Hz. Mevlâna’nın 742. Vuslat Yıldönümü vesilesiyle bol bol Mevlana ile ilgili konferanslara katılma fırsatımız oldu. Her ne kadar bizim katıldığımız programlarda yoğunluk pek olmasa da, hala içimde bir yerlerde Hz. Mevlana’yı anlamaya çalışan birilerinin olduğuna dair inancımı koruyorum.
Hz. Mevlana’yı Konyalılar olarak ne kadar anladığımız görünen tabloda bence ortadadır. Mevlana’yı anlattığımız kadar anlayabilsek veya öğretilerini hayata geçirebilsek belki de durum şu anda olduğundan çok daha farklı olur. Ben katıldığım konferanslarda ne gördüğümü kısaca söylemek Mevlana’yı abarta abarta bitiremeyenlerin birkaç yanlışını da düzeltmek istiyorum.
Mesela, Hz. Mevlana’nın olduğunu zannettiğimiz, boy boy şehrin her yerine astığımız “Ne olursan ol yine gel, ister kâfir, ister mecusi, ister puta tapan ol yine gel” sözü Mevlana’ya ait değilmiş. İranlı bir şaire ait olan bu söz belki Mevlana’nın felsefesine yakın olabilir ama bizzat kendisi söylememiş. Ben de bu gerçeği Müftü Ali Akpınar’ın Necmettin Erbakan Üniversitesinde verdiği konferansta öğrendim. Yıllardır Mevlana ile ilgili yazılır çizilir, hatta bu sözün ona ait olmadığı da söylenir ancak halen şehrimizde bu sözün çok sık kullanıldığını görebiliyoruz. Özetle Mevlana bazılarına da sen gelme demiş bir âlim.
Bu noktada diğer bir eleştirim de şu: Mesnevi’yi bir kere okumamış insanların Mevlanalaşmaktan bahsetmesi falan komik oluyor. Gittiğimiz yerlerde insanlar Mevlana’yı dinlemekten ziyade bir birini görmeye gelmiş gibi davranınca üzülüyorum. Bilmem kim yoksa konferansı dinlemiyor mesela. Yani derdi Mevlana olan adam o kadar yol gelip, A kişisi veya B kişisi yok diye geri dönüp gider mi?
Mesele ne kadar Şeb-i Arus, mesele ne kadar onun öğretilerini anlamak, mesele ne kadar onu anmak pek emin değilim. Keşke ben yanılıyor olayım da Konya’da yapılan bunca konferans, o kadar etkinlik, bin bir çeşit tören boşa olmasın. Keşke ben hata yapıyor olayım da Konyalılar olarak gerçekten Mevlana’yı özümsemiş olalım. Bu beni ancak mutlu eder.
Son söz olarak şunu söyleyeceğim. Hz. Mevlana evet bir filozof, evet bir ilim adamı, evet bir âlimdi. “Ben yaşadıkça Kur'ân'ın kölesiyim. Ben, Hz. Muhammed Mustafa'nın (s.a.v) yolunun tozuyum.” diyen bir isimdi. Ancak Hz. Mevlana da en nihayetinde bir insandı. O da bir kuldu. Ben bunu unutup gereğinden fazla edebiyat yapıldığını düşünüyorum. Bunun suyunu çıkarmamak lazım. Onu bir reklam, bir prim malzemesi haline getirmek en çok da biz Konyalılara yakışmaz.
742. Vuslat Yıldönümün de de Hz. Pir’i rahmetle anıyor ona yakışan torunlar olmayı temenni ediyorum. Önümüzdeki etkinlerde Hz. Mevlana’nın çağırdıklarıyla buluşmak üzere.