Son yıllarda giderek yaygınlaşan 'romandan uyarlama diziler' arasında, hidayet romanı olarak bildiğimiz 'Huzur Sokağı' da yerini aldı.
Romanı okuyanların yanı sıra ilk kez büyük bir kanalda tesettürlü bir başrol oyuncusu olması da izleyiciyi heyecanlandırmıştı. Geçen hafta yayınlanan dizinin daha ilk bölümüyle birlikte, başta sosyal medya olmak üzere farklı mecralarda olumsuz görüşler paylaşıldı. Bazı yazarlar köşelerinden "Kapitalistleşen İslam'ın" dizisi olarak yorumlasa da, dizi başka noktalardan da eleştiri aldı.
Büyük acılarla romanı yazdığını her fırsatta söyleyen Şule Yüksel Şenler, daha dizi yayınlanmadan önce, "Benim için önemli olan anlatmaya çalıştığım İslami değerlerin zedelenmemesi." demişti. Fakat bu noktada yazarın da bu hassasiyetinin dikkate alınmadığı görüldü. Nitekim sadece muhafazakâr kesimi değil, bir dönem birçok insanı etkisi altına alan Huzur Sokağı'nın nitelik anlamında da basite indirgendiği ve hak ettiği değerin verilmediği söylendi. Aynı şekilde tesettür noktasında da sıkıntılı bulunan dizide, yapımcıların başörtüyü nasıl temsil edeceklerini bilemedikleri de eleştiriler arasında. 1974'te romanın film uyarlamasında rol alan Türkan Şoray, Şule Yüksel Şenler'den neyi nasıl yapması gerektiğini öğrenmişti.
Dizideki zengin kız rolündeki karakterin, bir iddia uğruna peşinden koştuğu genci görmek için gittiği camideki uygunsuz hareketleri ve kızın camiye gelmesinden çok etkilenen muhafazakâr gencin tavırları romanda anlatıldığı gibi bir hidayete vesile olacakmış gibi görünmüyor. Radikal bir romanda anlatılan hassasiyetlerden, söz konusu dizi olunca uzaklaşılması izleyicinin dikkatinden kaçmadı. Dizinin yayınlandığı gün bir Twitter kullanıcısının yorumu şöyle: "Romanı kızım da ben de okumuştuk. Merak ettik, izlerken karşımıza çıkan sahnelerden dolayı, devamını getirmeden kapattık."
Marmara Üniversitesi Öğretim Görevlisi Doç Dr. Yüksel Taşkın'a göre muhafazakâr cenah artık bu tarz eserleri inandırıcı bulmuyor. Taşkın, Şule Yüksel Şenler'in kendi yaşadığı şeylerden yola çıkarak hidayetini yazdığı romanın bugüne tercümesi için "Böyle olmamalıydı" diyor. Ortaya, hassasiyetleri olan insanları rahatsız edecek hoş olmayan görüntüler çıktığını belirten Taşkın, "Yazara, metine, bir dönem o romana bağlanan okuyucuya ve şu anda dizisini izleyen seyirciye saygısızlık oluyor.
Eğer farklı bir senaryoyla muhafazakâr kesimin hassasiyetleri dikkate alınsaydı, onların izleme alışkanlığı önemsenseydi daha etkili olurdu. Çok farklı motivasyonlarla, İslamiyet'e sığınan insanların dönüşümü verilseydi, birçok insanın kendini bulabileceği bir dizi olsaydı daha masum, dürüst ve gerçekçi olurdu. Akabinde güçlü ve kaliteli bir medya eleştirisiyle en azından bir akım oluşturabilirlerdi. Bu tarz uyarlamalar çok zorlama oluyor ve popülerlik kaygısına yeniliyor." ifadelerini kullanıyor.