Tabii soruyu “İnsan niçin namaz kılar?” diye sorup yazımızda namazın hikmetlerini anlatmamız da mümkündü. Ama yüzde doksan dokuzu Müslüman olan ülkemizde beş vakit düzenli namaz kılanlarımızın sayısının azaldığı gerçeği bizi böyle bir soruyu sormaya yöneltti.
Şimdi öncelikle şu ayetleri okuyalım:
“Ey inananlar, sabır ve namazla Allah'tan yardım isteyin, muhakkak ki Allah, sabredenlerle beraberdir.” (2/153)
“İnanan erkekler ve inanan kadınlar, birbirlerinin velisidirler. İyiliği emrederler, kötülükten men'ederler, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah'a ve Elçisine itâat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Allâh dâimâ üstündür, hüküm ve hikmet sâhibidir.” (9/71)
“Onlar ki: Namazlarını sürekli kılarlar/aksatmazlar.” (70/23)
“Kitaptan sana vahyedileni oku ve namazı da kıl. Çünkü namaz kötü ve iğrenç şeylerden alıkor. Elbette Allâh'ı anmak, en büyük ibâdettir. Allâh, ne yaptığınızı bilir.” (29/45)
“Âilene namazı emret, kendin de namaz kılmada sebat et. Biz senden rızık istemiyoruz. Seni biz besliyoruz. Sonuç takvâ sâhiplerinindir.” (20/132)
“Kendilerini ne ticaretin, ne de alışverişin Allâh'ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoymadığı erler. Onlar, yüreklerin ve gözlerin dehşetten tersine döneceği günden korkarlar.” (24/37)
“Onlardan sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki, namazı zayi ettiler, şehvetlerine uydular. Onlar kötülük bulacaklardır.” (19/59)
“İki yüzlü münafıklar, Allâh'ı aldatmağa çalışırlar. Oysa O, onları aldatır. Namaza kalktıkları zaman da üşene üşene kalkarlar, insanlara gösteriş yaparlar, Allâh'ı pek az anarlar.” (4/142)
“Namaza çağırıldığınız zaman münafıklar onu eğlence ve oyun yerine koydular. Düşüncesiz bir topluluk oldukları için böyle yaptılar.” (5/58)
“Suçlulara sorulur: Sizi şu yakıcı ateşe ne sürükledi? Onlar da şöyle derler: "Biz namaz kılanlardan olmadık." (74/41-43)
Şimdi de namazla ilgili onca hadisten buraya aldığımız birkaç hadisi okuyalım:
“Namaz dinin direğidir. Onu gereği gibi kılan dinini yapmış olur, onu terk eden de dinini yıkmış olur.”
“Kişi ile küfür arasındaki engel namazdır.”
“Namaz, benim gözümün nuru kılındı..”
“Namaza, aman namaza dikkat edin..!”
Şimdi de şu bilgilerimizi bir kez daha tazeleyelim:
Namaz dinin direğidir. Namazsız Müslümanlık eksiktir.
Namaz beş öğün ruhun gıdasıdır, kulun Rabbin huzuruna çıkışıdır ve O’na içini döküş fırsatıdır.
Tüm peygamberlerin hayatında namaz vardır.
Peygamberimizin, peygamberliğinin ilk yıllarından itibaren namaz vardır.
Namaz, Peygamberimizin gözünün nurudur.
Peygamberimiz vefat ettiği son ana kadar namazlarını kılmıştır.
Namaz, en zor şartlarda bile terk edilmemesi gereken bir ibadettir.
Ezanla geldiğimiz şu dünyadan dua niyetiyle üzerimize kılınacak cenaze namazı ile göçüp gideceğiz.
Peki tüm bu gerçeklere rağmen, insanımız namaz konusunda için gevşek davranıyor?
Bu sorunun cevabı olarak aklımıza gelenleri şöyle sıralayabiliriz:
İnsanımız namazın önemi hakkında yeterli bilgiye sahip değil.
Namazın günlük hayatımızı manen ve maddeten programlayan bir ibadet olduğunu bilmiyor.
Namazla ilgili bilgileri, onu eyleme dönüştürecek seviye ve güçte değil. Yani namazın farzıyyetine iman konusunda problemleri var.
Namaz ibadetinden çok daha önemli işleri (!) var, namaza vakit ayıramayacak kadar yoğun.(!)
Namaz ibadetini bir angarya olarak görüyor ve nefsine ağır geliyor.
Sonra kılarım, büyüyünce kılarım, kazasını yaparım gibi gerekçeleri var. (!)
Yüce Allah’ın “Doğrusu namaz, müminler üzerinde vakitleri belirlenmiş bir ibadettir” uyarısına ve beş vakit namazı belirleyen Peygamber uygulamasına rağmen; namaz vakitlerini belirleme konusunda kişinin kendisini yetkin görüp cumadan cumaya yahut keyfi yetince namaz kılması da pek çok insan için önemli bir sorun.
Namazı düzenli kılacağı bir aile, iş ve arkadaş ortamı yok. Peki böyle bir ortamın oluşması için çaba sarf ediyor muyuz?
Arada sırada kıldığı namazlardan alınması gereken manevî haz alınmadığından düzenli kılınması konusunda bir sâik yok.
Bütün bu açıklamalar ışığında düzenli namaz kılan bir Müslüman olmak için daha neyi bekliyoruz? Azrail’in kanat seslerini mi? Yoksa mahşere mi kaldı uyanması bînamazlarımızın?
Yazımızı İbrahim peygamberden kalma bir Kur’ân duası ile bitirelim:
“Rabbim, beni ve zürriyetimden olanları namazı kılan yap; Rabbimiz, duâmı kabul buyur!” (14/40)