sistem insan faktörünü minimum seviyeye indirmektedir. İnsanlara sağladığınız güvenlikte eksiklik olabilir ,ama teknoloji ile sağlanan güvenlikte bir hata olma olasılığı minimuma iniyor.. Her yere birer güvenlikçi dikemezsiniz ama her siteye bir güvenlik kamerası koyabilirsiniz. Bu hem sizin hem de emniyet güçleri için daha hayırlı bir çalışma olur…