Doğruyu görebilmek için, eğriyi iyi bilmek gerekir.
SOKRAT
Tarih boyunca gelmiş geçmiş büyük patronların hayat hikayelerine hiç göz atabildiniz mi? Sakıp Sabancı, Ahmet Zorlu, Kara Mehmet, Vehbi Koç, Bill Gates (Şirket bütçesinin %30'luk kısmını kendine ayırarak geri kalan %70'lik kısmını çalışanları arasında paylaştırmıştır), Rockfeller, Henry Ford, Andrew Carnegie (Lider bir patrondur. Mezar taşında bile “Burada kendisinden daha zeki ve çalışkan insanları hizmetinde çalıştırmasını bilen adam yatıyor” yazar) bu büyük patronlara bakıpda ben neden başarılı olamıyorum diyen patronlar için bu yazım.
Eğer siz, “Ben patronum! Burası da benim şirketim, dolayısıyla ben ne istersem o olur, doğru yada yanlış hiç fark etmez” mantığıyla iş yaparsanız yanınızda çalışan bütün insanların zekalarını ve iş hakkındaki düşüncelerini hiçe saymış olursunuz. Buda sizin için sonun bir başlangıcı olur. Bu mantıkla hareket ederken şirket iflas ettiği zaman kimseye dert yanmayın. Sakın başınızı ellerinizin arasına alıp “Ben nerede yanlış yaptım” deyip aynı isimli şarkıyı söylemeyin.
Çalışanlarınızın sadece maaşlarını ödüyorsunuz ve bu insanlar sadece aylık belirli taksitler halinde, sözleşme süresince size akıllarını, bedenlerini, tecrübelerini ve bilgi birikimlerini kiralıyorlar. Bugün size kiraladıkları gibi yarın başka birine de kiralayabilirler. Yani malzeme onların. İster bütün bilgi, beceri ve tecrübelerini sizin şirket için kullanırlar isterlerse başka şirket için. Siz oturduğunuz yerden emirler yağdırarak en ufak sorunlarda hır-gür çıkarıp motivasyonu dağıtırsanız onların bu beyinlerinin yüzde 1’ini bile göremezsin. Ama onlarla yapılacak iş hakkında iletişime geçip, tam anlamıyla bir lider olursanız inanın bana bütün beyinlerini sizin için kullanırlar. Denemesi bedava.
Şirketinizin en kısa zamanda iflas etmesini, kariyerinizin taban yapmasını istiyorsanız size birkaç ip ucu verebilirim. Mesela çalışanları her defasında aşağılayın. Siz olmadan orada işlerin yürümeyeceğine hem kendinizi hem de elemanınızı inandırın. En ufak sorunlarda bile herkes size danışsın. Mutfağa çay alınacaksa siz onay verin. Teknik servis çağırılacaksa sizin onayınız alınmadan çağrılmasın. Şirketin içinde kuş uçsa haberiniz olsun. Her soruna siz müdahale edin. Yöneticilerinize görevler dağıtın yalnız sakın ola yetki vermeyin. Sonra elemanlarınıza sizin ve o işyeri için ne kadar değersiz olduklarını düşündürüp “Madem beni beğenmiyor, bende ona göre çalışırım” düşüncesini yerleştirin ki sizin iflas etme isteğinize destek versinler. Böylece insan denen muhteşem varlığın ve elinizin altındaki onlarca çalışanın mükemmel beyinlerini bir kenara atın. Onların iş hakkındaki düşüncelerini beğenmeyin yada beğenmiş gibi yaparak sadece sözde kalmasını sağlayın. Kendinizi bu dünyadaki tek işyeri sahibi olduğunuza inandırın. İnsanları çok iyi yönettiğiniz konusunda sağda solda ahkam kesin. İnanın bana yakın zamanda iflas etmeniz işten bile değil.
Bu şekilde davranarak sadece iflas etmekle kalmaz, insanların gözündeki saygınlığınızı da yitirirsiniz. Çalışanlarınız hakkında bir karar aldığınızda bunu herkesle paylaşın. Şirkette bilmeyen kalmasın bu kararı, sonuçta orası bir aile ortamı, aile içinde de kesinlikle gizlimiz saklımız olmamalı. Sürekli ek işler yükleyin çalışanın sırtına, boş duranı Allah’ta sevmez kulda. Yalnız bu işleri yüklerken kesinlikle elemanınıza işi neden aldığınız ile ilgili açıklama yapmayın. Ben bu işi aldım sende bu işi yapacaksın mantığını uygulayın. Ya değilse bunlar ileride sizin başınızı ağrıtır, yaptıkları her ek işten, kaldıkları her mesaiden ücret falan isterler. Çalışanlarınızın izin kullanmasına engel olun. Yapılacak bir iş varsa öncelik onundur. Elemanın psikolojik durumu sizi hiç ilgilendirmez. Sonuçta o işin yetişmesi gerekli. Tasarruf etmek için az eleman çalıştırın, sonra az eleman çalıştırdığınız için sorunlar çoğaldıkça çalışanınızı aşağılamaktan eksik kalmayın. Çünkü onlar sizin sadece çalışanınız değil, stres atmak için kullandığınız bir oyuncağınızdır. Eğer çalışanlarınız size şirketin geleceği hakkında projeler sunarsa hemen reddedin. Çünkü en iyi düşünen sizsiniz, siz varken şirketin geleceğini düşünmek çalışana mı kalmış? Bir karar alınacaksa bu kararı sizin almanız gerekir. Reddedin ki bir daha size bilgiçlik taslayıp proje falan sunmasınlar ve sadece kendi rutin işlerini yapsınlar. Böylece rakipleriniz, yanında çalışanlarının projelerini değerlendirip uygulamaya koyarak size tur bindirirken, sizde deri koltuğunuzda oturup ne güzel insan yönettiğinizi düşünerek iflas edersiniz. Çalışanlarınızın yanında olup size getirdikleri projenin her adımını büyük bir titizlikle takip ederseniz, proje başarılı olduğunda mükemmel bir takım olduğunuzu anlatmış ve yanınızda çalışanlar sizi, kendilerinden biriymiş gibi görmeye başlarlar. Üzgünüm ama bu şekilde iflas edemezsiniz. İsteseniz de başaramazsınız.
Tornadan çıkmış aynı model adamlar ile çalışın. Sadece kendinizi düşünün. Siz onlara güvenmeyin ki onlarda size güvenmesinler. Yöneticilerinize yetkiler verin ama asla yetkiyi kullanma yetkisini vermeyin. Siz patronsunuz. Orada sizin borunuz öter. Şunu da unutmayın ki gemiyi en son kaptan terk eder.