Hükümet-Cemaat krizini anlattı

Başbakan'ın en yakınındaki isim görünür oldu. HÜKÜMET & CEMAAT KRİZİNİ anlattı Yazısının finalini hadisle yaptı

Akdoğan yazılarına artık Star'da devam edecek. Hem de Yalçın Akdoğan ismi ve fotoğrafıyla.. Akdoğan'ın Star'daki ilk yazısında ise hükümet ve cemaat arasında kriz olduğu iddialarıyla ilgili ayrıntılı değerlendirmeler var. Akdoğan hem Başbakan Erdoğan'ın hem de Fethullah Gülen'in açıklamalarına dikkat çekiyor. Yazısının sonunda ise Hz. Muhammed'in sözlerine atıfta bulunuyor..

İşte Akdoğan'ın 'İtidal ve adalet' başlıklı o yazısı

Allah diyor ki; "Böylece sizi orta (ifrat ve tefritten uzak, îtidâl üzere, âdil) bir ümmet kıldık..." Kainatı ayakta tutan 'denge, itidal ve ölçülülüktür', bu dengenin tutkalı ise'muhabbet'tir.

ZULME DÖNÜŞEN HİÇBİR UYGULAMA ADALET TECELLİSİ ANLAMINA GELMEZ

Adalet, bireysel, toplumsal ve kurumsal ilişkilerin temelidir. Aşırılık da, eksiklik de adaletsizlik üretir. Eğer adalet üzerine titreyemezsek insani, vicdani ve ahlaki zemini kaybederiz. Biliyoruz ki, 'küfür devam eder zulüm devam etmez'. İnsanlık tarihi bunun ibret verici örnekleriyle doludur. Zulme dönüşen hiçbir uygulama, maksadını aşan hiçbir girişim, adaletin tecellisi anlamına gelmez.

MİT'ÇİLERİN İFADEYE ÇAĞIRILMASI

Türkiye'de becermekte zorlandığımız bir konu da, hiçbir tartışmayı kendi mecraında yapamamak, kendi zemininde halledememektir. Mecraından taşan, zeminini ve eksenini kaybeden konular ise maksadı aşan anlamlara, beklenmedik sorunlara kapı açar. MİT'çilerin ifadeye çağrılmasıyla yaşananlara baktığımız da buna benzer bir durumla karşılaşıyoruz. Bir yanda adalet kurumuna duyulan güven tartışmaya açılıyor, diğer yanda siyaset kurumu etrafında fırtınalar estiriliyor.

OLMAYAN KAVGAYI BAŞLATMAK FİTNEYE ZEMİN HAZIRLAMAKTIR

Bu konunun elbette ele alınacak hukuki ve siyasi birçok yönü var. Bu çerçevede ortaya konulan eleştirileri topyekün gözardı etmek veya 'fitne girişimi' olarak yaftalamak doğru değil. Ancak hükümet-cemaat kavgası şeklinde formüle edilen kriz imalatını bu çerçevede eleştirmek ve aklı selim çağrıları yapmak da doğru ve gereklidir. Çünkü olmayan bir 'kavga' başlatmak fitneye zemin hazırlamaktır.

İYİ NİYET ÇAĞRILARINI SAFLIK OLARAK GÖRMEMEK GEREK

Ilımlılık, ölçülülük, serinkanlılık anlamına gelen 'itidal' kavramı gibi, bir iş yaparken acele etmemek, yapılacak işin önünü-sonunu düşünmek anlamına gelen 'teenni' kavramı da bugün için hatırlanması gereken kavramlardır. Her eleştiriyi 'fitne' olarak yaftalamak ne kadar yanlışsa, iyi niyetli sağduyu çağrılarını 'saflık' olarak küçümsemek de yanlıştır. Birileri işin önünü arkasını düşünmeden veya bir kısım manipülasyonlarla yanlışlar zincirini başlatabilirler, bunun peşine takılmak basiretli bir davranış olamaz. Bir delikten iki defa sokulmamak gibi her oltaya kafa uzatmamak da anlamlıdır.

