BAĞDAT (AA) - Irak Meclisi'nin geçen ay aldığı "ABD'nin ülkedeki askeri varlığının sonlandırılması" kararının, Şii, Sünni ve Kürt grupların bu konuda bir konsensüs sağlayamaması ve terör örgütü DEAŞ'ın oluşturduğu tehdidin devam etmesi nedeniyle uygulanması zor görünüyor.
ABD'nin 3 Ocak'ta düzenlediği füze saldırısıyla Irak'ın başkent Bağdat'ta İranlı Komutan Kasım Süleymani ile Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Müdendis'i öldürmesi üzerine 5 Ocak'ta toplanan Irak Meclisi, ülkede 5 bin 200 askeri bulunan ABD'nin Irak'taki varlığının sonlandırılması yönünde bir karar aldı.
Ancak Kürt ve Sünniler kararın alındığı oturumu farklı gerekçelerle boykot etti ve katılmadı. ABD ise siyasi bir konsensüsün sağlanmadığı söz konusu karara uymayacağını belirterek, Irak'taki askeri üslerini daha da güçlendireceğini ve İran'ın muhtemel saldırılarına karşı ülkeye Patriot hava savunma sistemi konuşlandırmak istediğini duyurdu.
- Şiiler ABD'nin Irak'tan çıkarılmasında ısrarcı
Kürt ve Sünnilerin aksine Şiiler, Meclis'in aldığı kararın uygulamaya konulmasında ısrarcı. Şii siyasi partiler, 1 Şubat'ta Cumhurbaşkanı Berhem Salih tarafından hükümeti kurmakla görevlendirilen Muhammed Tevfik Allavi'nin başbakan olması halinde ABD'ye karşı alınan bu kararı uygulamakla yükümlü olduğunu belirtiyor.
İran'a yakın Irak'taki Haşdi Şabi çatısındaki Bedir Tugayları'nın Komutanı Hadi el-Amiri liderliğindeki Fetih Koalisyonu yetkililerinden Velid Abdulhüseyin, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Bu kararın, Sünni ve Kürtlerin reddetmesine rağmen herhangi bir konsensüs sağlanmadan alındığı doğrudur. Ancak aynı zamanda Irak Meclisi'nde çoğunluğun oyuyla alınmış bir karardır." dedi.
Abdulhüseyin, Şiilerin "ABD'nin ülkedeki varlığı" üzerinde yaşanan ihtilafın ortadan kaldırılması ve ulusal bir duruş sergilenmesi için ülkedeki Sünni ve Kürt partilerle birtakım anlaşmalar yapmasının ihtimaller dahilinde olduğunu söyledi.
Fetih Koalisyonu yetkilisi ayrıca kurulacak Allavi hükümetinin Meclis'in aldığı kararı uygulamakla yükümlüğü olduğunu dile getirdi.
- Sünnilerden "zamanlama uygun değil" gerekçesi
Terör örgütü DEAŞ, Haziran 2014'te Irak topraklarının üçte birini ele geçirdi. DEAŞ'ın yaklaşık 3 yıl boyunca elinde tuttuğu ve geride büyük yıkımlar bıraktığı bölgeler, yoğunlukla Sünnilere aitti.
DEAŞ'ın ortaya çıkmasından en büyük zararı gören ve yaşadıkları bölgeleri terk etmek zorunda kalan yine Sünniler oldu. Sünnilerin yoğunlukta yaşadığı Musul, Enbar ve Salahaddin vilayetlerinden yaklaşık 5 milyon kişi iç göçmen statüsüne düştü.
Sünniler DEAŞ'ın yeniden güç kazanması ve yaşadıkları bölgeleri ele geçirmesi tehdidinden tam olarak kurtulamadı. Bu nedenle de ABD'nin ülkeden çıkarılması kararına sıcak bakmıyor.
