Geçtiğimiz günlerde, TBMM yeni Yasama dönemi açılışı, Partilerin Grup toplantılarına katılmak ve TBMM’nin çok değerli Konyalı üyelerine de, yeni yasama döneminin Hayırlı olması ve Başarı dileklerimizi sunmak için Başkent Ankara’da bulunuyordum. Öncelikle TBMM yeni yasama döneminin ülkemiz, milletimiz, bölgemiz, mazlum milletler, Türk devleti ebed müddet ve asil Türk milleti ebed müddet ideal ve hedefleri için çalışmalarda bulanacak ve Anadolu için dertleri olan milletvekillerine de hayırlara vesile olmasını Sonsuz Kudret Sahibi yüce Allah’tan niyaz ederim.
Ziyaretlerimiz esnasında, tabii ki sohbetin konusu selam ve kelamdan sonra, tamamen ekonomiye gelip dayanmaktadır. Elbette ki devlet ve millet olarak ekonomik sıkıntılı günler yaşanmaktadır. Ekonomik sıkıntı, ekonomik saldırı, ekonomik tehdit, şantaj veya ekonomik savaş! Nasıl isimlendirdiğimizin bir anlamı olmasa gerekir! Savaşın tek bir gayesi ve hedefi vardır! Karşı tarafı veya potansiyel rakibiniz olarak gördüğünüzü, zayıflatmak, diz çöktürmek, kontrol, denetim veya boyunduruk altına alabilmek! Türk devleti ve Türk milleti olarak son dönemde döviz ve dolar kuru üzerinden yaşamakta olduğumuzun bunlardan ne farkı vardır? Bence daha fazlası vardır, eksiği yoktur ve savaştan hiçbir farkı da yoktur!
Ekonomik sıkıntı, kriz ve savaş ortamında olduğumuzu iddia eden bir milletin yaşantısı ve sosyal durumuna bir bakar mısınız? Beyler! Lüks, israf ve şatafat içinde savaş verilmez ve kazanılamaz! Rahatımız ve lüksümüzden birazcık feragat edelim, bakın neler oluyor! Ne yaptığımızın bilincinde ve farkında mıyız? Birey ve özellikle de bir mümin olarak kendimizi sorgulamanın zamanı çoktan gelip geçtiğini de görmemiz gerekmektedir. Nereye gidiyoruz? Bu gidiş nereye? Bu israf, hadsizlik ve azgınlık nedir? Üretmeden nasıl bu kadar tüketebiliyor ve israf edebiliyoruz? Dedelerimiz ayaklarındaki çarık ile bu ülkeyi bizlere emanet ettiklerini ne çabuk unutuverdik? Anadolu topraklarını bizlere emanet eden dedelerimiz ve ninelerimiz bir öğün dahi karınlarını doyurmamışlardı? Şimdiki nesil olarak bizler yemek çeşitlerini beğenmiyoruz? Daha ne olsun! Tabii ki üretmeden tüketilen bu kadar lüks ve israfın bir bedeli olacaktır! Asil Türk milleti mutlaka özüne dönecektir ve çok ivedi bir şekilde dönmelidir! Anadolu’da yaşamanın çok ağır bedelleri ve sorumluluğunun olduğunu da sürekli olarak yazılarımızda vurgulamaya çalışıyoruz!
TBMM ziyaretlerimiz çerçevesinde sadece ekonomi konuşulmadı! Siyaset, özellikle de yerel seçimlerde partilerimizin yereldeki aday adayları zaviyesinden dedikodulara da şahit olduk! Buradan isimlere girmenin ve kişileri yıpratmanın da kimselere bir faydası olmayacaktır! Şimdiden bölgesinde, şehrin emini olmak ve bulundukları bölgelerdeki asil Türk milletine hizmet etmek için yarışacak dostlarımıza başarılar dilerim. Siyaset bir karakter, şahsiyet, duruş, erdem ve özgüven meselesidir! Siyaset yapmayı düşünen tüm dost ve ağabeylerimize de biraz insan olabilmeyi, açık, şeffaf ve hesap verebilir olmayı, kibir abidesi olmaktan ve tüm küçük dağları da ben yarattım edasından kurtulabilmek noktasında Yüce Allah’a sığınmaları dostane ve âcizane tavsiye derim!
TBMM ziyaretlerimizde MHP milletvekili ağabey ve dostlarımızla sohbet ve istişarelerde bulunmak imkânımız hâsıl oldu. Sohbette MHP’nin ‘AF konusu ve Emeklilikte Yaşa Takılanlarla’ ilgili hazırlamış olduğu yasa önerileri hakkında da istişarelerde bulunduk. MHP’li ağabey ve dostlarımız, MHP olarak sadece bu iki konu üzerinde çalışan bir parti olmadıklarını, TBMM’ye yasalaşması ve komisyonlarda görüşülmesi için yüzlerce ve hatta binlerle ifade edebileceğimiz yasa tekliflerinin olduğu noktasında ısrarla üzerinde durdular! 24 Haziran seçim beyannamesinde mezkûr konular ve sorunlar hakkında Türk milletine verilmiş sözlerinin olduğunu da defaatle vurguladılar! Peki, neden bu iki sorun veya konu sürekli olarak birileri ve malum çevreler tarafından gündeme getirilmekte, ısıtılmakta ve medya aracılığı ile köpürtülmektedir? Neden? Neden olabilir ki? Sohbet ettiğimiz MHP milletvekili ağabeyimiz; AK Parti ve MHP arasında sağlıklı bir şekilde yürümekte olan Cumhur İttifak ruhuna zarar vermek ve fitne çıkarmaya çalışıyorlar! Başkaca bir dertleri yoktur! Küresel güçler ve içimizdeki işbirlikçilerin burada tek bir hedef ve planları bulunmaktadır! AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Milliyetçi Hareket Partisi Lideri Devlet Bahçeli arasındaki Türk Devletinin bekası ve asil Türk milletinin birlik ve beraberlik ideal ve hedefleri doğrultusundaki sağlam, kararlı ve sağlıklı bir şekilde yürütülmekte olan, 1071 Malazgirt, Çanakkale, Kurtuluş Savaşı ve Kuvayi Milliye ruhuna, 2023 – 2053 ve 2071 hedeflerindeki Türk Devleti ve Türk milletinin yürüyüşünü durdurmak, engellemek, fitne çıkarmak, kontrol veya denetim altına almaya çalışmaktır! MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin grup toplantısındaki; ‘’Biz Milliyetçi Hareket Partisiyiz! Biz Türk milletinin ta kendisiyiz! Biz Türkiye’yiz, Milli Mücadele’yle tezahür etmiş kuruluş felsefesinin, devlet-i ebed müddet, millet-i ebed müddet şuurunun bayraktarıyız! Biz Türklüğün keskin kılıcı, kardeşlik ve beraberlikle geçen kutlu asırların ebedi muhafızları, taşıyıcı kudreti, tayin edici kuvvetiyiz’’ vurguları, işbirlikçi ve fitnecilere Osmanlı tokadı şeklinde bir cevap olmuştur! Başaramayacaklar! Artık eskisi gibi kardeşi kardeşle bu topraklarda kavga ettiremeyecekler! Aramıza fitneciler kesinlikle giremeyecektir! Türk devleti ve Türk milletinin, Adalet, Hakikat ve Hakkaniyet mefkûreli, yirmi dört milyon kilometrekarelik gönül bağlarındaki Kadim Medeniyet ve Kutlu yürüyüşünü de durduramayacaklar!