***

DEVLET SORUMLULUĞU SAKİN GÜÇ OLMAYI GEREKTİRİR

Akıl tutulması yaşanan zamanlarda, his ve duygular akla baskın gelmeye başlar. Akıl ve mantık sınırlarını zorlayan olaylar karşısında hissi davranmak başka mantıksızlıklara sebep olur. Devlet sorumluluğu ise kaçınılmaz şekilde "sakin güç" olmayı gerektirir. Bireysel ve kişisel olanı bir kenara bırakıp toplumsal menfaate odaklanmak, umumi faydayı beraberinde getirir.

Akıl tutulmasının en büyük zararı, ani çıkışlar veya anlık değerlendirmelerle güven zedelenmesine sebep olacak işler yapmaktır. Güven, toplumu ve kurumları bir arada tutan en önemli tutkaldır. Güvenin buharlaşması dağılma, sertleşme ve kutuplaşma alameti olur. Yanlışı görmek ve algılamak, yanlışı yanlış olarak kabul etmek ve yanlışı düzeltmek için mücadele vermek... Bunların hepsi muhasebeyi, özeleştiriyi, peşin fikirlilikten kurtulmayı gerektirir.

BAŞBAKAN ERDOĞAN'IN SON GRUP KONUŞMASINDAKİ SÖZLERİ

Başbakanımız Erdoğan en son grup konuşmasında oy kazanmak için değil gönüller kazanmak için çalıştıklarını vurguladı "İhlas ve muhabbet, her türlü oyunu bozar, azim ve kararlılık her türlü tezgahı boşa çıkarır" dedi.

F.GÜLEN'İN HİC VE AKIL DENGESİ TAVSİYESİ

Fethullah Gülen Hocaefendi'nin de his-akıl dengesini gözeten güzel bir tavsiyesi vardır: "His ve heyecan, dini gönüllere duyurma ve yapılan saldırılar karşısında da onu müdafaa adına gerekli ve çok önemli bir dinamiktir. Fakat bu dinamik, mutlaka, ilim, akl-ı selim, mantık, muhakeme, meşveret, ortak akıl ve ortak düşünceyle tadil edilmeli; tadil edilip faydalı ve verimli hâle getirilmelidir". Sapla samanın karıştığı, manipülasyon ve provokasyonların kol gezdiği bir atmosferde Hocaefendinin şu sözüne kulak vermek yerinde olur: "Bir insan sadece heyecanla hareket ederse, çevresini kırıp döker, insanlarda nefret hissi uyandırır ve neticede karşısında saldırgan ve tahripkâr bir cephe oluşturur. Evet, his ve heyecan, akıl ve mantığa test ettirilmez, akıl ve mantığın belirleyeceği kanallar içinde değerlendirilmez ve ona göre salıverilmezse, o his ve heyecan bir seylâpa dönüşür ve çevresine faydadan daha çok zarar getirir".

PEYGAMBER EFENDİMİZ NE GÜZEL DEMİŞ

Sözün özü, açık fikirli ve eleştirel olalım, kendimizi ve etrafımızda olanları muhasebeden geçirelim, sorgulamadan kaçınmayalım. Ama iyi niyeti, aklı selim ve sağduyuyu elden bırakmayalım ki, fitne ateşini körükleyenlerin amaçlarına hizmet etmiş olmayalım. Peygamber efendimiz ne güzel söylemiş: "Fitne uykudadır. Fitneyi uyandırana Allah lanet etsin".

Medya Haberleri

Hataylı Minik Yetenek Ahmet Kazar, Haluk Levent ile Aynı Sahneyi Paylaşmak İstiyor
Okan Yalabık’ın Gençlik Hali Görenleri Şaşırttı!
Ankaralı Turgut’tan kötü haber geldi
Akasya Durağı’nın Dilek'i yıllar sonra ortaya çıktı
Mert Demir Konya'yı Duman Edip Gitti