Hz. Peygamberin misafiri olmak
Medine’deyiz. Münevver şehirde. Aydınlanmış ve kıyamete kadar aydınlatan şehir Medine’de.
Hac ibadeti için yola çıkanların büyük bir kısmı Mekke’den önce Medine’ye uğruyorlar. Beytullaha çıkmaya hazırlanmak için. Arınarak ve manen hazırlanarak Allah’ın evini ziyaret edebilmek için. Evet, Medine ziyaretçilerini Mekke’ye, her ikisi de Ahirete, Yüce Yaratıcının huzuruna hazırlıyorlar.
Medine, bu ismi peygamberimizin hicretinden sonra almış. Ona bu ismi, bizzat peygamberimiz vermiş. Çünkü Medine, peygamberimizle birlikte yeniden doğmuş, yeni bir şehir olmuş. Tıpkı yeni doğan çocuğa önce isim verildiği gibi, Medine’ye de bu isim uygun görülmüş.
Dinle irtibatlı olan ve medeniyetin merkezi olan şehir olmuş Medine.
Kur’ân ayetlerinin büyük bir kısmının indiği şehir.
Peygamberin sokaklarında dolaştığı şehir. Bugün bile Peygamberin sesinin semasında çınladığı, gül kokusunun hissedildiği şehir.
Medine vahiy meleğinin indiği şehir. İmanın yurdu, sığınağı olan şehir.
Müslümanların ilk başkenti.
Ensar ve Muhaciri ile saadet çağı insanının buluştuğu, yetiştiği ve yaşadığı şehir.
Ashab-ı suffayı yetiştiren okul, üniversite.
Cihad sancaklarının meydanlarında dalgalandığı şehir. Cihada izin veren ayetler Medine’de indi ve Medine döneminde uygulamaya konuldu.
Hak davetçilerin dünyaya yollandığı şehir.
Peygamberin ocağı, kucağı ve makberinin bulunduğu şehir. İnsanlığa gönderilmiş yüz binden fazla peygamberden yalnızca Peygamberimizin kabrinin yeri kesin olarak bilinmektedir.
Müminlerin annelerinin yaşadığı ve kabirlerinin bulunduğu şehir.
On bin kadar sahabenin mezarını barındıran şehir.
Dünyadaki iki harem beldeden birisi.
Cennetten bir parçayı bağrında barındıran şehir. Evim ile minberim arası cennet bahçelerinden bir bahçedir. Minberim de Kevser üzerindedir.
Peygamberimizin bereket duasına mazhar olan yer.
Mescidinde yapılan ibadetlerin binle çarpıldığı şehir. Benim şu mescidimde kılına bir namaz, diğer yerlerde kılınan bin namazdan daha faziletlidir. Mescid-i haram hariç.
İslam tarihinin çok önemli olaylarına tanıklık eden şehir.
Mekke ve Medine, manevî şarz merkezleridir. Dünyanın değişik yerlerinden gelen farklı renk ve seviyedeki Müslümanlar buralara dolmaya, Allah’a yaraşır kul, peygambere yakışır ümmet olmaya gelirler. Yenilenmeye gelirler. İmanlarına iman katmaya, imanlarını harekete geçirmeye gelirler.
Dünyanın her yerinden gelmiş ümmetin temsilcileri, Hz. Peygamberin on beş asır önce başlattığı davet çağrısının ne kadar bereketli olduğunu kanıtlıyor. Onlar, Peygamberimizin ömrünün sonlarında dünyanın önemli merkezlerine gönderdiği davet elçilerinin geri dönüşümü olarak akın akın Medine’ye koşuyor ve göz yaşları içerisinde Allah’ın sevgilisine bağlılıklarını bildiriyorlar. Her Allahümme salli alâ Muhammed deyişleriyle yolundayız, izindeyiz Ya Muhammed diye haykırıyorlar.
Peygamberimiz döneminde Medine’nin nüfusu on binler civarında. Peömrünün sonlarına doğru bu sayının otuz bine çıktığı da söylenir. Bugün Mescid-i Nebi, namaz konumunda yarım milyondan fazla müslümanı alacak genişlikte. Kaynaklarımızın belirttiğine göre, bugünkü mescidin alanı, saadet çağı Medine’sini aşmış vaziyette. Gerçekten de bugün her mahallesi mescid sınırları içerisinde kalan saadet çağı Medine’si bir dolum merkezi gibi, insanları aydınlatmaya, ışıtmaya ve ısıtmaya devam ediyor. Mescidin herhangi bir yerinde, bulunurken bir sahabînin evinde misafir olduğunuzu düşünebilirsiniz.
İman ve İslam şehri Medine, bir damıtım merkezi gibi, gelen Müslümanları rafine ediyor, arındırıyor. Tıpkı peygamberimiz bir hadisinde belirttiği gibi: Medine ehline kötülük yapmaya kalkanı, suyun tuzu erittiği gibi eritir bu şehir… Medine, körüğün ateşte demiri eritip cürufunu ayırdığı gibi, mümini günahlarından damıtır…
Müslümanlar Medine sevgisini onun şahsında Peygamber sevdasını hep diri tutmalı, bu sevgisini Medine ziyareti ile ispat etmeli, Medine’yi ziyareti ertelemelidir. Hem de imkan buldukları ilk anda ve gencecik yaşlarda. Çünkü gerçek müminlerin temeli burada atıldı ve onlar bu şehirde yetiştiler. Onlar gibi olmak için ise, onların geçtiği yoldan geçmek gerek.
Evet, peygamberimize gönderilen selamlar, dünyanın neresinde olursa olsun onun ruhuna ulaştırılır. Ancak Medine’de peygamberle selamlaşma bir başka, insan onun şehrinde adeta onunla canlı görüşmüş selamlaşmış gibi oluyor. Medine’de Kur’ân okumak ve dinlemek bir başka. Peygamberin kurbunda Esselamü aleyke eyyühennebiyyü ve rahmetullahi ve berekâtüh/Ey peygamber, Allah’ın selam, rahmet ve bereketi senin üzerine olsun duasını okumak çok daha anlamlı.
Peygamberin gül kokulu şehrinden tüm Medine sevdalılarına selam olsun!