Geçtiğimiz hafta sonunu Avrupalı Türk Demokratları Birliği UETD’nin düzenlediği iki günlük programında Hollanda’nın kongre merkezlerinden Noordwijk’te geçirdik. Hafta sonu programında iki önemli konu derinlemesine tartışıldı. Bunlardar bir tanesi Hollana Hükümeti Bilimsel Danışma Kurulu’nun geçtiğimiz aylarda yayınlamış olduğu “İslami aktivizmin dinamizmi”, diğeri ise Kazan’lı müslüman alim “Musa Carullah’a göre İslam’da Kadın” konusuydu.
Bir taraftan havanın güzelliği diğer taraftan futbol maçları olduğu halde biz bir grup sevdalıyla Hollanda’da hükümete bilimsel danışma kurulu olan WRR’nin hazırladığı ve Balkenende hükümetine sunduğu “Dynamiek in islamitisch activisme” (“İslami Aktivizmde Dinamikler”) adlı raporu tartıştık. Tartışma ki , nasıl tartışma. Tartışmanın baş aktörleri elbette raporu hazırlayan bilimsel ekipte yer alan Drs. I.J. Schoonenboom ve Dr. W. Asbeek Brusse’ydi. Diğer taraftan tartışmaya Türkiye’den T.C. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Dr. Mehmet Görmez de katılmıştı. Tartışma ise Twente
Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. Bedir Tekindoğan tarafından yönetildi. Sık sık eleştirilerin yapıldığı tartışmada Vrij Üniversitesinden Fatih Okumuş ve Hadis sahasında otoriter olan Özcan Hıdır, Leiden üniversitesinden Nermin Aydemir ve diğer katılımcılar önemli katkıda bulundular.
Programın ilk bölümünde WRR’nin hazırladığı raporun köse taşlarını özetleyen Drs. I.J. Schoonenboom, özellikle son yıllarda Batı toplumlarının İslam konusundaki algısının negatif olduğuna dikkat çekerek, bu algıların İslam toplumlarındaki karşılığını yeni bir gözle nasıl değerlendirebileceklerini araştırmaya çalıştıklarını belirtti. Araştırdıkları 12 İslam toplumunda “İslami aktivizm”in hayli gelişkin olduğunu ve Müslümanların siyaset ve toplumu tanımlarken İslam’dan güçlü bir şekilde etkilendiğini araştırmalarının ana dayanağı olarak aldıklarını belirten Schoonenboom, bu İslami “hareket”in Batı ülkelerinde aynı negatif algıyla değerlendirildiğini ve İslam’ın demokrasi ve insan hakları ile uyuşmazlığına dayanak olarak kullanıldığını vurguladı. WRR’nin bu anlayışı “nesnel” olarak test etmeye çalıştıklarını belirten Schoonenboom, İslam toplumlarındaki gelişmeleri daha sağlıklı değerlendirmek için iki amacı matuf olarak yola çıktıklarını belirtti. Hedeflenen iki ana nokta şöyle: - İslam toplumlarındaki gelişmeleri ve olguları tarif etmek, ve -insan hakları ve demokrasi açsından ortak noktaları tespit etmek.
Schoonenboom bu amaçla yola çıkan WRR’nin araştırmasının neticesini ve hükümete sundukları tasfiyeleri su şekilde özetledi:
- İslami politik hareketlerin demokratik süreç açısından önemini fark etmek.
- İslam toplumundaki bu hareketlerle, demokrasi ve insan haklarını geliştirme adına ilişki kurmak.
- Bu amacı gerçekleştirmek için Türkiye’nin Doğu ile Batı arasındakı “can alıcı köprü” görevini kullanmak.
- Arap insan hakları mahkemesi ve insan hakları eğitimi için insiyatif oluşturmaya çalışmak.
Schoonenboom’un sunumundan söz alan Dr. Mehmet Görmez ise raporun bir çok olumlu yon barındırdığını ifade ederek bu tur çalışmaların devam etmesini umduğunu dile getirdi. Raporun bazı noktalardan yapıcı olarak eleştirilmesi gerektiğini vurgulayan Dr. Görmez, raporda ifade edildiği gibi Kur’an’ın Müslüman’ın bütün hayatını kontrol eden ve belirleyen bir kitap olmadığını açıkladı.
Daha sonra raporun tartışılmasına geçildi. Tartışmada katılımcılar, raporun olumlu, olumsuz ve ilginç buldukları yönlerini dile getirerek “İslami Aktivizmde Dinamikler” adli rapora “dinamik” yorumlar getirdiler. Raporun olumlu yönlerinde raporun özellikle “nötr olması”; “bilimsel ağırlığının olması”; “bireysel yönlere vurgu yapması”; Batı toplumlarındaki İslam hakkındaki “genelleştirmeleri eleştirmesi”; “problemin kaynağının İslam olmadığını vurgulaması”; “bir arada yasamayı vurgulaması” gibi noktalarına dikkat çekildi.
Olumsuz yönlerde ise İslami kavramların bazen yerli yerinde kullanılmadığına; Bati toplumlarında demokrasi, hukuk ve insan haklarının gelişmesiyle kıyaslamalı yönlerinin yeterince olmaması; İslam hukuku kavramının günümüzdeki anlamları yerine bir kaç yüzyıl önceki anlamlarına fazla ağırlık vermesi; Hollanda’da Müslümanların problemlerine yer vermemesi; kaçınılmaz olmasa da Batili bakış acısını yansıtması gibi konulara ter verildi.
İlginç bulunan konularda da, Hollanda medyasının rapora tepkisi; Türkiye’ye biçilen “can alıcı rol”ün ne olduğuna yeterince yer verilmemesi; raporun özellikle Arapça ve Türkçe çevirilerinin de yapılması gibi konular vurgulandı.
Hafta sonunda ele alınan “Musa Carullah’a göre İslam’da Kadın” konusunu gelecek hafta ele almak arzusuyla...