Ak Parti, kendi içindeki istişareleri tamamladı,
Genel Kurul’a götüreceği, Genel Başkan ve Başbakan adayını belirledi.
Daha öncede yazdığımız gibi bu isim, Ahmet Davutoğlu oldu.
Sayın Ahmet Davutoğlu’nun ismi açıklanmadan önce Erdoğan ile Gül arasında bir görüşmenin olduğunu biliyorduk. Ancak ilkelerde mi anlaşıldı, yoksa isimde mi anlaşıldı, hanımefendinin bu durumdan haberi var mıydı o konuda tereddütlerimiz vardı,
AK parti çok kritik bir dönemden geçiyordu, Bu süreç Ak Parti için büyük sınav olarak görülmeliydi, hem partinin, hem hükümetin yeni duruma göre dizayn edilmesi söz konusuydu. AK partililerin bunun böyle görmesi gerekirdi, en azından yazımı yazdığım saatlere kadarda bunu böyle gördüler. Onun içinde kendilerini tebrik ediyorum. Bu süreç sancısız geçince, halkoyu ile seçilmiş Cumhurbaşkanı ile Başbakanın ahenk içinde çalışıp çalışamayacağı sorularına da cevap verilmiş oldu.
Şimdiye kadar dış kaynaklı saldırılarla savaşan ve başarılı olan Sayın Erdoğan, şimdi içten gelecek saldırılara karşı nasıl bir tavır izleyecek ve bu sınavı nasıl atlatacak onu herkes gibi bizde merakla bekliyoruz.
Temennimiz sayın Erdoğan”ın da sayın Davutoğlu”nunda bu sınavdan başarı ile çıkması dır.
İktidar partisi adım adım hedefine ilerliyor, muhalefet çıldırıyor, komplo üzerine komplo üretiyor. Bu yazımın yayınlandığı gün Kongre yapılacak, AK parti önemli bir sıkıntıda atlatılmış olacak,
Böylelikle yeni hedeflere doğru yürüyüş, yeni bir ekiple başlayacak.
Yalnız Hayrünisa Gül’ün veda resepsiyonunda söylediği “İntifada” sözüne dikkat etmek gerekir, İntifada, Filistin halkının İsrail vahşetine karşı verdiği var oluş mücadelesinin adıymış.
Hoppala, dam üstünde saksağan, ne alaka?
Şimdi o kadar derdin arasında Türkiye gündemine, Hayrunisa Gül’ün bu çıkışı girdi.
Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ndeki davette, ev sahibesi iken, davetli gazetecilerden bazılarına yönelik “Sizin elinizi sıkmayacağım” dedikten sonra “Dindar camiadan saldırılar oldu. Susmayacağım, intifadayı başlatacağım.” İfadesini kullanmış,
Hanımefendiye hiç yakıştıramadım, keşke bu sözleri bir yıl önce ya da altı ay önce söyleseydi,
Bizde bunca zamandır niye sustun? Neden sustun? Diye sormasaydık,
Konuşulacak zaman sustu, Susulacak zaman konuştu. Konuşmakla kalmadı, önce tüm dindar camia yı suçladı, sonrada Musevi saldırısına karşı, Müslüman direnmesi yle bu olayı aynı terazide tarttı.
Bu sözler bir veda resepsiyonunda, hem de ev sahibesi iken söylenebilir mi?
Yoksa Sayın Cumhurbaşkanı kendi söylemek istediğini hanımefendiye mi söyletiyor? Yani bu sözler tasarlanmış olabilir mi?
Hadi bu çıkışı yaptın;
Bundan sonra bu olayın medyaya yansımaları, Kargaşadan beslenen muhalefetin ekmeğine yağ sürmez mi? Ülkemizi sıkıntıların eşiğine sürüklemezli?
Ve en önemlisi bu çıkış yapılırken, bundan sonra Cumhurbaşkanı Gül’ün siyasetinin seyrini nasıl etkileyeceği hesaplanmış mıdır?
Ben buradan Sayın Abdullah Gül”ün, Hayrünnisa Hanımefendi’nin çıkışının medyaya yansımasını dikkatle değerlendirmesini isterim.
Değerlendirsin ki, AK parti içerisinde her zaman kendisine ve hanımefendiye ayrılan yeri kaybetmesin.
Biz bu sözü çok mu ciddiye aldık ne?
Hanımefendinin 2015 de milletvekili olacağını biliyoruz o günler mi eleştirseydik..
“28 Şubat’tan daha çok üzen ve kötülükleri yaşatan” Dindar camiadan yapılan saldırıları hanımefendinin açıklamasını istiyorum.
Gerçekten bu tür bir kötülük varsa bizde bilelim ve hanımefendiden özür dileyelim.. Yanlış yapan “dindar” arkadaşlarımızı da kınayalım.