CNN Türk'te yayınlanan "Ne oluyor?" programına katılan Kalın, gazeteciler Hakan Çelik ve Göksu Öngören Özgür'ün gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Kalın, ABD Başkanı seçilen Biden'ın, adalet alanında kuracağı ekibin Türkiye'ye yansımaları ve terör örgütü FETÖ lideri Fetullah Gülen'in durumu hakkındaki olası gelişmeleri değerlendirdi.
Türkiye'nin FETÖ konusunda net delilleri ve belgeleri muhataplarına ilettiğini anımsatan Kalın, "Onlar adına bir şey söyleyemem ama bizim bu konuda ortaya koyduğumuz bilgiler, belgeler, bunlarla ilgili kesinleşmiş tutuklama kararları, mahkeme kararları hepsi ortada. Bu konuda ABD, hem uluslararası hukuk açısından hem ikili ilişkiler açısında, hem müttefiklik ruhu açısından mutlaka adım atmalı. Aksi halde bizim kamuoyumuzda ABD'de bir kesimin devletin içindeki birtakım grupların bu terör örgütüne kol kanat gerdiğine dair olan kanaat giderek güçlenecek. Daha da derinleşecek. Bugün Türkiye'de siyasi görüşlerden bağımsız olarak bir anket yapın. Bu konuda herhalde kamuoyunun ne düşündüğü ortada. Amerikalılar bazen şikayet ediyorlar 'Türkiye'de neden böyle bir algı var.' diye. Bu algıyı biz oluşturmadık. Bu algıyı FETÖ'ye karşı hiçbir adım atmayarak siz oluşturdunuz." diye konuştu.
Kalın, konuşmasının devamında, "ABD Başkanı Donald Trump'ın sosyal medya hesaplarının kapatılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz, ifade özgürlüğünü ihlal eden bir durum olarak düşünüyor musunuz? Türkiye'de de bu platformlar hakkında tartışmalar var." sorusunu yanıtladı.
Sosyal medya platformlarının aldığı kararların, Amerikan siyasetinden ve mahkemelerinden daha güçlü olduğunu ortaya koyduğunu dile getiren Kalın, şöyle devam etti:
"Şirket kendisi hiçbir mahkeme kararı olmadan, herhangi bir kongre veya yasal bir zorunluluk olmadan kendisi bir değerlendirme yaptı. Amerika Başkanı'nın hesabını bir seferde kapattı. Aslında 'Hepinizden güçlüyüm.' demiş oldu. Bu ileriye dönük platformların fonksiyonuna nasıl etki yapacağı üzerinden konuşulacak bir konu. Bunun siyasi, hukuksal ve ifade özgürlüğü boyutlarını uzun süre konuşacağız. Böyle bir tarafı var. Bir taraftan sosyal medyanın ve paylaşım platformlarının artan etkisini gösteriyor. Konvansiyonel medyanın dışında bu tür platformların etkili olduğunu gösteriyor. Şunu da görmek lazım. Son tahlilde bunlar ifade özgürlüğünün saf kendi zatında, mücessem ifadelerinden ziyade şirketlerin yönettiği birtakım platformlar. Bunu hiçbir zaman göz ardı etmememiz lazım. Bunun arkasında milyar dolarlık şirketler var."
Kalın söz konusu sosyal medya platformlarının hayatın bir parçası olduğuna dikkati çekerek, platformların son tahlilde bir şirket olduğunu vurguladı.
Sosyal medya platformları ve Türkiye
Türkiye'de de son bir yılda bu şirketlerin durumunun gündeme geldiğini anımsatan Kalın, şöyle devam etti:
"Bu şirketlerin Türkiye'de ofis açmaması konusu. Çok basit bir soru sorduk. Avrupa'da açıyorsunuz. 'Durumumuz farklı' dediler. Şimdi ofis açmaya başladılar. Alternatifler üretilecektir. Biz de kullanıyoruz ister istemez. Son birkaç gündür görüyorum ve çok haklı bir tepki. Ben de buna destek oluyorum. Ben de büyük ihtimalle kapatacağım WhatsApp'ı. Onay vermeyeceğim. Bir Avrupa vatandaşına sağladığı istisnayı bana neden sağlamıyor? Veya benden istediği şeyleri neden onlardan istemiyor? Burada ne oluyor? Hangi bilgileri nereyle paylaşacak, beni hangi kümenin parçası olarak görüyor? Son tahlilde bunu eşit vatandaşlar olarak alıp kullanmıyor muyuz? O da bu kullanım üzerinden para kazanıyor. Bizim üzerimizden para kazanıyor. Biz WhatsApp'a para ödemiyoruz ama başka yerlerden para kazanıyor. Bilgiyi de kullanıyor, bir borsa değeri oluşturuyor."
- Yılın ilk kabine toplantısı ve Kovid-19 aşısı
Kalın, yarınki kabine toplantısında Kovid-19 aşısının da gündemde olacağını belirterek, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın da bir sunum gerçekleştireceği bilgisini verdi.
