İnsanın örnek alma ihtiyacı ve en güzel örnek
Örnek alma eğilimi, insanda temel bir ihtiyaçtır. Çocuk yaşından itibaren her insan birisini yahut birilerini örnek almaya çalışır. Çocukların anne baba, ağabey abla ve diğer büyüklerine özendikleri, onlar gibi olmaya çalıştıkları bilinen bir gerçektir. Bir taklit ve özenti ile başlayan bu tutku, yaş ilerledikçe çeşitli gerekçelere bağlı olarak şekillenir. Sözgelimi pek çok gencin müreffeh bir hayat yaşadıkları için variyet sahiplerine, futbolculara, sanatçılara özendikleri, onlara imrendikleri görülür. Yaşı, bilgisi, konumu ne olursa olsun her insanda bu örnek alma ihtiyacı vardır ve insan ölünceye kadar da bu kalıcıdır. İnsan örnek aldığı, kendisi gibi olmak istediği idealindeki tipi ya bütünüyle gerçekleştirir, ya kısmen gerçekleştirir, yahut da gerçekleştiremeden ölür gider.
İnsanda var olan bu örnek alma ihtiyacı, onun yetişmesinde yalnızca teorik bilgilerin yeterli olmadığı, onun pratik örneklerle bu bilgilerini yaşanan hayatta görmelerinin de gerekli olduğunu gösterir. Nitekim Peygamberimiz, benim namaz kıldığım şekilde, namaz kılınız; haccın nasıl yapılacağını benden alıp öğrenin buyurarak bu gerçeğe işaret etmiştir. Zaten o, emrettiklerini öncelikle ve yerli yerince kendisi yaşayarak ümmetine örneklik yapmaktaydı.
İnsanda var olan başkalarına imrenip özenme tutkusunun doğru bir şekilde karşılanması ve onun en doğruya, en güzele yönlendirilmesi son derece önemlidir. Siz insanların karşısına güzel örnekler koyamazsanız, onlar kendilerine göre iyi güzel gördükleri kimselere özenmeye ve onları hayatlarından örnekler almaya başlayacaklardır. Bu yüzden insan yetişmesinde etkili ve yetkili olanların, insanların karşısına iyi ve güzel örnekleri çıkarmaları gerekmektedir. Bu konuda eğitimcilere, yöneticilere, iletişim organlarını elinde tutanlara büyük görevler düşmektedir.
Öte yandan izlenen ve örnek alınan insanların kendilerine çeki düzen vermeleri, yaşadıkları hayatı yalnızca kendileri olarak yaşamadıklarının farkında olmaları da kaçınılmazdır. Topluma mal olmuş bu insanlar, yaptıkları/yapacakları yanlışların zararlarının yalnızca kendileri ile sınırlı kalmadığını bilmek zorundadırlar.
Yarattığı insanı bütün yönleri ile çok iyi bilen, onun neye ihtiyaç duyup duymayacağını da bilen Yüce Yaratıcı, insanın önüne çok yönlü, donanımlı, mükemmel örnekler sunmuştur hep. Toplum önderleri olan Peygamberler bu sunulan örneklerin başında gelir. Kur’ân, onların hayat hikayelerini bize anlatır durur, onlar gibi olalım, onlara özenelim, onlara benzeyelim diye. Yanı sıra Kur’ân’da başka örnekler de sunulur bize. Sözgelimi melekler, mümin cinler ve diğer Sâlih insanlar.
Andolsun Allah’ın Elçisinde sizin için Allah'a ve âhiret gününe kavuşmaya inanan ve Allah’ı çok anan kimseler için, (uyulacak) en güzel bir örnek vardır.[1]
Ayetlerde öncelikli olarak şunlar dikkatlerimizi çekmektedir:
Ayetlerde onların bize, nötür olarak örnek/üsve olarak sunulmayıp, en güzel örnek/üsve-i hasene olarak sunulmaları dikkat çekicidir. Zira insan hayatında kötü örnekliğin de etkileri vardır. Bu yüzden ayet, en güzel örnekliğe dikkat çekmektedir.
Hz. Muhammed Aleyhisselam bizlere örnek sunulurken Andolsun ifadesiyle cümleler tekid edilmiş ve örnekliğine vurgu yapılmıştır.
Ayette geçen üsve kavramı, kör taklit ve bilinçsiz bir benzeme değil, onun maksadını gözeterek onu izlemek anlamınadır. Dolayısıyla bizler, Peygamberimizin yaptıklarındaki hikmet ve maksadı kavradıktan sonra bilinçli bir şekilde onu izlemeli, şuurlu bir biçimde ona benzemeliyiz.
Kur’ân’ın senin şanını biz yücelttik, Biz seni âlemlere rahmet olarak gönderdik, doğrusu sen muhteşem bir ahlak üzeresin gibi pek çok ayetinde bize tanıtıp takdim ettiği Peygamberimiz sallalahü aleyhi vesellem her konuda, hayatın her alanında bizim ilk ve en güzel örneğimizdir. Biz onu doğru bir şekilde tanıdıkça, onun doğrularını ve güzelliklerini hayatımıza taşıyıp yaşattıkça ona olan bağlılığımızı göstermiş ve ona olan yakınlığımızı artırmış olacağız.
Kur’ân’ın sunduğu bu en güzel örnekten nasiplenebilmek için Allah’a ve ahirete iman etmek, bir de Allah’ı çokça anmak gerekmektedir. Zira Peygamberi örnek almak, onu peygamber olarak gönderen Allah’ın emridir, peygamberi örnek almanın asıl kazanımları ahirette görülecektir. Allah inancı sağlam olmayan, ahiret hesabı olmayan kimselerden peygamberi örnek almalarını beklemek anlamsızdır. Peygamberin örnekliğini yaşatabilmek için, onun herhangi bir insan değil Allah’ın elçisi olduğunu, ona uymamızı bizzat Yüce Allah’ın emrettiğini ve ona karşı duruşumuzu Yüce Allah’ın bildiğinin farkında olmalıyız.
Son olarak şu sorulara cevap aramamız gerekecektir:
Bizler, hayatımızda en fazla kimleri örnek almaktayız?
Bizim starlarımız/yıldızlarımız kimler?
Çevremizdekilere ve bizden sonra geleceklere hangi konularda, nasıl örneklikler sunmaktayız?
[1] 33 Ahzab 21.