Irak Meclisi'ndeki Sünni gruplardan, 32 milletvekiline sahip Irak Güçleri Koalisyonu Üyesi Adil Hamis, "Yabancı güçlerin Irak'tan çıkmasına ve ülkemizin egemenliğinin yeniden sağlanmasına karşı değiliz. Ancak zamanlama bunun için uygun değil." görüşünü belirtti.
Hamis, Irak silahlı kuvvetlerinin terörle mücadele için yeterli teçhizata sahip olmadığını vurgulayarak, "Çöl bölgelerde faal olan DEAŞ'la mücadele için lojistik ve istihbari desteğe ihtiyacımız var." dedi.
Iraklı yetkililer, Aralık 2017'de DEAŞ'ın askeri olarak ülkedeki varlığının sona erdiğini bildirse de örgüt özellikle Musul, Enbar, Salahaddin, Diyala ve Kerkük'ün kırsal bölgelerinde zaman zaman saldırılar düzenlemeye devam ediyor.
- Kürtler, ABD'yi stratejik müttefik olarak kabul ediyor
Kürtler de ABD'nin ülkedeki askeri varlığının devam etmesi konusunda Sünnilerle aynı görüşte. Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Neçirvan Barzani, ABD-İran hattındaki gerilimin tırmanmaya başladığı Aralık 2019'dan bu yana net bir tutum sergiledi.
Barzani, devam eden DEAŞ tehlikesine karşı mücadelede ABD'nin stratejik ortak olduğunu belirterek, Irak Meclisi'nde alınan kararın doğru olmadığını bildirdi.
Washington yönetimi, IKBY'ye 2016'da imzaladığı güvenlik anlaşması kapsamında şu ana kadar 400 milyon dolarlık mali yardımda bulunurken 36 bin Peşmergeye de silahlı eğitim verdi.
ABD'nin IKBY'ye verdiği askeri ve mali yardım halihazırda da devam ediyor.
- "ABD, Irak'ı İran'a altın tabakta sunmayacak"
Bağdat'taki El-Mustansıriyya Üniversitesi Siyaset Bilimler Fakültesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. İsam el-Fili, ülkenin içinden geçtiği güvenlik durumu, sahadaki gelişmeler ve siyasi konsensüsün sağlanamaması nedeniyle ülkedeki yabancı güçlerin varlığının devam edeceği görüşünde.
Allavi'nin yeni kabineyi kurması halinde önündeki en önemli görevin ülkeyi erken seçimlere hazırlamak olduğunu belirten Fili, yeni hükümetin yabancı güçlerin ülkeden çıkarılması kararını uygulamaya koymak veya bunun için çalışmalar yürütmek için yeterli zamana sahip olamayacağını söyledi.
"Aslında herkes ülkedeki yabancı güçlerin çıkarılması kararının, İran-ABD çekişmesinin bir parçası olduğunun farkında." diyen Fili, "İran, ABD'nin askeri olarak tamamen çekildiği bir Irak'ı arzularken, Washington ise bu ülkeyi Tahran'a altın tabakta sunmayacak." ifadelerini kullandı.
Irak ile ABD arasında 2003'ten sonra imzalanan güvenlik anlaşmalarına ve bunun Bağdat için ne kadar önemli olduğuna dikkati çeken Fili, "ABD ile Irak arasında F-16 savaş uçakları ve tank satın alımı gibi stratejik anlaşmalar bulunuyor." diye konuştu.
- Irak'taki ABD-İran gerilimi
ABD, 3 Ocak'ta Bağdat Havalimanı'na düzenlediği saldırıyla İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Gücü Komutanı General Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi el-Mühendis'i öldürmüştü.
İran, Süleymani'nin öldürüldüğü saldırıya karşılık 8 Ocak'ta ABD'nin Irak'taki Ayn el-Esed Hava Üssü'nü onlarca balistik füzeyle vurduğunu duyurmuştu.
ABD Savunma Bakanlığı ise İran'ın ABD askerlerinin konuşlandırıldığı Irak'taki Ayn el-Esed ve Erbil'deki üslerine 12'den fazla balistik füze ile saldırı düzenlediğini ancak olayda can kaybı olmadığını bildirmişti.