Aşı kaynaklarının çeşitlendirilmesi için çalışmalar yapıldığını aktaran Kalın, "Almanya'da Pfizer BioNTech'le de görüşmeler yapıldı. Belli sayıda aşılar kontrata bağlandı. Başka yerlerden de alternatif açılar gelmeye devam edecek. Yerli ve milli aşı çalışmalarımız devam ediyor. Birçoğunda faz 2 çalışmaları sonuçlandırıldı. O da en kısa sürede devreye girecek. Mart-nisanı bulabilir. Aşı geldiği andan itibaren vatandaşlarımızın aşı olma konusunda bir tereddüt göstermelerine gerek yok. İlk planda sağlık çalışanları, 65 yaş üstü ve diğer vatandaşlarımız belli bir program çerçevesinde aşılanmaya başlayacak. Bu konuda bilimsel araştırmalar hangi istikameti gösteriyorsa o yönde çalışmalar da yoğunlaştırılarak devam edilecek. Bunlar Sağlık Bakanlığı uzmanları, Bilim Kurulu ve diğer uzmanlar gözetiminde yürütülen bir süreç. Biz de aşılama sürecinin bir an önce başlamasını istiyoruz. Bunun için Sağlık Bakanlığımız yoğun bir çalışma yapıyor. Bakanımız yoğun bir mesai harcıyor.
Salgınla ilgili tedbir uygulayınca sonuç alıyoruz ama salgını tamamen ortadan kaldıramıyoruz. Son dönemde uyguladığımız tedbirler hemen vaka sayılarını ve vefat sayılarını aşağı çekti. Yeterli değil. Aşı sürecinin başlaması lazım. Mevcut tedbirler bir müddet daha devam edecek. Tedbirlerin uygulanması ve aşılama sürecinin seyrine bağlı olarak şekillenecek. Bu dinamik bir süreç. 'Şu tarihte bitti.' diyemeyiz. Kimsenin elinde böyle bir sihirli değnek yok. Okullar ve yüz yüze eğitimde 15 Şubat'a kadar süreci izleyeceğiz. Bakacağız. Aşı ve diğer tedbirler arzu edilen neticeyi verirse o zaman yüz yüze eğitim değerlendirilebilir ama vermezse ister istemez mevcut tedbirler devam edecek. Aldığımız tedbirlerin netice verdiğini görüyoruz. Bir ara hatırlayın vaka sayıları ciddi yükselmişti. Şimdi inişe geçti ama arzu ettiğimiz düzeyde değil. Virüs ortadan kalkmadı."
Kalın, aşılama ve tedbirlerin sonuç vermesinden sonra önlemlerin yeniden değerlendirilebileceğini ifade ederek, devletin işletme sahipleri için elinden geleni yaptığını söyledi.
Yeni destek paketinin şu anda gündemde olmadığını belirten Kalın, sürecin seyrine göre devletin gerekeni yapacağını anlattı.
İbrahim Kalın, vatandaşların aşı seçme imkanı olup olmayacağı konusunda ise şunları kaydetti:
"İlk planda ilk gelen aşıyı olma prensibiyle hareket ediyoruz biz de dahil olmak üzere. Aslolan bu. Farklı yöntemler, Çin aşısı daha geleneksel inaktif aşı, BioNTech mRNA ile yapılacak. Neticede hepsinin hedefi aynı, virüse kaşı size bağışıklık kazandırmak. Hangisi önce geliyorsa, bilimsel olarak da bunlar kesin ispat edildikten ve Sağlık Bakanlığınca onaylandıktan sonra... Şöyle bir düşünceye kapılmak da bana çok doğru gelmiyor. Benim Çin aşısı olan doktor arkadaşım var. 'Hiçbir yan etki görmedik, 8-9 değerinde antikor geliştirdik bir haftada.' dediler. Gönüllü oldular."
- AB ile ilişkiler
Kalın, Yunanistan'la ilişkilerde de güzel gelişmelerin olmasını umduklarını dile getirerek, "Cumhurbaşkanımız AB Komisyonu Başkanıyla iyi bir telefon görüşmesi yaptı. Bu ayın sonunda iki AB Başkanı ülkemizi ziyaret edecek. Onun hazırlıkları kapsamında Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu Brüksel'e gidecek. Görüşmeler yapacak. Orada bir pozitif havanın oluşturulmasıyla ilgili elverişli bir zemin var. Bununla ilgili çalışmaların yakın zamanda iyi neticeler vereceğini söyleyebilirim." dedi.
Vize serbestisi konusunda ise Türkiye'nin bütün gereklilikleri tamamladığını anımsatan Kalın, sözlerini, "Türkiye terörle mücadele eden PKK, DEAŞ ve FETÖ ile mücadele eden bir ülke olarak, kendi kanunlarının gerekçelerini de izah etti. Vize serbestisi 2013'te çözülmesi beklenen bir konuydu. Burada Türkiye'ye büyük bir haksızlık yapıldı. AB ile ilgisi olmayan Latin Amerika'dan ve Orta Doğu'dan bazı ülkeler sisteme dahil edilirken, Türkiye'nin dışında tutulması başka şeyleri akla getiriyor. Bunlar da görüşülecek. İki AB Başkanı gelince bunlar da görüşülecek. 18 Mart Göç Mutabakatı, Gümrük Birliği'nin güncellenmesi, müzakerelerin başlaması ve fasılların açılması var. Yaptırım ajandası geride kaldı." diye tamamladı.
(Son)