İnebolu’dan, Yürekli Bir Türkçe ve Türk’çe Haykırış; Aysel Genç ve Öğrencileri…
12.12.2015 Salı günü sekizinci bölümü izleyiciyle buluşacak olan Dil Bilgesi’nin meyvelerini almaya başladık bile. Nasıl mı? Buyurun lütfen…
Programımızın, 10-12 yaşlarında tiryakileri varmış meğer. Bundan on beş gün kadar önce, facebook aracılığıyla mesajlar gelmiş, dizideki oyuncu arkadaşım Emre Yurttakalın Beyefendiye… O da lutfedip, o mesajları bana göndermiş. Söz konusu mesajlar, Kastamonu’nun İnebolu ilçesinde Mehmet Bülent Özyürük Ortaokulu’nda görev yapan bir Türkçe Öğretmeninden geliyordu, Aysel Genç Hanımefendiden…
Aysel Öğretmen, programımızı derslerine girdiği 5 / A, 5 / B, 6 / A ve 7 / B sınıflarındaki bütün öğrencilerine izlettiğini ve bizim programda üzerinde durduğumuz önemli ayrıntıları onlara öğreterek, sınıf içinde ve sınıflar arasında yarışmalar yaptığını anlatıyordu, mesajlarında…
Kendileriyle ve o minik dev Türkçe sevdalısı öğrencileriyle tanışmak, bizim için ulvi bir görevdi. Facebook ve cep telefonu marifetiyle irtibata geçtik. Aysel Öğretmen ve öğrencileriyle yaklaşık on gündür görüşüyoruz. Bağlantımız, inşallah ilanihaye devam edecek.
Değerli okuyucularım bir düşünün lütfen… Biz Dil Bilgesi’nde; yeri geliyor, lisans, yeri geliyor lisansüstü ve doktora seviyesinde bilgiler veriyoruz. Bizim programımızda üzerinde durduğumuz öyle kelimeler var ki; bırakın ilkokul mezunlarını bir kenara, maalesef aydınım diye geçinenlerin pek çoğu bu hazineden habersiz…
Soruyorum size; “takdir” ile “taktir”in farklı kelimeler olduğunu,, “takdir”in “kader”den geldiğini, “taktir”in ise “katre”den geldiğini bilenlerin sayısı ne kadardır? “Takdir”i az buçuk biliriz de, konuşurken ve yazarken farkına varmadan onun yerine“taktir” kelimesini kullanırız. “Beğenme, beğenilme, değer verme, değer verilme ve alın yazısı” anlamlarındaki “takdir”in yerine, “ayrıştırma, damıtma, saflaştırma” anlamlarındaki “taktir”i kullananlara adım başı rastlarız.
Malumunuz, “alçak gönüllü, babacan, hatırnaz, hürmetkâr…” insanlar için “mütevazı” sıfatını kullanırız. Ancak, pek çok kişi bu sıfatı “mütevazi” şeklinde telaffuz eder. Oysa, “mütevazi”; ölçülü, vezinli, kafiyeli ve paralel” anlamlarında kullanılan bir kelimedir.
Yüreği sevgi dolu, dört yıllık Türkçe öğretmeni Aysel Genç kardeşimiz, bu önemli hususları ortaokul 1, 2 ve 3. sınıf öğrencilerine aktarıyor. Elbette, bu durum “takdir”e şayan, ancak tevazu gerektirmeyen bir davranış…
Bizim o minik dev hayranlarımız, Anadolu insanının Türkçe sevdalısı pırıl pırıl evlatları;
“Takdir”le “taktir”in, “mütevazı” ile “mütevazi”nin farklı söz varlıkları olduğunu,
“Müthiş” kelimesinin asla olumlu bir anlam taşımadığını, “dehşet” kelimesiyle aynı kökten geldiğini ve “korkunç” anlamında kullanılması gerektiğini,
“Su uyur, düşman uyumaz.” atasözünde geçen “su” kelimesinin, aslında eski Türkçede “asker” anlamında kullanılan “sü”den geldiğini,
Da / de bağlacı ile -da / -de / -ta / -te hâl ekini ve ki bağlacıyla –ki aitlik ekini birbirinden ayırmayı,
Yanlış kullanılan deyimlerin doğru şekillerini,
Türkçenin yazıldığı gibi okunan ve okunduğu gibi yazılan bir dil olmadığını,
“Ahçı”nın, asla ve kat’a “aşçı” ile aynı anlam taşımadığını,
Şapka işaretinin, Türkçenin imlasında ne kadar önemli bir görev üstlendiğini,
“Türkçesi varken…” ve “Türkçe konuşacaksak, Türkçe konuşalım.” düsturlarıyla hareket etmek gerektiğini,
Cep telefonlarında mesaj yazarken sıkça kullanılan “Kendine iyi bak.” yerine “Kendine dikkat et.” ya da “Kendine mukayyet ol.” denmesinin daha isabetli olacağını,
“Bilmukabele” kelimesinin gerçek anlamını,
Bir harfin yanlış kullanılmasıyla, anlamın da değişeceğini…
Hulasa, Türkçenin bütün inceliklerini ve güzelliklerini biliyorlar, hem de küçücük yaşlarında…
Bu öyle bir sevda ki, kelimeler anlatmakta kifayetsiz kalıyor… Değerli Aysel Öğretmenim, keşke bütün Türkçe öğretmeni meslektaşlarımız sizin kadar; hevesli heyecanlı, idealist ve gayretli olabilselerdi…
İnebolu’nun yiğit insanları, çocuklarınızla birlikte programımızı izliyormuşsunuz, ne mutlu bize. Geleceğimize yön verecek olan yavrularınız, birer Türkçe dehası olarak yetişiyorlar. Bunda sizlerin de payı var. Dilimiz ve kültürümüz adına, hepinize minnet ve şükran borçluyum.
Aysel Öğretmenim, dünya tatlısı çocuklarınız ve onların aileleri… Sizlerle yüz yüze görüşmek ve Türkçenin zenginliğinden bir nebze olsun bahsedebilmek için, inşallah en kısa zamanda yanınızdayım. 4 Ocak 2016 Pazartesi sabahı, 556 kilometrelik mesafeyi hiçe sayarak, Mehmet Bülent Özyürük Ortaokulu bahçesinde buluşuyoruz, söz…
Bir sözüm de, 6 / A sınıfından sevgili Mehmet Ali Örnek ile 5 /A sınıfından sevgili Musa Faruk Erden’e… Yanınıza geldiğim gün, ısmarlama sözü verdiğiniz tavuk döneri, etli ekmeği ve lahmacunu öğle yemeğinde birlikte yiyeceğiz… Misafiriniz olmak, bizim için büyük bir gurur payesidir, bilesiniz.
5 / A, 5 / B, 6 / A ve 7 / B sınıflarının nadide öğrencileri; pek çok üniversite öğrencisinin dahi henüz sırrına eremedikleri kelimeleri küçücük yaşta öğrenme şansına ve şerefine nail olan değerli arkadaşlarım, hepinizi çok seviyorum. Sevgili Elif Şafak Hanımefendinin ifadesiyle, “Sizi daha tanımadan özlüyorum.” ve sizlerle gurur duyuyorum. İyi ki varsınız…