Yüce Allah, imtihanın bir gereği olarak ve kullarının yararına olarak alkolü haram kılmış, onu şeytan işi pislikler olarak nitelemiştir.
Ey İnananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.
Şeytan şüphesiz içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan, namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçersiniz değil mi? (5 Maide 90-91)
O’nun peygamberi de içki tüm kötülüklerin anasıdır, her sarhoşluk veren şey haramdır, çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır buyurarak içkinin azıyla çoğuyla haram olduğuna dikkat çekmiştir.
Ayetlerde ve hadislerde daha pek çok açıklama yer almıştır. Bu ayet ve hadisler, anne baba, abi-abla, büyük, eğitici-yönetici-âmir konumunda olanlara da bir kısım sorumluluklar yükler. Onlar, içkinin zararlarını, haram oluşunu maiyetindekilere açıklayacaklar, anlatacaklar, onların bu pisliklere bulaşmamaları için tedbirler alacaklardır. Çünkü başta hayatın başında olan çocuklar ve zayıf iradeli insanlar bazı kararları tek başlarına alamazlar, yanlış işlere sapabilirler. Hem inkâr-ifsâd ve günah odakları gece gündüz sözlü ve görsel propagandalarını yaparken; iman-ıslah ve sevap odakları da suskun kalmamalıdırlar. Zira birinciler hem kendilerine, hem başkalarına zarar vermektedirler. İkincilerin aktif olması ise herkesin hayrına ve yararınadır.
Elbette dinde zorlama yoktur. Yani insanlar Allah’ın dinine inanıp inanmama konusunda serbesttirler. Bu konuda Kur’ân’ın meydan okuyuşu açık ve nettir: Dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin! Kur’ân’ın bu serbestisi, insanları inkâra çağırması olarak anlaşılmamalıdır. Çünkü bütüncül bir yaklaşımla okuduğumuzda Kur’ân bu cümlesiyle, insanlara irade verildiğini, inanıp inanmamakta özgür olduklarını açıklar. Elbette dileyen inanır, dileyen de inanmaz. Ancak herkes yapıp ettiklerinin sonucuna katlanır. İnanmayanların cenneti beklemeleri anlamsızdır. Buna göre inanan kimse de bunun dünya ve ahiret sonucuna katlanır, inkâr eden kimse de. Bir kimse hem ben inanmıyorum, ama niye dünyada bana mümince davranılmıyor yahut niye beni cennete almıyorlar diyemez.
Kur’ân’ın dinde zorlama yoktur cümlesi de böyle anlaşılmalıdır. Elbette dine girme konusunda kimse zorlanamaz, kimse baskı ile dine sokulmaz. Zaten içten inanmadığı halde baskı ile silah korkusuyla inandığını söyleyenlerin inancı geçerli sayılmaz. Zira böyle bir inanç(!) münafıkça bir inanç olur. Ancak bir kimse dinde zorlama yoktur ifadesini gerekçe göstererek, hem mümin olduğunu söyleyip hem de münkirce hareket edemez. Çünkü bu durum, din ile ve ona inanlarla dalga geçmek demektir. Müslüman olduğunu söyleyen kimse, elinden geldiğince Müslümanlığının hakkını vermeye, onun gereklerini yerine getirmeye gayret edecektir. Özellikle de dinin emir ve yasaklarını kabul edecektir. Hiç kimse Müslüman olduğunu söylediği halde, dinin helallerini haram, haramlarını da helal göremez. Allah ve Rasülünün haram kıldığını helal görmek, helal kıldığını haram görmek kişiyi din dışına iter.
Şimdi bütün bu hakikatler ortada iken, yetkililerin alkol ile ilgili bazı düzenlemelerinin akabinde, birilerinin çıkıp siz ne yaparsanız yapın ben inadına içeceğim, bana kimse mani olamaz gibi çılgınlıkları iman ve İslam ile bağdaşmaz. İnsan günah işleyebilir, işlediklerinin sonuçlarına da katlanır. Ancak müslümanım diyen hiç kimsenin günahı propaganda etme hakkı yoktur. Zira günahı propaganda şeytan ve odaklarının işidir. Hem Müslüman, hayırları Allah için işler, şerlerden de Allah için uzak durur. Birileri için değil.