İl Özel İdaresi’nin şehrin vizyonuna katkısı ne?
Yerel Yönetimler Yasası’yla Ankara’nın görev ve yetkilerini büyük ölçüde devralan İl Özel İdareleri, İl Genel Meclislerinde alınan kararla yolu, suyu, elektriği, asfaltı olmayan köy ve kasabalara hizmet götürüyor. Seçim öncesi ‘tarım sektörü’ üzerinden siyaset üretmeye çalışan muhalefet kesiminin eli boş dönmesinde ve çiftçinin seçimlerde ‘vaziyeti’i değil de ‘demokrasiye müdahale’yi düşünerek oy kullanmasında il özel idarelerinin büyük başarısı oldu. KÖYDES ve BELDES şüphesiz yüzyılın projeleri olarak anılacak.
Konya’ya gelince… Seçim sonrası hem yapılan çalışmaların değerlendirilmesi, hem de eksiklerin giderilmesi için İl Encümen Üyeleri haftalık toplantılarını ilçelerde yapıyor.
Geçen haftaki toplantı Vali Osman Aydın başkanlığında Hadim’de yapıldı. Heyet gitmişken Yerköprü Şelalesi’nde de incelemelerde bulundu. Sayın Vali, bu doğa harikasını ilk kez görmüş olacak ki, mutlaka turizme kazandırılması gerektiğini işaret etti. Bu yönde gereken çalışmaların yapılacağı sözünün şehrin Valisi tarafından verilmesi kayda değer bir gelişme olarak görülmeli. Açıkçası yüzlerce tabiat, tarih ve kültür hazinesine sahip Konya’da bugüne kadar neredeyse ‘turizme kazandırma’ adına yapılan hiçbir çalışma olmadı. Çatalhöyük’ü ecnebiler keşfetmeseydi, Kilistra’nın batı kaynaklarındaki önemi fark edilmeseydi, Konya turizmi sadece Alaaddin etrafında bir tur atmaktan ve Mevlana’da ‘arınmak’tan ibaret kalacaktı.
Sayın Vali’yle tanıştığımız gün; kendisini, emeklilik günlerini bekleyen, yarına ait pek de heyecanı olmayan, görmüş geçirmiş bir devlet adamı olarak görmüştüm. Konya’nın gelecek yüzyıla bakan vizyonu için Vilayet’in önemli bir performans sergileyeceğinden şüpheliydim. Valimiz Yerköprü’den sonra, dünyanın en önemli kuş cennetlerinden flamingolar diyarı Düden Gölü’ne de giderse yıllardır, yerli yabancı turistlerin, fotoğraf sanatçılarının gelip gittiği bu tabiat harikasının yolu olmadığını görecektir. İl Özel İdaresi, teknolojinin en son imkanlarının kullanıldığı Asfalt Şantiye Tesisi’nde Konya’nın 31 ilçesindeki köy yoları için saatte 60 ton asfalt üretimi yapıyor. Köy yollarına asfalt götürürken birkaç kilometre daha asfalt makinesinin yolunu çevirseler ‘turizme kazandıralım’ dediğimiz yerlere de ulaşmış olurlar. Vali’nin makam arabasına toz girmese de, kendilerinin bu önemli tabiat varlığının kaderini Kulu Belediyesi’nin sınırlı bütçesine bırakmayacaklarını düşünüyorum.
Şu soruları da sormadan geçemeyeceğim…
Mesela tarım komisyonu kadar, turizm komisyonu da faal midir, İl Genel Meclisi’nde… Tarım komisyonu üyeleri, Konya ili turizm envanteri çıkarmışlar mıdır? Nerede hangi varlıklarımız bulunmaktadır, bilgi sahibi midirler? Hazine arayan yağmacıların tarih katliamı karşısında ne yapmışlardır, şimdiye kadar? İnsanoğlunun tanrısıyla buluştuğu tapınaklarda hayvanların otlamasına neden izin verilmektedir? Yetki ve sorumluluk alanları dışında olan konularda turizm komisyonu üyeleri, ilgilileri durumdan haberdar emişler midir?
Değilse komisyon üyelerini, ilgili oldukları alanlarda hem alan bilgilerini artırıcı hem de genel kültürlerini zenginleştirici yayınlar okumaya davet ediyorum. Daha olmadı, İslam Coğrafyasının, Avrupa’nın önemli merkezlerinde çay içmeye gitsinler, yollukları da bizden olsun… Ama gidişleri gibi dönüşleri de Konya için olsun… Böylece Konya kazansın, Konya gelecekte tarımıyla, sanayisiyle, kültür ve tabiat mirasına saygısıyla adından söz ettiren bir şehir olsun. Şehir gelecek yüzyıllara medeniyet mirasıyla taşınmayacaksa, hiç taşınmasın…
Mevlana’yı, Tuz Gölü’nü, Beyşehir’i, Meke’yi gizleyemezsiniz ama kenarda köşede unutulmuş yüzlerce ‘turizme kazandırılmayı’ bekleyen değerleri var Konya’nın. Konya’nın dünya şehri olması için yapılan çalışmaların şehir merkezinde yapılanlarla sınırlı tutulması, bu çabalarda Büyükşehir Belediyesi’nin yalnız bırakılması doğru değildir. Birbirinden önemli yayınlarla adından söz ettiren İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü de, Büyükşehir de, diğer ilçe belediyeleri de, Odalar da Vilayet’ten, İl Özel İdaresi’nden habersiz ve bağımsız hareket ediyorlar. Mevlana İhtifalleri öncesi verilen aile fotoğrafını, şehrin dünyaya açılması ve kültür ve turizm potansiyelinin ortaya çıkarılması adına yeterli görmüyoruz. Fuar turizminde de, inanç turizminde de (ne demekse) taşın altına ellerimizi birlikte sokmamız gerekiyor. Başka çıkış yolu yok…