İple küfenin hesabı!..

Fahri Kubilay

Bir şehrin en zengini öldüğünde, tellallar sokaklara dökü­lüp, "Ey ahali" diye bağırmışlar. "Biliyorsunuz Veli Efendi öl­dü. Bir vasiyeti var. Ahiret hayatına alışabilmek için, kendisine bir günlük yardımcı arıyor. Kim ki, mezardaki ilk gecesini onunla beraber geçirirse, Veli Efendi ye ait servetin yarısı ken­disine verilecektir. Ey ahali, duyduk duymadık demeyin..."

Tellalların bütün çabasına rağmen kimse bu parlak, fakat korkunç vasiyete kulak vermemiş. Ama sonunda, şehrin en fa­kir sırt hamallarından birisi çıkmış ortaya. Adamcağız bakmış ki, hayatta zaten sırtındaki küfesinden ve ipinden başka bir şey yok. O hâlde "hamal olarak yatıp, ertesi sabah zengin ola­rak kalkarım" diyerek razı olmuş... Genişçe bir mezara, iyice kefenlenen zengini ve yanma da hamalı yatırmışlar. Az sonra sual melekleri gelmiş, "ikisi de bize emanet" diye konuşmuş­lar. "Zengin nasıl olsa kalacak, şu hamaldan başlayalım."

Sormuşlar:

"Dünyada malın mülkün var mıydı?"

"Alay etmeyin" demiş hamal. "Sırtımdaki küfeden ve ip­ten başka hiçbir şeyim olmadığını siz de bilirsiniz."

"Peki" diye eklemiş melekler. "O ipi ne karşılığında aldın? Sonra küfeyi ne iş gördün de nasıl elde ettin?"

Anlatmış hamalcağız:

"Beş kişinin malını 10 kuruşa taşıdım, ikisini yedim, seki­zini sakladım. Ertesi gün de aynı işleri yaptım. Yemedim iç­medim, ucuza taşıdım ve bunları aldım."

Melekler:

"Cık" demişler, "Cık... Olmadı... Hasan Efendi'den aldı­ğın para, hak ettiğinden çok düşük, biz ondan bunun hesabı­nı soracağız. Mehmet Efendiyi ‘e de ucuza anlaşmış ve ucuza taşımışsın..."

"İyi ama..." diye cevaplamış hamal. "Hak ettiğim parayı is­teseydim, bana taşıttırmazdı. Taşıttırmayınca da aç kalırdım."

"O bizim işimiz" demiş melekler. "Nasıl olsa buraya o da gelecek. Biz senin adına ona sorarız."

Melekler, hamalı sıkıştırmaya devam etmiş:

"Söyle bakalım, aldığın paranın kaçını yedin, kaçını sakla­dın?"

"On kuruş aldıysam, yarısını sakladım... İki kuruş aldıysam, bir kuruşunu biriktirdim..."

"Cık" demiş melekler... "Yine olmadı, hem ucuza taşımış­sın, hem de gıdandan kesmişsin. Yani sen, kendi nefsine zul­metmişsin. Nefsine zulmetmek de günahtır, bilmez misin?"

Hamalcağız ne cevap vereceğini düşünüp ecel terleri dö­kerken, sabah olmuş. Acılan mezardan yukarıya bir bakmış ki, bütün millet orada... Kadı Efendi ve şehrin mehter takımı da kendisini bekliyor. Bir kıyamet ki sormayın.

"Kutlu olsun!" demişler... "Bu gece kimsenin yapamaya­cağı bir işi basardın, ama bak artık zengin oldun."

"Yooo!"" diye bağırmış hamal. "İstemem, sizin olsun... Ben, bir iple küfenin hesabını sabaha kadar veremedim, Ya o kadar servetim olsaydı, ne yapardım?"

 

 

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Çok uzun metinler, küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,Türkçe karakter kullanılmayan yorumlar onaylanmamaktadır.