İSTANBUL (AA) - AYŞE BÜŞRA ERKEÇ - Medipol Mega Üniversite Hastanesi Kardiyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Bilal Boztosun, "Uygun beslenme önerilerine uyarak tutulan oruç, kronik kalp hastalığı olan hastalarda yararlı sonuçlar doğurmaktadır. Fakat sıcak hava nedeniyle sıvı kaybının fazla olacağı göz önünde bulundurularak iftarla sahur arasında yeterli sıvı alımı sağlanmalıdır." dedi.
Boztosun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kronik kalp hastalarının doktorlarının bilgisi ve izni doğrultusunda oruç tutabileceğine işaret ederek, doktor gözetiminde tutulan orucun olumlu etkilerinin gözlendiğini söyledi.
"Genel olarak, kurallarına uygun oruç tutan kalp hastalarında, oruç tutmayan kalp hastalarına kıyasla ramazan ayı süresince hastalığın farklı seyretmediği, anlamlı bir kötüleşme olmadığı bilinmektedir." ifadesini kullanan Boztosun, kronik rahatsızlığı olan hastaların uyarılara dikkat etmesi gerektiğine işaret ederek, şöyle devam etti:
"Uygun beslenme önerilerine uyarak tutulan oruç, kronik kalp hastalığı olan hastalarda yararlı sonuçlar doğurmaktadır. Fakat sıcak hava nedeniyle sıvı kaybının fazla olacağı göz önünde bulundurularak, iftarla sahur arasında yeterli sıvı alımı sağlanmalıdır. Hastalara, sıcağın etkisiyle terle aşırı su ve tuz kaybı olacağı anlatılmalı, oruç tutarken sıcak ortamlardan uzak durmaları, sıcakta ağır iş yapmaktan kaçınmaları öğütlenmelidir. Örneğin hipertansiyon hastalarında, ilaçlarına devam etmek koşuluyla oruç tutması sonucu, kan basıncında düşme ve kilo kaybını arttırdığı gözlemlenmektedir."
Bu aşamada önemli olan noktanın kullanılan ilaçlara aksatılmadan devam edilmesi ve iftar-sahur döneminde doğru beslenilmesi olduğuna dikkati çeken Boztosun, "Özellikle kalp hastaları, oruç tutma kararını mutlaka kendilerini takip eden hekime danışarak almalı ve onun önerisi doğrultusunda hareket etmeli. Zira birçok hastada oruç tutarken ilaç tedavisinin tekrar düzenlenmesi, mevcut ilaçların dozunun da ayarlanması gerekiyor." değerlendirmesini yaptı.
- "İleri evre kalp yetersizliği olan hastalar oruç tutmamalı"
Kalp hastalarının, oruç tutmaması gerektiği durumların da olduğunu anlatan Boztosun, "Özellikle ileri evre kalp yetersizliği olan hastalar oruç tutmamalıdır. Yine yüksek doz idrar söktürücü alan hastaların yaz dönemine denk gelen ramazan ayında oruç tutması sakıncalıdır." dedi.
Prof. Dr. Bilal Boztosun, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Diğer önemli bir nokta da kötü kontrollü tip 1 veya tip 2 diyabet, böbrek yetmezliği, kronik karaciğer hastalığı olan bireylerin de oruç tutması önerilmez. Dirençli hipertansiyonu olan hastaların kan basıncı normale gelmeden oruç tutması, tansiyon dengesizliğini arttırabileceğinden tavsiye edilmez. Hamilelikte sık beslenme ihtiyacı ve bol sıvı alınması gerektiği için özellikle saatlerin uzun olması ve yaz dönemi olması nedeniyle oruç tutulması sakıncalıdır.
Ayrıca bilimsel literatüre baktığımızda son 6 ay içerisinde kalp krizi geçirmiş olan hastalar, kalp damar tıkanıklığı olan ve devam eden göğüs ağrıları yakınması olan hastalar, son 6 ay içerisinde stent takılmış veya koroner baypas ameliyatı olmuş hastalar için oruç tutulmaması kesinlikle önerilmektedir."
- "Orucun, kanser riskini azalttığı biliniyor"
Sağlıklı bireylerde yapılan çalışmaların, orucun yararlı etkilerine işaret ettiğini dile getiren Boztosun, "Kilo aldıran, kalorisi yüksek ama faydası az, tadı ve görüntüsü güzel fakat aslında faydası olmayan, nefsimizi kandıran yiyeceklere olan zaafı yenmeyi sağlayarak, obezitenin sebeplerinden olan insülin ve leptin düzeyinin düzenlenmesi sağlanabilir." ifadelerini kullandı.
Boztosun, insülin ve leptin düzeyinin düzenlenmesi sayesinde oruç tutan kişinin kendini kontrol etmeyi de öğrenmiş olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Oruç süresince mide ve bağırsak sistemi dinlenir ve sindirim sistemi kendini tamir etmeye vakit bulmuş olur. Sağlıklı bireylerde HDL kolesterol olarak bilinen iyi kolesterolün yükseldiği, LDL kolesterol olarak bilinen kötü kolesterolün ise ramazan ayının sonrasında azaldığı gösterilmiştir. Yine orucun vücutta antioksidan kapasiteyi arttırarak, zararlı toksinlerin bedenden atılması sağlanarak, vücut direncini güçlendirdiği ve kanser riskini azalttığı da biliniyor."