Hz. Hüseyin ve Kerbela faciası

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Muharrem ayı, İslam âleminde kutsal kabul edilen aylardandır. Birçok yönden ilkleri oluşturur. Aynı zamanda haram aylar içerisindedir. Arapçada eşhuru’l-hurum, haram ayları manasına gelen bu terkip, kamerî aylardan Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep aylarını ifade etmek için kullanılmıştır. Cahiliye döneminde de hürmet edilen bu aylar, muhterem kabul edilmiş ve bu aylarda savaşmak haram kılınmıştır. Ancak, düşman tarafından saldırılması durumunda, savunma mahiyetinde savaşa izin verilmiştir. Kur’ân-ı Kerim’de haram aylarla ilgili bir  âyette şöyle buyrulmaktadır:

 

“Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına göre, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü (hürmetli) haram aylardır. İşte bu dosdoğru nizamdır. Öyleyse o aylar içinde (Allah’ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin; sizinle topyekûn savaşan müşriklerle siz de topyekûn savaşın. Ve bilin ki Allah, sakınanlarla beraberdir.” (et-Tevbe  9/36)

 

Muharrem ayı, İslam öncesi câhiliye döneminde de kutsal kabul edilir, bundan dolayı bu ayda savaş yapılmaz, oruç tutulurdu. Ayrıca Muharrem ayı, Yahudi ve Hıristiyanlar tarafından da kutsal kabul edilir. Bu ayda her din mensubu kendi ritüellerine göre bir dini hayat yaşar. Hz. Peygamber de Mekke döneminde Muharrem ayını oruçlu geçirmiştir. Mekke’den Medine’ye hicret edip, Ramazan orucu farz kılınınca, Muharrem orucu konusunda ümmetini serbest bırakmıştır. Özellikle Muharremin 9. ve 10. ya da 10. ve 11. günleri oruç tutulmasının daha uygun olacağını belirtmiştir. Bu sebeple bütün Müslümanlar bu ayda oruç tutarlar. Ülkemizde ve dünyanın değişik bölgelerinde bulunan Alevî Müslümanlar bu orucu ekseriyetle 12 gün olarak tutarlar. Aslında 10 gündür. Ama onlar oniki imama izafeten 12 gün tutarlar. Ayrıca Kerbela olayından dolayı, bu günler boyunca erkekler traş olmaz, yemeklerde su, bıçak kullanmaz, sebze yemekler yenmez. Mümkün olduğu kadar bulamaç türü çorbaya ağırlık verilir. Bir nevi Hz. Hüseyin Aleyhisselam ve taraftarlarının başına gelen elim olay konusunda duygudaşlık yapılır.

 

İslam âleminde Muharrem ayı denildiği zaman Müslümanları eleme boğan önemli hâdiselerden olan Kerbelâ faciası akla gelir.  Hicri 61. yılda Muharrem ayının 10. günü Hz. Peygamber Efendimizin cennet gençlerinin efendisi diye nitelendirdiği Hz. Hüseyin (a.s) 55 yaşındayken Kerbelada aç susuz bırakılarak taraftarlarıyla birlikte hunharca şehit edilmiştir. Dünya Müslümanları bu olaydan büyük üzüntü duymuşlar ve hepimiz hala üzüntü duymaktayız. Bir nevi Kerbela olayı, Muharrem ayının maneviyatı üzerine acılar ekmiştir.

 

Kerb-u bela, üzüntü, tasa anlamına gelir. İslam tarihinde bir kırılma noktası oluşturur. Bu olaydan Müslümanların bugün çıkaracağı birçok dersler vardır. Bütün Müslümanlar olarak tarihin bu şekilde tekerrür etmemesi için çaba harcanmalı, bugünü ‘yas günü’ ilan etmenin yerine, geleceğe dair güzel duygular beslemeli ve hayırlı işlerin adımları atılmalıdır. Aşure günü,  Şii Müslümanların yaptığı gibi asla bedene zarar verilmemeli, folklorik bir kutlama törenine de dönüştürülmemelidir. Bütün çeşitleriyle Müslümanlar ortak değerler üzerinde uzlaşı sağlamalı, kardeşlik ve birlikteliği pekiştirici programlar yapmalıdırlar. Hiçbir Müslüman, Hz. Peygamber Efendimizin cennet gençlerinin efendisi dediği Hz. Hüseyin’e iktidar hırsıyla yapılan bu haksız olayı, asla onaylamaz. Bundan dolayı, Sünni Müslümanlar bile çocuklarına ne İbn Ziyad, ne Muaviye ve ne de Yezid adını korlar. Bu günün anısına düzenlenen programlarda adını saydığımız zatlar, karşılık olarak bir takım Müslümanlarla özdeşleştirilmemelidir. Bu konuda şiddet dili, öfke dili, fitne ve nifak dili yerine, olabildiğince sevgi ve kardeşlik dili kullanılmalıdır. Görüş ayrılıklarına saygı duymakla birlikte ortak noktalar üzerinde birleşilmelidir. Çünkü ehl-i kıble tekfir edilemez. Tarihte olmuş bir olaydan, asla bugünün Müslümanları sorumlu tutulamaz.  Ancak tarihin tekerrür etmemesi için çaba sarf edilir.

 

Unutmayalım ki bugün de emperyalist güçler Irak’ta, Pakistan’da, kısaca İslam dünyasının her tarafında etnik ve mezhepsel farklılıklar üzerinden Müslümanlara yeni Kerbelalar yaşatmak istemektedirler. Geçtiğimiz haftalarda Almanya’da bir devlet televizyonu kanalıyla alevi kardeşlerimize atılan iftira da bu oyunun bir parçasıdır. Böylesi konularda Alevisiyle, Sünnisiyle bütün Müslümanlar tek yürek olmalı; bölücü ve fitne çıkarıcı olaylar karşısında sağduyu elden bırakılmadan birlik mesajı verilmelidir. İşte muharrem ayı ve bu ayda cereyan eden Kerbela faciası bizlere birlik ve dirlik ruhunu kazandırmak için vardır. Allah Müslümanları fitne ateşinden korusun!..

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.