Bu şehirde hırsızlık suçu var mı? Evine hırsız giren kişiye göre var, evine hırsız girmeyene göre yok. Peki bizim evimize hırsız girmedi diye bu şehirde hırsızlık suçu işlenmiyor mu?
Bu şehirde açlık var mı? Ekmeği olmayana açlık var, karnı tok olana göre açlık yok. Peki bizim karnımız doyuyor diye bu birilerinin aç olduğu gerçeğini değiştiriyor mu?
İhtiyacı olan var mı? Ekmeğe, suya, battaniyeye, aşa, monta, ayakkabıya, kitaba, deftere, kana, iliğe, organa… İrkildin mi güzel kardeşim? Rahatsız mı oldun? Kusura bakma; rahatını bozdum.
Senin-benim şehrimde birileri aç uyuyor biliyor musun? Tıka basa doyarken birileri, diğerlerini düşünmüyor. Bazıları ise zaten 2 lokma olan ekmeğinin 1 lokmasını paylaşabiliyor. Kimileri ise; kardeşleriyle kanlı bıçaklı miras derdine düşmüş. Koca koca meblağlardan üç-beş kuruş fazla almak için kardeşine düşman oluyor.
Dedim ya; suya, aşa, ekmeğe, monta ihtiyacı olan var. Birileri bir giydiğini bir daha giymez iken; donarak ölmemek için birinin de bir monta ihtiyacı var! Senin kapağını açmadığın o test kitabına, birilerinin sınavı kazanmak için ihtiyacı var.
Bizim damarlarımızda akan kana; birilerinin ihtiyacı var. Sağlığımız yerinde, çevremizde herkes afiyette de; gözümüzün görmediği yerlerde sağlığı yerinde olmayanlar var. Bize ‘ilik’ kelimesi bir şey ifade etmiyorken; yaşamı o iliğe bağlı olan birileri var.
Göz görmeyince gönül katlanıyor da; evladı gözünün önünde eriyenler var. LÖSEV Konya Şubesi 2 Kasım 2018 Cuma günü, görmeyen gönül gözlerini açmak için Zafer Meydanı’nda yürüdü. Kimin vicdanı gördü?
Bizim ihtiyacımız yok diye düşünüyoruz. Dün ihtiyacımız olmadı, bugün de ihtiyacımız yok. Peki ya yarın? Yarını biliyor muyuz, bir garantimiz var mı? Ya da yarım litre kan bağışlamanın bize bir zararı var mı? Kendimizi ne çok düşünüyoruz da, başkalarına gelince konu, ardımıza bakmadan kaçıyoruz. Hani lösemili kardeşlerimizin taktığı o maske var ya; çoğu kişinin kötü kötü baktığı o maske… Kardeşimizin kendini bizden korumak için taktığını, löseminin bulaşıcı olmadığını bile bilmiyoruz. ‘Bize bir şey olmasın’ diyerek gerisini umursamıyoruz... Lösemi bulaşıcı değildir, maske korunmak içindir; bunu anlamayana daha ne anlatılabilir? Maskesi var diye okula alınmayan çocuğa kim adaleti anlatabilir?
Zaman çok diye diye erteliyoruz; kısıyoruz vicdanımızın sesini. ’’Nasılsa birileri halleder’’ diyerek avunuyoruz. Geçip giden zamanın, bize ve sevdiklerimize ne getireceğini düşünmek bile istemiyoruz. ‘İnsanlık’ dendi mi mangalda kül bırakmıyor; hep ‘alacaklı’ olduklarımızdan bahsediyoruz. Maske takıp, sokaklarda ‘biz buradayız’ diyorlar; farkına bile varamıyoruz.
İlik verebiliyor musun, ilik ver. Veremiyorsan kan verebiliyor musun ona bak. Mümkün değil ise; maddi destek için çabala. Hiçbiri mümkün değilse; ziyaret et, moral ver. İlanları al, sosyal medyanda paylaş. Hiçbir şey yapamıyorsan; öyle kötü kötü bakma maskelere! Lösemi bulaşıcı değil de; o bakışlar kırıcı… ‘’Şunu yapma’’ demiyor sana kimse. Herkes kendine yakışanı yapar zaten. Önce vicdanın sonra gücün neye ne kadar yetiyorsa; onu yap! Bahaneler bulmadan, sözde sebeplerinin arkasına sığınmadan bak kendine ‘ne yapabilirim’ diye.
İhtiyaç varken ve verebilecek durumdayken paylaşmamak; gaddarlıktır! İhtiyaç varken ve verebilecek durumdayken paylaşmak; insanlıktır. Kimse talep etmezken paylaşmak ise; insan olmanın onurudur. Zaten insan ne için yaşar ki?
Aç vicdanını Konya; sözlerime kulak ver. Hepimiz bugün varız, yarın yokuz. Mevzu ne kadar yaşadığımız değil, nasıl yaşadığımız. Var mısın insanca yaşamaya?
Dilerim bu hafta ihtiyacı olanların ihtiyaçlarını giderenlerden olalım, haftaya görüşmek üzere kıymetli okuyucularım…
Av. Yasemin BEZİRCİ