Mevlana Hoşgörü Yılı “Yasakları Kaldırma Yılı” olur mu?
Geçenlerde eşim Cemile hanım anlatmıştı. Halen MEB’e bağlı okullardan birinde öğretmenlik yapan başörtülü -okul içinde başını açan- bir arkadaşı, okul disiplinine aykırı(!) hareket ettiği gerekçesiyle başörtülü bir meslektaşından rahatsız olduğunu anlatmış. İki başörtülü öğretmenden birisi okul içinde başını açıyor, diğeri açmayarak hakkında yapılacak tahkikata razı oluyor. Cemile hanımın arkadaşı olan bu öğretmen, yasalara karşı gelen (!) diğer öğretmenin tutumlarının kendisi gibi başını açan öğretmenlere rahatsızlık verdiğini ve onu gerekli mercilere şikayet edeceklerini söylüyor...
Bu yaşanmış ve artık bazılarına göre yaşanması yadırganmayacak bir hikaye… Yasağın muhatabı bir çok kişi artık “devletle didişmemek” için ne gerekiyorsa onu yapıyor. Ya da en azından susmasını beklediğiniz yasağın muhatapları bakın nasıl saf değiştiriyor…
Post-modern darbenin yıldönümlerinde “28 Şubat iyi mi oldu, kötü mü?” tartışmalarına tanık oluruz. Bu tartışmalar arasında hali hazırdaki duruma bakarak bazen ‘iyi’ bazen ‘kötü’ çıkarımlarda bulunuruz. Post-modern askeri harekâtın tasfiye ettiği tabela holdinglerine yöneldiğinizde “iyi olmuş”, TESEV anketinden çıkan başörtülü kadın sayısının azalmasına ve sebeplerine yönelirseniz “kötü olmuş” yargısında bulunabiliriz, eğer hâlâ insani değerlerimizde aşınma olmadıysa…
Sevgili dostum Murat Kayacan, 15 Şubat tarihli Memleket’teki yazısında Konya’da “İnanç Platformu” kurulması gerekliliğine vurgu yapmış, Konya’da ‘haksızlık karşısında susmayacak bir bilincin var olduğu’na işaret etmişti. Bu bilincin STK’lar düzleminde pratik sonuçlar alınabilecek/verebilecek düzeyde canlılığını koruduğunda hemfikiriz…
Ancak ne var ki muhafazakar olduğu kadar dindar kimliğiyle de öne çıkan Konya’da anlamsız yasakları bir kez daha sorgulayacak ve yeni tartışma zeminleri oluşturarak, yasakları kaldırma sözü veren siyasi otoriteyi uyarıcı bir eylem planından söz edilmedi. Konya Milletvekili Prof. Sami Güçlü’nün TYB’deki sohbetinde “Her şeyi siyasetten beklemek yanlış” ifadesini, bu sorunun çözümünde bence geçerli görmek gerekiyor. Sivil toplum örgütlerinin yılda bir kez düzenlediği yürüyüşlerde verilen mesajın Ankara’da yeterince algılanabildiği kanaatinde değiliz. Yasakların kalkması için bugüne kadar yapılanlar, yasakların 10 yıldır oluşturduğu zeminden daha güçlü değil. İşte bu nedenle AK Parti iktidarı bir beş yıl değil belki 10-20 yıl daha “Toplumsal Mutabakat” aramaya devam edecek.
Konya’nın var olduğu herkesçe görülebilen muhafazakar ve dindar kimliği, AK Parti’nin muhafazakar demokratik yapısıyla da örtüşüyor olmalı ki, iktidar partisine en çok oy veren şehir olduk. Ancak dindar kimliğimize rağmen oy verdikten sonra “her şeyi siyasetten beklemek” yanlışına yine düştük. CHP dışında tüm partiler neredeyse ‘yasaklar kalksın’da birleşmesine rağmen iktidar, egemen güçlere rağmen sivil toplum örgütlerinin taleplerini yeterli ve yüksek sesli bulmadığından, yasakları kaldıracak gücü kendisinde göremiyor.
Murat Kayacan’ın “Konya’da İnanç Platformu oluşturulursa, bu girişim kapsamlı bir projeye dönüştürülebilir” tezini, bize göre ‘ne tür organizasyonlar yapabiliriz?’ arayışında olan Konya’nın sivil toplum kuruluşları, masaya yatırarak uzmanlarla tartışmalılar. STK’lar olarak hiçbir şey yapamıyorsak eğer, UNESCO’nun tavsiyesini 2007 Mevlana Hoşgörü Yılı’na dönüştürme başarısını gösteren iktidara bir proje götürebiliriz. Öyle ya, Mevlana ve Hoşgörü Yılı’nda yasaklar ve hoşgörüsüzlük neden devam etsin…
Şu bir gerçek ki, iktidarı biz zorlamazsak, kimse zorlamayacak. Bakın yasağın muhatapları bile yasakçı olmaya başladı. Hiç beklemeden “2007 Yasakları Kaldırma ve Hoşgörü Yılı” projesini hazırlayalım, verelim dosyayı AK Parti İl Başkanı Mustafa Çevik’e, o da götürsün Ankara’ya anlatsın İnanç Platformu’nun derdini… Konya Anadolu’ya pekala öncülük edebilir… İktidar partisi de her bir şehirden gelecek dosyada “toplumsal mutabakat”ı görünce hazır Mevlana Yılı’nda harekete geçer, böylece gönüllere de taht kurar… Hem yasakların kalkması için yapılacak yasal düzenleme için üretecek yeni bahanesi de kalmaz…