Bu tartışmaya biraz geriden başladım kabul ediyorum…
Hatta eski “Zaman gazetesi” gibi hissettim kendimi…
Türkiye’de yer yerinden oynardı, asker, hükümet birbirine girerdi..
Zaman Gazetesinin başlığı: “İlkbahar geldi, çiçekler açtı, Mevlam ne güzel yaratmış” türünden cümleler içerirdi…
Bugün Zaman artık sıcak gündemin içinde çok şükür!
Hatta o kadar içindeki, sıcak gündemin ateşini körükleyecek başlıklar bile atıyor…
Her neyse benim derdim Zaman gazetesinin geldiği merhale değil…
Onlar herhalde hangi başlığı ne zaman atacaklarını bizden daha iyi bilirler…
Ama inanın ki Türkiye’nin yoğun gündeminde çok konuşulan bu medya gündemine yeni intikal edebildim…
Tartışmanın ana konusu şu sanırım…
Hürriyet gazetesinde bir “hergele” yazar türemiş…
Bu yazar eskiden “İslamcı” gazetelerde yazıyormuş, hatta pek çok yazarını yakından tanıdığımız Gerçek Hayat dergisinde Ahmet Arsan adıyla bir hayli “haylaz” yazılar kaleme alıyormuş…
Ertuğrul Özkök bu haylaz yeteneği çok beğenmiş ve Amiral Gemisine transfer etmiş…
Şimdi bu “hergele” yazar eski mahallesinde olan bitenle “dalga”sını geçiyormuş yeni yerinde de…
Esprili yazılar kaleme alıyor, isim isim eski mahallesinden bahsediyormuş…
Kim ne yer, ne içer, camia’da kim/ne “in” kim/ne “out” her şeyi yazıyormuş…
Bundan en çok da “Vakit” yazarları rahatsız olmuş…
Ve yeni piyasaya sürülen bu “itirafçı” yazarın ipliğini pazara çıkarmaya karar vermişler Vakitçiler…
Bu hergele yazar, Vakitçilerin son dönemdeki hedef tahtasına koydukları Ahmet Hakan’dan başkası değilmiş…
Ahmet Hakan, kendi köşesinde, kendi ismiyle eski camiası hakkında yazamadıklarını şimdi Ahmet Arsan adıyla daha rahat yazmaya başlamış…
İşte bütün fırtınada burada kopuyor…
Pek çok gazetede bu haber gündeme bomba gibi düşüyor…
Ahmet Hakan, “O ‘hergele’ ben değilim” diyor…
Ertuğrul Özkök de bu konuda vallah billah yemin ediyor, “O haylaz, O, hergele İslamcı yazar” benim yeni buluşum diyor…
Ancak bu tartışma son bulmuyor, herkes farklı deliller ortaya koyarak bu müstear ismin Ahmet Hakan olduğunu iddia ediyor…
Özellikle Vakit’ten sonra, Yenişafak gazetesi ve İnternethaber de bu konuda en ısrarcı yayınları yapıyorlar…
İşte burada devreye ben giriyorum…
Öyle Gerçek Hayat dergisinin eski yazı kadrosuna falan bakmıyorum. Özellikle Gerçek Hayat’ın facebook adlı paylaşım sitesindeki derginin yazı kadrosu hakkındaki malumatta verilen Ahmet Hakan Coşkun’un Ahmet Arsan olduğuna dair bilgiye de itibar etmeden hükmümü veriyorum.
Diyorum ki, Ahmet Hakan, geçmiş dönemde daha çok kullanılan tam adıyla söylersek Ahmet Hakan Coşkun, Ahmet Arsan’dır!
Bunu rahatça ispat edebilirim!
Hem de en basit bir kompozisyon bilgisiyle…
Bunun için Ertuğrul Özkök’ün müstear yazar Ahmet Arsan’ı konu aldığı "İslami kesimin hergele çocuğu" başlıklı yazısına dikkatle bakmak yeterli…
Bu yazının bir yerinde çok ama çok ince bir tiyo vermiş Özkök...
Özkök’ün o yazısı…
Geçenlerde Ahmet Hakan'la akşam yemeği yerken aklıma geldi ve içimdeki şüpheyi sordum: "Ahmet, şimdi yazdıklarına bakınca, aklıma şu soru geliyor. O yazıları Ahmet Arsan takma adıyla sen mi yazıyordun" dedim.
Hayır o yazmıyormuş. Ama Ahmet Arsan'ı tanıyordu.
İşte orada aklıma geldi. "Biz Hürriyet Pazar'da yeni bir dönemi açıyoruz. Ahmet Arsan'ı bulsak ve o sayfanın daha modernini yapsak nasıl olur?"
Gerçekten de İslami kesimde neler oluyor, o kesimin moda olan, demode hale gelen şeyleri nelerdir, kimler yükseliyor, kimler gözden düşüyor, neler okuyor, neler dinliyorlar öğrenmek herhalde eğlenceli olurdu.
Ahmet Arsan'ı bulduk. Köşesinde oturuyordu. Takma isimle başka işler yapıyordu. Teklif ettik, kabul etti.
* * *
Ben köşenin adını "Öteki Mahalle" koyalım dedim. Hürriyet Pazar'daki entelektüel ve liberal arkadaşlar, "Olmaz ötekileştiririz" dediler. Ben de, "O zaman Bizim Mahalle diyelim" dedim. Onu kabul ettiler. Hürriyet Pazar'da yarından itibaren İslami kesimin en haylaz, en hergele çocuklarından birini okumaya başlayacaksınız. Gerçi ona artık çocuk demek doğru mu bilmem, çünkü delikanlılıktan çıkalı herhalde üç beş yıl oldu. Eminim benim gibi siz de onu seveceksiniz..
Aslında burada bize daha ilkokuldayken kompozisyon dersinde öğretilen ilk kuralı aklımıza getirmemiz yeterli…
O derste öğretilen ilk kural nedir: “kompozisyonda ana mesaj son paragrafta, paragrafında sonunda yer alır.”
Özkök de genelde yazılarını ilkokulda bize öğretilen kompozisyonlar gibi kaleme aldığına göre, yazının sonuna yeniden göz atalım…
Özkök yazının sonunda ne diyor?
“Gerçi ona artık çocuk demek doğru mu bilmem, çünkü delikanlılıktan çıkalı herhalde üç beş yıl oldu”
Evet, bu cümle her şeyi ele veriyor…
Hürriyet’in “hergele” yazarının kimliğini bariz bir şekilde ortaya çıkarıyor…
Özkök’ün söylediği bu “delikanlılıktan çıkış” fiziki bir tekâmül manasını taşımıyor…
Çok mühim bir olgunlaşmaya işaret ediyor!
Çünkü Özkök teşbih sanatını da kompozisyonlarda iyi kullanan bir yazarımızdır…
Evet, Özkök’ün gözünde Türk basın hayatında “başka camia”dan çıkıp, Amiral Gemisine (Hürriyet) geçmek (terfi etmek), çocukluktan olgunluğa adım atmak anlamına geliyor…
“Bunu nereden çıkardın?” diyeceksiniz…
Bu soruya soruyla karşılık vererek yazımıza son noktayı koyalım…
Sahi, Ahmet Hakan, Hürriyet’e kaç yıl önce transfer oldu?