CNN Türk'te Medya Mahallesi'nin bugünkü konuğu izleyicilerin kavga beklentisini güçlendiren bir isim, Sabah yazarı Nazlı Ilıcak'tı.
Ayşenur Arslan'ın hazırlayıp sunduğu program, iki deneyimli kadın gazetecinin gerilimli ancak oldukça neşeli görünen bir şekilde başladı. Program boyunca gerilim zaman zaman arttı ama Nazlı Ilıcak da, Ayşenur Arslan da yaptıkları espriler ile tansiyonu düşük tutmayı başardılar.
MİT - Yargı kavgasının aslında Cemaat-Hükümet kavgası olup olmadığı sorusu programın temel sorusu oldu.
Nazlı Ilıcak, "Ben savcının sırf meydan okuma adına bunu yaptığına inanmıyorum. Bunun arkasında Cemaat olduğuna inanıyorsan, bu hükümete Cemaatin meydan okumasıdır dersin." dedi ve program karşılıklı soru cevaplar ile devam etti.
İşte Ayşenur Arslan ve konuğu Nazlı Ilıcak'ın program boyunca karşılıklı konuşmaları...
YALÇIN AKDOĞAN BİLE YAZIYOR GERİLİM YOK MU YANİ?
Ayşenur Arslan: Ben inanıyorum Cemaatin böyle bir şey yaptığına. Ama benim inancımı bırakalım. Yalçın Akdoğan, Başbakan'ın siyasi danışmanı. Yeni Şafak gazetesine yazdı. Yeni Şafak manşete çekti bu yazıyı. Bugün de AK Parti genel başkan yardımcısı Hüseyin Çelik söylüyor. Bu tartışmalar hukuki zeminden, yasal zeminden, kar zarar zemininden çok rahatsızlık olarak konuşuluyor.
Yalçın Akdoğan cemaate bizi tuzağa düşürmesinler diyorsa, gerçekten bir şey yok denilebilir mi?
Nazlı Ilıcak: Her konu gündeme geldiğinde kolay bir şekilde izah etmek için cemaat var deniliyor. Güvenlikçi politikaları Cemaat savunuyor deniyor. Halbuki bu politika Erdoğan'ın politikası.
Ayşenur Arslan: Kusura bakma da medyada cemaat-hükümet kavgası var diyenler ne kadar güçlü ki Yalçın Akdoğan çıkıp onlara cevap veriyor?
Nazlı Ilıcak: Sen muhalefetin gücünü küçümseme. O kadar kılcal damarlara kadar yayılıyor ki iddialar.
Dediğim gibi açılım yapmayan hükümet, halbuki cemaat ana dilde eğitim bile diyor. Polisi yargıyı cemaate, mit'i hükümete yakın görmek yanlış. Cemaatçi olduğum için değil ama iktidar yandaşı gibi görünmediğim için eleştiriyorum. AK Partiye oy veriyorum ben de Cemaat de teşvik ediyor. Müşterek hedefler var. Ama Cemaat siyasete kilitlenmiş durumda değil. Onlar bırakın herkes hesap versin düşüncesinde. Ben özel yetkili mahkemeleri destekliyorum. Polisi de destekliyorum. Kamu İhale Kurumuna yapılan operasyonu destekliyorum.
Ayşenur Arslan: Polisin operasyonu doğrudur tamam ama Hanefi Avcı'nın kitabında Cemaatçi denilen tüm polislerin görevinden alınıp merkeze çekilmesi. Nedim Şener ve Ahmet Şık olayında emniyetin içindeki iki kanattan biri olduğu ileri sürülen Ali Fuat Yılmazer'in görevden alınması üzerine durup "bir dakika ya neler oluyor?" demez mi insan?
Nazlı Ilıcak: Onları belgeler sızdırılıyor diye aldı görevden hükümet. Ahmet Şık ve Nedim Şener'in kitap meselesine gelince. Nedim Şener Ali Fuat Yılmazer'in Fethullahçı olduğunu ve Dink cinayetinde Fethullahçı bir tertip olduğunu ileri sürüyor. Halbuki o dönemde İstanbul Emniyet İstihbaratı Dink cinayeti ile ilgili gelen bilgileri araştırmamış. Cinayetten sonra da araştırdım diye yalan belgeler vermişler. Yani görevden alınması Fethullahçı komplo değil yalan belgeden.