ANKARA (AA) - YEŞİM SERT KARAASLAN - Halk arasında beyin kanaması olarak bilinen inmede, ilk 4,5-6 saat içinde hastaneye erişilmesi halinde, pıhtı eritmeye yönelik ilaç veya anjiyografik yöntemle pıhtının çıkartılmasının mümkün olabildiği belirtildi.
Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Zülküf Önal, AA muhabirine yaptığı açıklamada, halk arasında inme olarak bilinen serebrovasküler hastalığın, hızlı gelişen, beyin fonksiyonlarında bozulmaya neden olan, 24 saatten uzun süren sakatlık ya da ölümle sonuçlanan, beyin damarlarının hastalığı olduğunu söyledi.
İnmenin, damar tıkanması ya da beyin içi kanama nedeniyle geliştiğini ifade eden Önal, hastalığın damar sertliği, emboli, nadiren travma, enfeksiyon veya tümoral bir olaya bağlı olarak da gelişebildiğini dile getirdi.
Önal, inmenin basit bir anlatımla, beynin herhangi bir bölümünün kanlanmasının aniden kesilmesi anlamına geldiğini belirterek, beyin hücrelerinin sürekli oksijene ihtiyaç duyduğunu, kan akımının durmasıyla bu hücrelerin harabiyete uğradığını veya öldüğünü söyledi.
İnmenin, zaman zaman "beyin krizi" olarak da isimlendirildiğini aktaran Prof. Dr. Önal, şunları kaydetti:
"Bir kan pıhtısına bağlı kan akışının durmasıyla oluşan iskemik inme, 10 inme hastasının 7'sinde görülür. Hemorajik inme ise bozulmuş ya da incelmiş bir damarın yırtılması ile oluşur. Çok az bir grup hastada inme sebepsiz olarak gelişebilmektedir. Kalp ve kanser hastalıklarından sonra dünyadaki üçüncü en sık görülen ölüm nedeni inmedir. İnme dünyada ileri yaşlarda sakatlığa neden olan birinci hastalıktır. İnme sıklıkla 65 yaş üzerinde görülür. 75 yaş üzerinde, her 100 kişinin birinde inme görülmektedir. Bebekler de dahil olmak üzere her yaşta görülebilir."
- "Mini inme geçirenler, hastalığın kalıcı hale dönüşme olasılığı en yüksek hasta grubudur"
Önal, beynin farklı bölümlerinin vücudun farklı kısımlarının kontrolünü sağladığını ifade ederek, beynin etkilenen bölgesine ve etkilenen bölgenin büyüklüğüne bağlı olarak hastanın sağlık durumunun değişiklik gösterdiğinin altını çizdi.
Ani olarak ortaya çıkan klinik durumda, özellikle kol, bacak veya her ikisinde güçsüzlük görülebildiğini, bunun tam veya kısmi felç olarak gözlenebildiğini aktaran Önal, yüzde kayma, konuşmada, yutmada, iletişimde, dengede ve görmede bozulma ve vücudun herhangi bir yerinde uyuşma olabildiğine dikkati çekti.
Prof. Dr. Önal, baş ağrısının da özellikle kanamalarda görüldüğünü ve bilinç bozukluğunun hafif veya çok ağır (koma) şeklinde olabildiğini söyledi.
İnmeye bağlı gelişen klinik tablonun 24 saatten kısa sürdüğü durumların da "mini inme" olarak adlandırıldığını aktaran Önal, bu kişilerin, hastalığın kalıcı hale dönüşme olasılığı en yüksek hasta grubu olduğunu vurguladı.
- "Riskli hasta gruplarındakiler tedavilerini aksatmamalı"
Zülküf Önal, inmeden şüphelenilmesi halinde, hemen en yakın hastaneye başvurulmasının hayati önem taşıdığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
"İdeal olan sürede yani olay olduktan sonra ilk 4,5 saat içinde doktora gidebilirse tedavi şansı olabilir. Acil koşullarda manyetik rezonans veya bilgisayarlı tomografi ile inmenin kanamaya mı yoksa damar tıkanıklığına mı bağlı olduğu tespit edilir. Çünkü her ikisinin de tedavi süreci birbirinden farklıdır.
Özellikle iskemik inme tespit edilirse hastanın genel durumu uygun olduğu takdirde damardan verilen bir ilaç ile pıhtıyı eriterek hastanın iyileşme şansı artırılabilir. Damar tıkanıklığına bağlı gelişen inme hastalarında ilk 4,5 ve 6 saat çok önemlidir. Pıhtı eritmeye yönelik ilaç veya pıhtının anjiyografik yöntemle çıkartılması mümkün olabilir."
Bu süreçte nöroloji uzmanlarının, ihtiyaç halinde radyoloji ve beyin cerrahi uzmanları ile birlikte çalışabildiğini dile getiren Önal, "Ancak bu tedavi yöntemlerine rağmen tedavi oranı çok yüksek değildir. Hatta tedaviye bağlı komplikasyonlar ile ölüm gerçekleşebilir. Bu nedenle korunmak daha önemlidir. Riskli hasta gruplarının, uygun kontrol ve tedavilerini aksatmaması gerekir." uyarısında bulundu.
Prof. Dr. Önal, inmeden korunmak için sigaradan, alkolden, hareketsizlikten uzak durulması gerektiğine işaret ederek, ayrıca yüksek kan basıncı, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliğinin mutlaka tedavi edilmesi ve uygunsuz diyetten uzak durulması gerektiğini kaydetti.
AA