Konya milletvekilleri içerisinde iki farklı vekilimiz var…
Sıra dışı…
Biri AK Partili, diğeri CHP’li…
Eski Tarım ve Köyişleri Bakanı Prof. Dr. Sami Güçlü ile Atilla Kart’tan bahsediyorum…
Onları farklı kılan tarafları hiç şüphesiz ‘doğru’ bildikleri şeyi ne olursa olsun savunmalarından ileri geliyor…
Düşünebiliyor musunuz?
TBMM Milli Eğitim Komisyonu’nda, Atatürk Orman Çiftliği arazilerinin bir bölümünün başta Gençler Birliği olmak üzere bazı spor kulüplerine 49 yıllığına bedelsiz kullandırılmasını öngören yasa teklifi görüşülüyor…
Teklif AK Parti tarafından verilmiş…
Üstelik komisyona hükümet adına katılan, Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Murat Başesgioğlu, “Bize emanet edilen milli ve manevi değerleri korumak hepimiz görevi. Ancak çok sıkı bir şekilci anlayışla bu misyona ulaşmak mümkün değil” diyerek, Ankara'daki spor tesislerinin yetersiz olduğunu anlatıyor ve teklifi desteklediklerini söylüyor…
Bizim sıra dışı vekilimiz Sami Güçlü ise Atatürk’ün vasiyetini gerekçe göstererek yasa teklifine karşı çıkıyor…
Orman Çiftliği arazilerinin manevi bir tarafının olduğunu söyleyen Güçlü “Ortada bir vasiyet var. Korunması gereken bir arazi var. Neden araziler bedelsiz tahsis edilsin” diyerek hem kendi partinsinin hem de muhalefetin şimşeklerini üzerine çekiyor… Teklifteki, orman arazileriyle ilgili “devletçe ve spor amaçlı olarak genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerince yapılan, devredilen, arazilerden bedel alınmaz” maddesinin de alt komisyona gönderilmesi için önerge veriyor… Bunun üzerine Komisyon Başkanı Mehmet Sağlam, “Hatırlatıyorum, sen hükümetin teklif ettiği şeye karşı çıkıyorsun” diyerek, Güçlü’ye sert çıkıyor…
Sami Güçlü, bu yüzden Konya’da saygın bir yere sahip; 9 köyden kovulmaya çoktan razı…
***
CHP Konya Milletvekili Atilla Kart’ın sıra dışılığı ise malum…
Başörtüsü konusunda tam da partisi gibi bir düşünce içinde değil. Askeri alanlara başörtülülerin girebilmesi gerektiğini belirten de o…
Son olarak Önder Sav’ın toplumda infiale neden olan açıklamalarıyla ilgili olarak da boş durmadı Kart…
Sav’ın Hz. Muhammed ve hac ibadetini alaya alan sözleri sebebiyle partiye zarar verdiğini düşünen Kart, hakaretlerin CHP grubunda tartışılmasını istiyor…
Bu amaçla bir önerge bile veriyor ama CHP bildiğiniz CHP… Önergesi reddediliyor…
Fakat kamuoyundan kendisine gelen tepkileri içine sindiremediği için Kart, 3 sayfalık bir metin hazırlayarak Önder Sav’ın kamuoyunu tatmin edecek bir açıklama yapmasını istiyor...
Kart yaptığı işten mutmain: “Yaptığım başvuru üzerine insanlar beni arıyor ve ‘Yüreğimize su serptin’ diyorlar. Vatandaşların bir talebi olmasa bile bir milletvekili olarak bu olayı sorgulamak benim görevimdir.”
***
Sami Güçlü ve Atilla Kart…
İkisi de Konya milletvekili…
Onları diğerlerinden ayıran şey ise empati yetenekleri…
Nihayetinde demokrasi de çok sesliliği öneren bir rejim değil mi?
Kendi grubunda bile farklı düşünebiliyorsan bu yelkenleri suya indirmediğin anlamına pek tabi gelir…
Parti içi muhalefet, partilerin zenginliğidir, fakat çoğu zaman liderler bu durumu hazmedemez…
Bu arada, iki sıra dışı vekile işaret ediyoruz ama Siyaset Dergisi’nin ‘Yılın En İyileri’ ödülü de MHP Konya Milletvekili Faruk Bal’a geldi…
Onun sıra dışılığı da seçimlerden önce “Başörtülü hanımefendi ya devletin koyduğu kurala uyacak ya da rızkını devletin dışında arayacak” derken, seçimden sonraki süreçte “'Devlet nasıl farklı din, dil, ırk ve düşünceye mensup kişiler arasında sağlık, adalet gibi temel kamu hizmetlerini sunarken ayırım yapamaz ise başörtülü öğrencilere de eğitim hizmeti sunarken farklı muamele yapmamalıdır” demesinden kaynaklanıyor olabilir…
Yılın En İyisi olmak kolay değil!
Bir de bakar mısınız: Doğru adama sıra dışı demeye bile varmış bu iş… Sahiden dünyanın çivisi çıkmış…