Çıktığı kapıları sert kapatmamalı bunu anlamalı insan. Karşımıza çıkan her kulun bize bir katkısı oluyor. Ama iyi ama kötü tecrübeler kazandırıyor.
İnsan hayatı boyunca bir çok şeyi tecrübe ederek öğrenir ya da sağlam adım atarak. Kitap okuyanlar ise birkaç adım önde başlar hayata. Çünkü satırların arasına gizlenmiş tecrübeler hep vardır.
Sizin tecrübe etmenize gerek yok kulak verirseniz duyabilirsiniz. Evet kitapları kucaklamalısınız çok sevmelisiniz. Belki de “kitapların sizi sevmesi” gerekir.
Cin Ali kitaplarını bile bitiremeyen bir haldeyken liseye gelmişiz. Edebiyat hocam, (Allah ondan razı olsun.)zorunlu kitap okumaları başlattı. Notlara yansıttı. Birinin elinde gördüğüm ve dilimden öylece çıkıveren “Huzur Sokağı” romanını söylemiştim. Kitap elime geldiğinde ise değiştirmek için çok uğraşmıştım. 587 sahife bir kitaptan söz ediyoruz. Bir ayda bitecek üstelik. Daha kötüsü bir kez bile kitap bitirmemiş biri. İki gün öylece nefret eder gibi baktığım kitap yine aynı hocamın sınıfta Tv. Hakkındaki yorumuyla başka bir seyre uzandı.
Sınıfa şöyle bir soru yöneltmişti:
“-Günde 1 saatten fazla TV. İzleyenler el kaldırsın.” Ve ekledi
“-1 saatten fazla TV. İzleyenlerin akıl sağlığı beni düşündürmüştür.”
“-Fatıma Buraya kadarmış!” dedim kendime ve TV. devri bitti. Yıl 2003 Ekim ayı.
Sonra kitapların kucağına saldık kendimizi. 587 sahife nasıl biter 1 ay gibi bir sürede dediğimiz kitap iki buçuk günde bitti. O vakit anladım ki;
“-Kitapların dünyası bizim dünyamızdan daha güzel.” Okumalı. Çok okumalı.
-Dünya klasikleri
-Ahmet Günbay serileri
-Halit Ertuğrul sonra..
-Emine ŞEnlikoğlu…… vs.
Kitap müthiş bir şekilde kucaklıyordu. Belli ki biz okumaya acıkmışız, kitaplar açlığımızı dindirmeye çalışıyordu. Bir vuslat işte böyle başladı. Birbirinden farklı kitapları okuduk bitirdik derken bir de bakmışız lise bitmiş. Biz nasıl okuyacağız şimdi kim yol tarif edecek derken dershane hocalarımın tavsiyeleri yine birçok kitabı ile tanıştık. Hem de ne kitaplar. Aslında kitap değilde bir çok yaşamla tanıştım demem daha doğru bir ifade olacaktır.
Okumanın tadını alınca bağımlısı oluyorsunuz ve artık bırakmak gibi bir durum söz konusu olmuyor. Zaten siz isteseniz de kitaplar sizi bırakmıyor. İnsanlara nazaran daha vefalılar. Sizinle sessiz sessiz konuşuyorlar. Hatta diyebilirim ki; Sizi,kendinizle tanıştırıyorlar.
Şimdilerde kitap okuyanların, kitaplarına bakınca; “Elhamdülillah, hocalarım için.” diyorum. Çünkü aynı kitapları biz birkaç yıl önce okumuştuk.
Ben bir çok defa ifade etmişimdir bir kez daha ifade edeyim şehirler ve kitaplar birbirinin tamamlayanı gibi gelmiştir. Belki de uzun yolları ve yolculukları sevdiğim içindir bilemiyorum. Bununla birlikte ruhumu okşayan sevimli bir tebessümleri vardır. Gerek şehirlerin ve gerekse kitapların.
Üniversite, dersler ve farklı bir şehir. Şehirleri sevdiren şehrin kendi öz kimliği olduğu kadar insanlarıdır biraz da. Sevdiğim şehirlerin başını çeker Isparta. İnsanı,havası,kentsel yapısı.. Küçük bir şehirdir. Metropol şehirlerdeki hava kirliliği ve insan kirliliği henüz etkileyememiştir. İnsanı samimidir. İnsanı, halis insandır. Yaşça sizden küçük ya da biraz daha büyük ablalarınız, arkadaşlarınız, kardeşleriniz olabilir. Gittiğiniz zaman tereddüt yaşamadan kapısını çalabilirsiniz.
Kader sizi bir şehre onları bir şehre savursada kazanmış olduğunuz kardeşlik bağı baki kalır.
Şuna bir kez daha iman ettim ki: “Birbirlerini Allah için sevenler.” Diye bir hakikat var.
Tüm şehirler aynıdır aslında. Tüm şehirlerde binalar vardır. Tüm şehirlerde alışveriş merkezleri, tüm şehirlerde kütüphaneler…
Bununla birlikte bazı şehirler soğuktur. Isıtmaz sizi bir başına. Dost muhabbetleri gerekir. Kitap tadında.
Kitap gibi dostlar edinin size kazandırdığı güzellikler olsun. En başın da: “Doğru ve dürüst” olsun.
Kızmalarınızda ve küsmeleriniz de sizi ele verecek hatalar içinde seyrettirmesin. Kitaplar ve şehirler doyumsuz bir yolculuğa çağırır sizi. Lakin ne tüm kitapların içeriği aynıdır nede tüm şehirlerdeki insanlar. Bu bakımdan Mevlam, kendisine yaklaştıracak dostlar nasip etsin. Gerek kitaplardan, gerek şehirlerden ve gerekse insanlardan…
Sözün kısası bizlere şehirleri, kitapları ve insanları sevdiren Rabbimize binlerce kez “Hamdolsun”…
Selam, dua ve muhabbetle…