ANKARA (AA) - YEŞİM SERT KARAASLAN - Dünyada yılda 17 milyon kişinin geçirdiği ve yaklaşık 6 milyon kişinin yaşamını yitirdiği inmede, belirtilerin ortaya çıkmasını takiben kişinin kendi imkanlarıyla değil 112 Acil Servis ile temas kurarak, hastalığa yönelik tedavinin yapılabildiği en yakın hastaneye ulaşımın sağlanmasının hayati önem taşıdığı belirtildi.
Uzmanlar, hastaların en yakın ya da kendi tercih ettiği hastanelere gitmeleri ve o merkezde tedavinin yapılamaması halinde, hayati fonksiyonların korunması açısından zaman kaybedildiği ve bu nedenle 112 Acil Servis ile tedavinin uygulanabildiği hastaneye gidilmesi gerektiği uyarısında bulundu.
Türk Nöroloji Derneği Beyin Damar Hastalıkları Grubu Moderatörü Prof. Dr. Mehmet Akif Topçuoğlu, eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın rahatsızlanması sonucu gündemde yer alan beyin kanaması ve inmeye ilişkin, AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Beyin damar hastalıklarının dünyada en fazla fonksiyon kaybına neden olan, yaşam kalitesini en çok etkileyen bir hastalık olduğunu vurgulayan Topçuoğlu, inmenin beyine giden kan akımının, damarın pıhtıyla tıkanmasına bağlı olarak, aniden azalması veya durması ya da daha az sıklıkla beyin damarlarının yırtılıp kanın beyin dokusu veya beyin zarları içine kanaması ile oluştuğunu söyledi.
Beyne yeterli oksijen ve besin ögelerinin ulaşmaması ve beyin hücrelerinin kısmen veya tümüyle hasarlanmasına bağlı olarak konuşma ve görme bozukluğu, kas gücü kaybı, duyu veya denge kaybı, bilinç seviyesi bozuklukları ortaya çıktığını dile getiren Topçuoğlu, "Ölüm nedeni olarak da ikinci sırada yer alan hastalıktır. Dünyada yılda 17 milyon kişi inme geçiriyor ve 6 milyon kişi de inme nedeniyle hayatını kaybediyor." bilgisini verdi.
Topçuoğlu, ime geçiren hastaların yüzde 20'si erken dönemde, yüzde 30'unun bir yıl içinde yaşamını yitirdiğini, yaşayanların üçte birinin ise günlük işlerini yapamadığını ifade ederek, "TÜİK raporuna göre, Türkiye'de beyin damar hastalıkları nedeniyle hayatını kaybeden kişilerin sayısı 2016 yılında 40 bine ulaşmıştır." diye konuştu.
Beyine kan sağlayan damarın daralması veya tıkanması ile kan akımının kesilmesi sonucu oluşan inmelerin "iskemik inme" olarak tanımlandığını ve inmelerin yüzde 80'inin iskemik inme olduğunu aktaran Topçuoğlu, şunları kaydetti:
"Zamanında tıkalı damarın açılmasını sağlayacak tedaviler ile kan akımının tamamen kaybolmadığı ancak kritik seviyede azaldığı beyin dokusunun kalıcı hasar gelişmeden kurtarılması ve sonuçta oluşabilecek yeti yitiminin geri çevrimi veya azaltılması mümkündür. Bu tedavi ne kadar erken uygulanabilirse o kadar iyi sonuçlar elde edilmektedir.
Tedavinin amacı, yaşam kalitesinin iyileştirilmesi ve sağ kalımın sağlanmasıdır. Hızlı müdahale ve tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Bu nedenle inme tedavisinde en önemli faktör tedaviye çabuk ulaşabilmektir. Kaybedilen her dakika beyinde milyonlarca hücrenin ölümü demektir."
Topçuoğlu, yaşın ilerlemesiyle birlikte inme riskinin arttığına işaret ederek, erkeklerde kadınlara oranla inme riskinin daha yüksek olduğunu söyledi. Aile öyküsünün de önemli olduğunun altını çizen Topçuoğlu, ilaç tedavisi ve yaşam şeklindeki değişikliklerle bu riskin azaltılabileceğini bildirdi.
Prof. Dr. Topçuoğlu, hipertansiyon, diyabet, kalp hastalıkları, atrial fibrilasyon, dislipidemi, sigara ve alkol kullanımı, fiziksel aktivite yetersizliği, beslenme alışkanlıkları ve obezitenin en önemli risk faktörleri arasında yer aldığını vurguladı.
Doğru beslenme alışkanlığının çocukluktan itibaren kazandırılması, fiziksel aktivitenin artırılması, hipertansiyon, şeker ve kalp hastalarının düzenli takibinin yapılmasının inmeden korunmada önem taşıdığını belirten Topçuoğlu, inme halinde ise acil müdehale edilmesi gerektiğini kaydetti.
- "Hastaların yüzde 50'si 112 Acil Servis'i kullanıyor"
Türk Nöroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Şerefnur Öztürk de inme belirtilerinin toplum tarafından bilinmesinin hayati önem taşıdığının altını çizerek, bunun tedaviye erişimi hızlandıran bir faktör olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Belirtiler halinde acilen 112 Acil Servis ile temas kurulması gerektiğini ifade eden Öztürk, şöyle devam etti:
"Amerikan İnme Derneği kılavuzu ve Türkiye Beyin Damar Hastalıkları Derneği tarafından çıkartılan kılavuza göre, inme vakalarında hastane dışında büyük vakit kaybedilmektedir. Bu kaybın en büyük kısmını, belirtilerin ortaya çıkışı ile tıbbi yardım çağrısında bulunma arasında geçen süre oluşturmaktadır.
Amerika İnme Derneği kılavuzunda da belirtildiği gibi yapılan çalışmalar, inme vakalarının sadece yüzde 53'ünün acil ambulans sistemini kullandığını göstermiştir. Oysa ki inme hastalarında acil ambulans sisteminin kullanılması hastaya birçok fayda sağlamaktadır. Hastalar en yakın ya da kendi tercih ettiği hastanelere gitmekte ve eğer bu tedavi o merkezde uygulanamıyorsa hasta zaman kaybetmektedir. Bu nedenle halkın 112 Acil Servis ile tedavinin uygulanabildiği hastaneye gitmeleri yönünde bilinçlendirilmesi gerekmektedir."
Öztürk, inmede ilk değerlendirme ve müdahalenin, sağlık hizmetlerinin ilk basamağı olan acil sağlık ekibi tarafından gerçekleştirildiğini anlatarak, şunları söyledi:
"Olay yerine ulaşan 112 ekibi, hızlı bir tarama nörolojik değerlendirmesi yaparak, vakada inme şüphesi olup olmadığını değerlendirmeli.
Yüzde kayma, asimetri, kol kuvvetsizliği veya konuşma bozukluğu şikayetlerinin ortaya çıktığı veya fark edildiğinde saat ve dakika olarak kayıt altına alınmalı. Bu andan itibaren 6 saatten kısa bir süre geçti ise vaka olası akut inme vakası olarak kabul edilmeli.
Olası akut inme vakası olarak karar verilmiş ve 45 dakikadan daha kısa bir transfer mesafesinde bölgesel inme merkezi mevcut ise bölgesel inme merkezine eğer bu yakınlıkta bu tip bir merkez yok ise en yakın lokal inme merkezine, akut olarak kabul edilmeyen vakalar inme merkezi olup olmadığı gözetilmeksizin en yakın sağlık kuruluşuna transfer edilmeli."
AA