-Orucun anlamı ve önemi nedir?
-Oruç kelimesi, Farsça günlük anlamına gelen Ruze kelimesinden dilimize geçmiştir. Biz Türklere İslam, Farslar üzerinden geldiği için pek çok İslamî kavram dilimizde Farsça olarak şöhret bulmuştur. Abdest, namaz, oruç, Peygamber, Hüda gibi…
Oruç, yemeden içmeden kesilmekle meleklere benzeme, bir nevi melekleşmedir. Ramazan’da oruç tutmakla, Peygamberimize Kur’ân’ın getiren vahiy meleğine benzemiş olmakta ve Kur’ân nimetinin inişini kutlamaktayız. Yüce Yaratıcının Kur’ân nimetine karşılık, oruç gibi kutlu bir ibadetle karşılık veriyor ve O’na şükrediyoruz. Sahur ve iftarın bizlere sunulmuş ikramlar olduğunun bilincinde onları eda ediyor ve onlardaki rahmet ve bereketten nasiplenmeye çalışıyoruz.
-Oruç bizi hangi anlamda değiştirmeli?
-Rabbimizin emriyle, canımız çektiği halde yemeden içmeden, cinsel arzulardan uzak durabiliyorsak; diğer zamanlarda diğer günahlara canımız çekse de onlardan uzak durmasını bilmeliyiz. Ramazan’da uyku saatlerimiz, yemek saatlerimiz değişmekte, hayat oruç-sahur-imsak-teravih kısaca ibadete göre ayarlanmaktadır. Ramazan’da merkeze, Yüce Allah’ın ölçüleri alınmakta, ona göre bir hayat yaşanmaktadır. Bu ayda hayat arası ibadet değil, ibadet arası hayat yaşanmaktadır. Aslında bu Ramazan ruhu, diğer zamanlarda da devam etmelidir. Ramazan ayı, müminlerin Müslümanlıklarını test edecekleri, kendilerini gözden geçirecekleri bir test ayıdır. Bu ayda Müslümanlar eksikliklerini tespit edip onları tamamlamaya çalışırlar; yanlışlarını görüp onlardan vazgeçmeye ve bir kere daha tekrarlamamaya karar verirler. Bu güzelliklerini de Ramazan sonrası hayatlarına taşırlar. Bunun için Ramazan, on bir ayın sultanıdır, onun ruhu on bir ayı yönetir. Bunun için denilmiştir ki, Ramazan’ı düzgün geçenin senesi düzgün geçer, dünya hayıtı Ramazan olanın Ahiret hayatı bayram olur.
-Ramazan ayını nasıl değerlendirmeliyiz, oruç bize ne kazandırmalıdır?
-Ramazan ayı, Kur’ân’da açıkça ismi geçen tek aydır. Ayette Ramazan ayının, insanlara hidayet rehberi olan Kur’ân’ın indiği ay olduğu belirtilmiştir. Kur’ân, Ramazan ayı içerisinde mübarek bir gecede inmeye başlamış ve ondan sonra da ayet ayet, sure sure yirmi üç senede inmiştir. Kur’ân’ın inişi, Yüce Allah’ın insanlığa en büyük ikramıdır. Bunun için bu ay diğer aylardan daha faziletlidir. Bu ayda yapılan ibadetler de diğer aylardan daha faziletlidir. Bu aya değer kazandıran, diğerlerinden farklı kılan Kur’ân’ın inmeye başlamasıdır. Vahiy Meleği Cebrail, her Ramazan Peygamberimize gelerek, o aya kadar inen ayetleri karşılıklı okuyup tekrar ederlerdi. Dolayısıyla Ramazan, yalnızca Kur’ân’ın inmeye başladığı ay değil, Peygamberimizin Kur’ân’ı çokça okuduğu aydır. Bütün bu sebeplerden dolayı Peygamberimiz, Yüce Allah’tan Ramazan’a kavuşturmasını istemiştir. Onda oruç tutmak, daha çok namaz kılmak, infak etmek ve Kur’ân okumak için. Nitekim Peygamberimiz Ramazan’da diğer aylardan daha fazla kendini ibadet ve taate verirdi. Ramazan’ın son on günü, O’nun itikaf günleriydi. O, bu günlerde mescide kapanır ve sürekli ibadet ve taat içerisinde olurdu. Zira Ramazan, diğer aylara göre, sevap çarpanı çok yüksek olan bir aydır.
-Müslüman dünyasında gerginlikler savaşlar devam ederken, bizim büyük iftar sofraları kurmamızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Dünya küçüldü, ıraklar yakın oldu. Uzak gördüğümüz dünyanın en ücra köşesindeki bir olaydan hemen haberimiz olmakta. Oralara maddî yardım gönderme imkânlarımız bulunmakta. Teknolojinin bize sağladığı bu imkânlar üzerimize ağır sorumluluklar yüklemekte. Dolayısıyla dünyanın herhangi bir yerinde sıkıntı içerisinde olan kardeşlerimize yardım elimizi uzatmak durumundayız. Tabi ki bu bizim iftar ziyafetlerimizi bütünüyle kaldırmamızı gerektirmez. Belki israfların önüne geçilse, o sıkıntı çeken kardeşlerimize yardım imkânımız olur. Elbette iftar sofralarının heybetini çocuklarımız görmeli, Ramazan etkinlikleri belleklere kazınmalı. Biliyorsunuz Hac ibadeti de gösterilerle dolu. Tek günde Arafatta vakfe, sayılı günlerde hac, hervele, sa’y gibi. İftarlar olmalı, ama israf ve gösterişten uzak olmalı. Bunlar bizim diğer kardeşlerimize yardıma alternatif olarak görülmemeli.
-Size ‘Ramazan deyince…’ desek ve boşluk bıraksak boşluğu nasıl doldurursunuz?
-Ramazan, Kur’ân ayıdır. Müslümanı, baştan sona inşa edip kuran aydır. Ramazan oruç ayıdır, mümini istikamette tutan aydır. Ramazan infâk ayıdır, infakıyla mümini nifaka karşı koruyan aydır. Ramazan ümmet ayıdır, Muhammed Ümmetini birbirine yaklaştıran, kaynaştıran aydır.
-Ramazanla alakalı bir anınızı paylaşabilir misiniz?
-Küçük yaşlarda sahura kalkmak isteyişim ve annemin dayanamazsın, daha küçüksün demesine karşılık; siz kaldırmazsanız ben de aç acına oruç tutarım diye tehdit edişim, bu tehdit karşısında annemin beni sahura kaldırışı. Sahura geç kalktığımızda, top atılır atılmaz annemle babamın ağızlarını yıkaması, biz çocuklara da siz yiyin yiyin daha vakit var diyerek temkin süresini bize kullandırması. Tabi ki şimdiki takvimlerde ihtiyat süresi olan temkin süresi tümüyle kaldırılmıştır.
Çocukken oruçlu babamla pazara gittiğimi, pazarda babamın bir dostunun bir tek armudu bana verdiğini, armuda dayanamayıp orucumu bozduğumu, sonra pişman olup akşama kadar başka bir şey yemediğimi hiç unutamıyorum.
Hümeyra Uslu’nun Söyleşisi